28-Benlik Denen Şey

1.7K 218 377
                                    


Merhabalar. Nasılsınız?

Geçenlerde bir yazarın karakterlerine soru cevap etkinliği yaptırdığını gördüm ve çok hoşuma gitti. İsterseniz ben de panodan Akif ve Hande'ye sormak istediğiniz soruları yanıtlayabilirim. Yani Akif ve Hande olarak yanıt vermeyi kast ediyorum, yazar olarak değil. Olumlu bakarsanız ve değişik bir etkinlik olsun derseniz, bu satırın arasına fikrinizi yazın olur mu? 20' den fazla kişi isterse, panodan etkinlik günü ve saatini duyururum.

İyi okumalar. Yorumlarınızı çok büyük merakla beklediğimi ve beni çok fazla motive ettiğini tekrar söylemek istiyorum. Öptüm sizi. Sınır koymak istemiyorum ama oy sayısı en az 150 olsa, yorum da 300 olsa tadından yenmez:)))

Bu arada, first kiss'e hazır mıyız:)))

Dakikalardır aynadaki aksimi izliyordum, baktığım Hande'ydi, ama gördüğüm bambaşka biriydi. Suretim tanıdık, her gün aynada gördüğüm yüzdü ama sîretim benden oldukça uzaktı. İnsan kendinden uzaklaştıkça benliğinden de uzaklaşır mıydı? Yalanın ve hilenin sanırım insana her şeyden öte kaybettirdiği şey ta kendisiydi.

Benlik, insanın özüydü ve insanoğlu bu kavramı daha bebekken öğrenirdi. Ailesi, çevresi, ona öğretilen değerler hepsi kişinin benliğini oluşturan etkenlerdi ve sizi siz yapardı. Lecky; sağlıklı bir ruh hali için, kişinin kendisine mal ettiği değer yargıları ile gerçek yaşantısı arasında bir ahenk ve tutarlılık olmalıdır der. Bu tespite bakılırsa ruh halimin neden berbat olduğu şüpheye yer bırakmayacak kadar aşikârdı.

Mersin'den geldiğimden beri anne ve babama iyiymiş taklidi yapmak, benim gibi şimdiye dek şeffaf yaşamış bir kız çocuğu için kâbustan farksızdı. Bu ben değildim, bu yaşıma kadar huzur bulduğum ve dış dünyada ne yaşarsam yaşayayım koşarak sığındığım, sıcaklığına inandığım ve güvendiğim yuva dediğim yer, şimdi bana sadece acı veriyordu.

Düşünmek bir eziyetti ve ben bu sıralar bu eziyetin sınırlarında oldukça sık dolanıyordum. Bakışlarım bu defa siyah göz bebeklerimde dolandı, kendime ihanet ediyor gibi hissediyordum ama buna mecbur olduğumu da çok iyi biliyordum. Büyümek işte böyle berbat bir şeydi. Hayat sizi hep seçim yapmaya zorluyordu ve siz de hep yaşamayı seçiyordunuz. Yalan da olsa, sahte de olsa yaşamak tüm değerlerin üzerine çıkıyordu.

Ellerim epey uzamış saçlarımda dalgınca bir müddet dolandı. Açık bırakıp bırakmamak arasında gidip gelirken topuz yapmaya karar vererek hızla tokama uzandım. Solgun yüzüme, alışkın olmadığım halde bir kaç küçük renk kattım ve okula gitmeye hazırmış gibi görünen son halimi süzdüm.

Birazdan okulda Akif'i görecek olmak, ayna karşısındaki sahte Hande'yi kendine getiren en önemli güç kaynağıydı. Akif olmasa sanırım bu günleri sadece bitkisel hayatta gibi yaşayıp uyanmayı bekleyen biri gibi geçirirdim. Onu görecek olmanın heyecanı, bana bir kalbim olduğunu ve gerçek hislerle dolu olduğunu hatırlatıyordu.

Sahte bir dünyanın içinde gerçekliğe tutunduğum tek daldı Akif ve sesini duydukça, yüzünü gördükçe kaybolmaya yüz tutan inancım her defasında yenileniyordu. Bir açıdan hayatla aramdaki yaşamsal enerjimdi. Biliyordum ona yüklediğim tüm bu anlamlar çok fazlaydı ama kendime engel olmak içimden gelmiyordu. Akif bu yalnızlığım içinde bana âdeta her şey olmuştu.

Duvardaki saatim annemin çoktan kahvaltıyı hazır ettiğini işaret ediyordu. Çantamı alıp odadan çıktım. Babam telefonla Cihan abiyle hararetli bir şeyler konuşuyordu. Sonra bir anda Kaan'ın sesini duydum, sanırım üçlü bir toplantıdalardı. Hâlâ Kaan'ın babamın stajyeri olduğu gerçeğini kabul edemediğimden salonda yankılanan sesini oldukça garipsemiştim. Merdivenlerin başında beni gören babam, göz kırpıp telefondakilerle vedalaşırken ben de mutfaktan demliği alıp geldim.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin