40-Ödenmesi Gereken Bedeller

1.2K 168 271
                                    


Ben geldim...

Medya;
Cayıyorsam, canım, ederimden
Ne acımdan ne de kederimden
Sana yıldızları ödediğimden ama
Haberin yok bunun bedelinden.
Bi' yanım korktu, bi' yanım âşık
Bi' yanım yandı en güzelinden
Bi' yokuştum, nereleri aştım ama
Sana geldim ta ezelimden.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin. Öptüm sizi

"Nişan al, ateş!" Konsantre ol Hande! Düşünme! Akif ve Duru'yu düşünme!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Nişan al, ateş!" Konsantre ol Hande! Düşünme! Akif ve Duru'yu düşünme!

"Yeniden en baştan, nişan al! Ateş!" Bir mesaj çekmek bu kadar zor olmamalı değil mi? Konu Duru olunca demek ki Akif Bey için akan sular duruyor, Hande unutuluyor ve oymak istediğim mavi gözleri başka hiçbir şey görmüyor. Eh, peki o zaman. Madem öyle bundan sonra ılımlı Hande'ye son!

"Neyin var senin bugün? Odaklan Hande! Yarım saattir ıskalıyorsun!" Cihangir hocanın gür sesiyle düşünce batağının içinden hızla çıktım. Kafamın içi berbat haldeydi, düşünmek istemediğim her şey, en ince kılcallarıma kadar nüfuz etmiş gibiydi.

"Iskalamıyorum hocam, yanlışınız var. Bakın!"
9 atış yapmıştım ve 9'u da 10 sayısının yani tam orta noktanın biraz yanındaydı. Bu ıskalamak sayılmazdı.

"Bu tam anlamıyla ıskalamak Hande! Bunu çok iyi biliyorsun. Hedefi milim sapmanın senin ölümünle sonuçlanacağını binlerce defa konuştuk. Odaklan!" Arkada duran masadan uzun namlulu başka bir silah alıp sertçe önüme koydu. Gözlerimin içine benden kaçışın yok der gibi baktı. "Üç atış ve üç temiz deviriş istiyorum. Yoksa gece yarısına kadar seni burada tutarım."

Akif pisliğini düşünme! Hatta bu gece eve gitme ve burada kal. Kendi kendime telkinler vererek silaha uzandım. Odaklanmak için içime derince bir nefes çektim. Alnıma düşen saç tutamlarımı nefesimle üfleyerek geriye ittim. Odaklan ve ateş! İlk şişe kırılarak yere düştüğünde, beklemeden arka arkaya ikinci ve üçüncü atışı da yaptım. İki şişe daha büyük bir gürültüyle kırıldığında nihayet saatler sonra Cihangir hocanın ağzından geveler gibi de olsa bir aferin almıştım.

"Otur şimdi ve bana sorunun ne olduğunu anlat. Evlilik mi canını sıkıyor?" Bunu anlatmanın bir yolu var mıydı? Yani sahte evlilik yaptığım adamı kıskanıyor olduğum gerçeğini ben bile sindiremiyorken yüksek sesle, hem de başka birine itiraf etmek mümkün müydü?

"Galiba, yani bu konu fazla karışık hocam. Hiç girmeyelim." Sahte deyip durduğum evliliğin beni böyle etkiliyor olmasından nefret ediyordum. Akif'in beni tek hareketiyle daha doğrusu hareketsizliğiyle karman çorman ediyor oluşu canımı yakıyordu.

"Hayatında canını sıkan, kafanı taktığın şeyler her zaman olacak. Buna engel olamazsın ama bunun seni odaklanmaktan alıkoymasına engel olmak zorundasın. Bir saniye bile senin ya da bir başkasının canına mâl olabilir. Bunu anlıyorsun değil mi?"

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin