6- Gece Kadar Karanlık

2.1K 205 54
                                    

İyi okumalar

Panik, korku ve bolca utanç... Sesler yaklaştıkça bu üç duygu arasında hızla gelip giden ruhum, göğüs kafesimi ezen bir cenderenin arasında sıkışıp kalmış gibiydi.

Ne bir adım ileri gidebiliyordum ne de bir adım geriye. İlerisi utanç, gerisi ise... Akif'ti... Akif'e doğru bir adım atmak gururumu hiçe saymak, tükürdüğümü yalamak, her şeyden öte düşmana sığınmak gibiydi. Yapamazdım, ona yüzümü dönmektense sırtımı dönmeyi tercih ederdim. Zira her ne olursa olsun dava arkadaşlarımla yüzleşmek bana yakışan olurdu.

Bulunduğum noktadan -ki tam olarak sokağın caddeye çıkan köşesindeydim- kaosu rahatlıkla görüyordum. Bizimkiler ellerinde sopalarla ülkü ocağının girişine dayanmışlardı. Her an birinin görüş alanına girmek için fazla müsait bir pozisyondaydım. Ellerim ve ayaklarımın titreyişi de bana hiç yardımcı olmuyordu, korku muydu bu hissettiğim emin değildim. Yaşadığım daha çok burada, bu sokakta, iki adım geride Akif'le görülme mahcubiyetiydi.

Sakin bir zamanda söylemek ayrı, basılmış hissi veren görüntü ap ayrıydı, bundan emindim. Dışarıdan görünen durumun izahı yoktu ve anlık telaşım, sırtımdan ter akıtacak kadar fazlaydı.

Ne olursa olsun geriye dönmeyi zûl sayan vicdanım, ayaklarıma ileriye gitmek için güç verdiğinde öne doğru meylettim, işte tam o esnada, onca kalabalığın içinde bir çift ela gözle bakışlarım kesişti ve aynı anda kolumdan tutularak geriye doğru çekildim.

Öyle bir hızla geriye çekilmiştim ki, düşmemek için istemsizce beni saran bedene tutundum. Büyük ve sert eller, kolumla belim arasında bir yerlere sıkıca sarılmış, ağzımı açmama fırsat bulamadan beni karanlık bir apartman girişine sokmuştu.

Nefes nefese ve panikle tutunduğum bedene öfkeyle baktım. Akif büyüttüğü mavileriyle kapısı aralık binadan dışarıyı gözlüyordu. Beni içeride tutmaya çalışan elini iterek, omuzuna sert olduğunu düşündüğüm bir yumruk patlattım. "Sen! Sen ne yaptığını sanıyorsun dağ ayısı! Eşkıya mısın? " Yumruk yaptığım ellerim iki yanımda hazırda bekliyordu, gözünün üzerine sağlam bir kroşe ne de iyi olurdu?

"Az önce sır mır diyordun, kalkmış şimdi de kavganın içine doğru yürüyorsun? Dengesiz misin kızım sen? Gördüler seni belki de! "

İttiğim elini dalga geçer gibi yine çıkmamı engellemek için uzatırken, sinirden delirmeme ramak kaldığını hissediyordum. "Sana ne? Sana ne Akif? Belki ben dengesiz bir manyağım. Çekil önümden, seninle burada böyle saklanmam! "

Gözlerimin içine alayla baktı."Çok meraklıyım ya ben de seninle saklanmaya?! Çenenle adam öldürürsün kızım sen, kavgada en azından şerefimle yara alırım."

"Seni var ya... Bak sana acayip sinir oluyorum. Bir kaşık suda boğarım seni. Çekil! " Yüzümün sinirden kıpkırmızı olduğuna emindim, zira konuşma yetimi bile karşıma geçmiş pişkin pişkin bana laf yetiştiren herif yüzünden kaybetmiştim.

"İki dakika dur, laf dinle! Ocağın arka kapısından gireceğim, sen de benimle birlikte gireceksin! " Emri vaki cümlesi, kararlı sesiyle üzerimde bir baskı kuracağını mı sanıyordu bu herif? Öyle ise daha çok beklerdi!

"Ölsem kurtların inine girmem! Sen hangi cehenneme gidiyorsan git, ben çıkıyorum. "
Gözlerini tavana dikip, içine sesli ve sıkıntılı bir nefes çektiğinde,aynını yapmamak için zor duruyordum. Buraya tıktığı yetmezmiş gibi bir de kurtlar sofrasına sokacaktı beni!

"Hasbinallah, Allah'ım bana sabır ver! Kızım, burada buluştuğumuzu sanacaklar. Kendini nasıl bir belaya bulaştırdın haberin yok, beni de zor duruma sokacaksın. İzin vermiyorum! Benimle geleceksin! " Üstten üstten konuşmaya devam ediyor olması, kanımı tersten akıtıyordu âdeta, belli ki emir vermeye alışıktı ama ben aksine emir almaktan nefret ederdim.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin