52- Yuvaya Dönüş

747 89 51
                                    

Herkese merhaba. Aslında Wattpad'ten bölüm yayınlamayı düşünmüyordum ama buradan okuyan da olur diye atıyorum. Lütfen oy verip yorum yapın ki buradan da devam etmeye sebebim olsun.

Çizgi Studio'dan da beni aynı isimle takip etmeyi unutmayın.  Sizi bölümle başbaşa bırakıyorum.

AKİF

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

AKİF

Burnuma dolan, Hande'nin esmer tenine has kokusuyla karışan manolya esansıyla gözlerimi araladım. Dün gecenin görüntüleri zihnime akın ettikçe keyifle gerindim ve yüzümde engelleyemediğim büyük bir sırıtışla ellerim yanımdaki sıcaklığa dokunmak için benden önce refleksle yatağın Hande tarafına doğru uzandı. Kokunun sıcak varlığının aksine hissettiğim soğuk çarşafla ağır ağır soluma döndüm. Bayıldığım kokusuna bulanmış yastığını avuçlayarak yüzümü gömdüm ve derince ciğerime çektim. Nasıl olmuştu da iki yıl Hande 'siz gözlerimi sabaha açabilmiştim? Düşündükçe kendi sabrıma ve dayanma gücüme hayret ettim.

Gözlerim kısaca odayı taradı ama belli ki karım benden önce uyanmış, sabah güneşinin keyfini çıkarıyordu. Yüzümdeki gülüşü kaybetmeden üzerimdeki pikeyi kaldırdım ve yataktan gerinerek çıktım. Leros Adası'nın muhteşem doğası ve deniz manzarası pencereden bana göz kırpıyordu. Açık balkon kapısından içeri dolan deniz rüzgârı çıplak gövdemi serinletiyor, ciğerime çektiğim temiz hava zihnimi tazeliyordu. Hande'ye dokunmak için karıncalanan ellerimi saçlarımdan geçirip balkona adımladım. Beni bu kadar kendine bağımlı yaptığı için kesinlikle iyi bir cezayı hak ediyordu!

Çıplak ayaklarım soğuk taşlara değerken bakışlarım balkonun içini hızla dolandı ama Hande burada yoktu. Duşta olabilir düşüncesiyle kapıyı çalmadan banyoya daldım ama orada da yoktu. İçime ansızın saran panik dalgasıyla olduğum yerde bir müddet öylece kaldım. Zihnim iki yıl önceki sabaha gittiğinde ellerimin titrediğini, kalbimin sıkıştığını fark ettim. Aldığım soluklar sanki ciğerime ulaşmıyordu, boğazıma bir el yapışmış gibi kesilen nefesimi düzene sokmak için yeniden balkona çıktım ve derin derin soluklar alıp verdim.

Zihnim ve kalbimden önce bedenim Hande'nin yokluğuna travmatik tepkiler veriyordu. Engelleyemediğim korkunç senaryolar, beyin çeperlerimi zonklatacak şekillerde hücrelerime adeta çekiç darbeleri vuruyordu. Ansızın beni ele geçiren telaşla sağa sola anlamsız bakışlar attım.

Aklım Hande neden böyle bir şey yapsın derken, kalbim sanki bir cendere içinde sıkışmış gibi boğuluyordu. Komodinin üzerinde duran telefona telaşla uzandım. Sonra Hande'nin numarasının bende kayıtlı olmadığını sinirle fark ettim. Küfrederek odayı aradım, çantası, cüzdanı hiçbir şeyi yoktu, alıp gitmişti. Odanın ortasında dolanıp durduğum bir kaç dakikadan sonra, elimi yüzümü yıkayıp üzerimi giyindim.

Kendi kendime "yok Hande bunu bana bir daha yapmaz, kahvaltı falan yapıyordur, aşağıdadır" desem de damarlarımdaki kan çekilmiş gibiydi. Odadan çıkmadan son kez ciğerime derin bir nefes çektim, kendimi toparlamaya çalışarak bir kaç saniye oyalandım ama adeta aklımı kaybetmiş gibi hissediyordum. Bir daha olmazdı, bir daha asla Hande olmadan toparlanamazdım.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin