Herkese merhaba. Dünden bu yana hesabımda mı uygulamada mı anlamadığım bir sorun var. Muhtemelen bölüm bildirimi bir kısmınıza gitmeyecek çünkü panomda yazdıklarım da maalesef iletilmiyor.
Bölüme geçmeden önce ufak bir hasbihal yapasım var sizinle. Burada bir çok yazar hatta %90 'ı kadar büyük oranı, bölümlere oy ve yorum sınırı koyuyor. Okurlar için biraz antipatik olsa da yazar ve kitap için önemli. Kitabın etiketlere girmesi ya da kitabın imajı açısından oyların ve yorum sayısının önemi çok fazla. Dolayısıyla siz sayın okurlar için bir tuşa basmak ya da fikir belirtmek çok mühim olmasa da sevdiğiniz kitaplar için bunlar önemli ayrıntılar. Ben sınır koyma taraftarı değilim, bana biraz zorlama geliyor. İlerde fikir değiştirmezsem şu an için sadece sizden oy vermenizi ve yorum yapmanızı talep etmekle yetineceğim. Ricamı kırmazsanız çok mutlu olurum. Öpüyorum hepinizi, iyi okumalar.
"Hande'm, güzel yeğenim benim. Hoş geldin." Kendimi bir anda elimde bavulum, iç hatlar çıkış kapısında bana doğru koşar adımlarla gelen halamın kolları arasında buldum. Yumuşak ses tonu, bakımlı, her daim salık ve kestane rengine boyanmış saçları, tanıdık parfümüyle Müjgân halam bıraktığım gibiydi.
En son geçen yaz İstanbul'a bir haftalığına iş için geldiğinde görüşmüş, sonra da telefonla konuşmak dışında buluşma fırsatımız olmamıştı. Bir insan hiç mi yaşlanmazdı? Ben bildim bileli Müjgân halam sanki hep aynı yaştaydı. Anlaşılan, yıllar bu güzel kadını torpil yapar gibi teğet geçiyordu. Yaşının getirdiği ufak tefek kırışıklıklar bile onun güzelliğinden ve cazibesinden tek bir tuğla bile oynatmamıştı.
"Hoş buldum halacığım. Yine her zamanki gibi muhteşem görünüyorsun. Haksızlık bu ama." Bavulumu yere bırakıp, sarılışına aynı sıcaklıkla karşılık verdim.
"Ay muhteşemliğim mi kaldı Hande'm, yaşlandık be kızım." Saçlarını hafifçe geriye attığında, yanımızdan geçen üç beş erkeğin ilgisini bu tarafa çekmişti bile. Edası ve işvesinden de belli ki hiçbir şey kaybetmemişti.
"Ne olurdu azıcık senin geninden almış olsaydım. Bir bana bak, bir de sana. Senin yanında odun gibi kalıyorum." Yere koyduğum bavulumu hafifçe sürükleyerek, bagaj kapısı çoktan açılmış olan arabaya doğru yürüdüm. Daha şimdiden halamın enerjisiyle ruh halimin yükseldiğini hissediyordum.
"Hazır baban seni bırakmışken, biraz ders vereyim sana Hande'ciğim. Belki bir erkek arkadaşı bulursun buralardan." Çapkın gülüşü yüzüne yayılan halamın bu hallerinden babamın haberi olsa, üşenmez gelir ve beni buradan ışık hızıyla çekip alırdı. Zaten havalimanına bırakırken onlarca kez tembihlemiş, halamın kontrolü dışında hiçbir yere gitmeyeceğime dair nutuklar çekmişti. Özellikle kaçırılma vukuatından sonra titizliğinin iki katına çıkmasını haklı buluyordum fakat halamı sürekli arayıp kontrol edeceği gerçeği de oldukça rahatsız ediciydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Nokta
Misterio / Suspenso(Polisiye, gizem ve nefretten aşka konulu kurgudur. ) "Bak Akif, seninle konuşacak ortak tek bir noktamız bile yok. Biz seninle iki ayrı uçlarda yaşayan insanlarız. Sen sağa dönmeyi seversin, bense sola. Sen turan dersin, ben devrim." Gözlerindeki...