Merhabalar...
Bölüm içindeki türkü ve medya: Sen Bir Aysın Ben Kara Gece, Akif'in playlistinden ve bu bölümden sonra da Hande'nin playlistine hızlı bir geçiş yapıyor:)))
Şimdiye dek yazdığım en uzun bölümle sizi başbaşa bırakıyorum.İyi okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu?
"Akif! Senin ne işin var burada?" Şaşkınlık dolu bakışlarım muzip mavilerinde oyalanmaya devam ederken, kulağımı tırmalayan bir sesle konuşup duran Bilge'nin yüzüne hiç düşünmeden telefonu kapadım.
"Sevgilimi özlemiş ve gelmiş olamaz mıyım?" Sırtımdaki çantayı omuzumdan çekerek bir hışımla beni içeri soktu. Ben hala ağzı açık ayran budalası gibi Akif'i incelemeye, varlığının gerçek olup olmadığını sorgulamaya devam ediyordum. Bir anda belimden tutarak beni kendine yasladı ve sıkıca sarıldı. Okyanus kokusuna karışmış hafif bir tütün kokusu burnuma çalınırken aynı anda Akif'in sıcak nefesini saçlarımın üzerinde hissettim.
Kollarımı hiç düşünmeden sırtına sardım, bu sıcaklığı sadece bir kere tatmış olsam da deli gibi özlemiş hissediyordum. Göğsünün altında normalüstü bir hızla atan kalbinin sesi kulaklarımda yankılanıyordu, düzensiz nefes alışverişlerinin arasında eğilip boynumdan öpmeden hemen önce kokumu soluduğunu fark ettim.
"Sakın bana kızma, ya delirip sağa sola saldıracaktım ya da sana rağmen buraya gelecektim. Tahammülüm de bir yere kadar devrimci kız." Boynumu yalayıp geçen nefesi, özlemini iliklerime kadar hissettiren boğuk ve yoğun ses tonu, hepsi elimi ayağımı titretiyor, soluğumu kesiyordu.
Kollarının arasından çıkmadan, aksine boynuma koyduğu başının üzerine yaslanarak sözlerini dinledim. "İyi yapmışsın, çok iyi yapmışsın. Hoş geldin Akif." dedim içim kıpır kıpır olurken. Haftalardır süren eksiklik hissi, nefes almamı zorlaştıran boğazımdaki yumru, kalbimin üzerindeki acı ve yük Akif'in sıcaklığıyla buhar olup uçmuştu sanki. Sıcacıktı, güvenliydi ve huzurluydu. Yıllarca böyle sarılı kalsak gıkım çıkmazdı.
Kafasını kaldırıp elleriyle yüzümü avuçlarının arasına aldı, mavi gözleri mutlulukla parlayarak bana baktı ve eğilip yanaklarıma sulu ve sert bir öpücük bıraktı. Hemen sonra rüzgârdan dağılan ve alnıma düşen saç tutamlarımı okşayarak, kulağımın arkasına koydu. "Çok güzelsin, nefesimi kesecek kadar güzelsin." diyerek kulağıma fısıldadı. Tüylerim diken diken olurken sözleriyle adeta bir alev yutmuş gibi içimin yandığını, ağzımın kurduğunu hissediyordum.
"Çifte kumrular acaba içeri mi gelseniz artık, ne kadar daha koridorda durmayı düşünüyorsunuz?" Halamın imalı ve gülümsediğini anladığım ses tonuyla panikle Akif'in elleri arasından çıktım. Doğru ya, evde bir adet halam vardı!
"Halam nasıl seni içeri aldı ki? Bir anda karşımda görünce aklım başıma yeni geldi." Hem konuşuyor hem de üzerimdeki ağırlıklardan kurtulmaya çalışıyordum, benden önce davranıp gözlerime bakarak önce fermuarımı açtı, sonra paltomu çıkarıp portmantoya astı. Parmaklarını parmaklarıma geçirdiği aynı anda gülerek boştaki eliyle saçlarımı sevmeye başladı. "Aklını başından mı aldım yani? Bravo o zaman bana, sonunda duygularımız eşitlendi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Nokta
Mystery / Thriller(Polisiye, gizem ve nefretten aşka konulu kurgudur. ) "Bak Akif, seninle konuşacak ortak tek bir noktamız bile yok. Biz seninle iki ayrı uçlarda yaşayan insanlarız. Sen sağa dönmeyi seversin, bense sola. Sen turan dersin, ben devrim." Gözlerindeki...