23 -Her Kabul Bir Vazgeçiş

2K 214 218
                                    

Merhaba, nasılsınız? Havalar soğuk, üşütmeyin. Kendinize dikkat edin.

Bölüm biraz kasvetli ve hüzünlü. Yine de seveceğinizi umuyorum. Oy vermeyi ve yorumlarla beni mutlu etmeyi unutmayın.

Bölüm şarkısı; Müslüm Gürses'ten "Sebepsiz Ayrılık" sanki bu bölüm için yazılmış gibi. Muhakkak bir şans verin. 😘

Üç gün üç gece süren korku, kaygı ve panik... Baştan sona beni tarif edecek üç lanet kelimeye esirdim. Uzaklaşmak istedikçe her satırını ezbere bildiğim mesaj, alay eder gibi beynimin tüm kıvrımlarını ele geçirmişti. 23 yıllık hayatımı ters yüz eden, bildiğim her şeyi sorgulatan, daha önce hiç korkmadığım gibi korkutan kâbus gibi gelen mesajı yok saymanın hiçbir yolu yoktu. Şaka değildi, kimse benimle dalga da geçmiyordu. Hayatımın merkezine bomba gibi düşen şey, geleceğimi elimden alabilecek kadar gerçekti.

Güçlü biriydim evet ama bu ölesiye korktuğum gerçeğini değiştirmiyordu. Aptalca tesellilerle kendimi kandıracak değildim, korkudan tir tir titriyordum. Nasıl davranmam gerektiği hakkında en ufak bir öngörüm de yoktu. Bu yüzden üç gündür masam ve yatağım arasında bir hayat yaşıyordum. Annem ve babam izin verse hislerim, bir ömür burada kalmayı isteyecek kadar batağa gömülüydü.

Seçilmiş! Kimdi bunlar ki beni seçilmiş ilan ediyorlardı, beni nereden biliyor ve tanıyorlardı ki böylesine akıl dışı bir şeyi, üstelik beni tehdit ederek kabul etmeye mecbur bırakıyorlardı. Neyin içine çekildiğimi bile bilmiyordum, birinden yardım istesem, mesajda yazılanları yaparlar mıydı onu bile öngöremiyordum. En ufak bir ihtimal dâhi elimi kolumu, en çok da ruhumu bağlıyor, sıkı sıkı tutmuş bırakmıyordu.

Nefes almak bile zorken, yemek yemek, uyumak işkence gibiydi. Yediğimi çıkarıyor, uyuduğum an kâbuslar geceme akın ediyordu. Bir an şakadır, biri benimle oynuyor diyordum, sonraki an o tuhaf adamın sahici gülüşü göz bebeklerimde alay eder gibi dönüp duruyordu. Yüzük gerçeği, Hasekili Kenan ve ailesinin ölümü, üzeri kapatılan cinayet ve her şeyin ötesinde kaçırılmam... Hepsi zihnimin en korkulu yerine yerleşmiş, günlerdir beni bir karabasan gibi takip ediyordu.

Toparlanmalıydım, savaşmalıydım ama nasıl? Daha henüz bir şokun içindeyken ve beynim korku ve telaş içinde tüm işe yarar işlevlerini kapatmışken, bu isteğim imkânsızdı. Daha önce bu hale hiç düşmüş müydüm, asla! Kanun dışı, illegal her şeyden fersah fersah kaçan ben, sanki tüm benliğimin ve var oluş sebebimin tersi istikametine güçlü bir iple bağlanmış çekiliyordum. Kurtulmanın mutlaka bir yolu vardı ama şu an benden çok uzaktı. Ya da ben tüm çözüm yollarına zihnen epey uzak hissediyordum.

Telefonumu kapamış, çoktan odanın bir köşesine fırlatmıştım, biliyordum bu aptalcaydı. Bana ulaşacak olduklarında bunu farklı yollarla yapabileceklerine emindim. Zira bu insanlar garip anlarda fotoğrafları bana ulaştıran adamlardı, evime bile girer ve bir şekilde istediklerini bana iletirlerdi.

Tüm bunların yanında gerçek dünya hızla akıyordu. Ev telefonundan bana ulaşmaya çalışan herkese hastayım konuşamam dedirtiyordum, annem ve babam endişeden kıvransa da hastaneye gitmeyi reddediyordum. Onların dedikleri gibi gerçekten de doktorluk bir şeyim olmasını tercih ederdim ama durum bu kadarcık bir beklentiden bile yoksundu.

Önümde açık duran bilgisayarıma dalgın gözlerle baktım. Bir saattir her gün sanki değişecekmiş gibi Kızıl Şafak Avet Cemiyeti'ni araştırmak için bilgisayar başına geçiyordum ama şimdiye dek ne bir iz, ne de bir işaret bulabilmiştim. Zaten internet dünyasına düşemeyecek kadar gizli oldukları belliydi, benimkisi safça bir arayıştı.

Yeniden yatağıma dönüp yorganı üzerime çektim, gözlerim tavana dikili düşünmekten kaçtığım ne varsa onları düşündüm.

"Hande, giriyorum." Annemin sesiyle yatakta biraz doğrulup dağınık saçlarımı arkama attım. Kadını endişelendirmekten başka bir şey yapmıyordum ama içinde olduğum batak başka türlüsüne izin vermiyordu.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin