ÖZEL BÖLÜM III : SABIR EN BÜYÜK UMUT

4.6K 198 55
                                    

🛑 DİKKAT!!!
Bu bölümde smut ( cinsel ) sahneler vardır. Rahatsız olacaklar ve kitabın akışına uygun olmayacağını düşünen okurlar son üç noktadan sonrasını okumasın...

Kavuşacağını bildiğinde özlemek daha da anlamlıdır. Erim nihayet görevden geliyordu. Tam 46 gün 4 saattir ayrıydık. Hayatımda hiç bu kadar hasret çekmemiştim. Ailem yoktu ama arkadaşlarım ve dostlarım vardı. Askerdeyken onları da özlüyordum ama hiçbiri Erim'e duyduğum özlem gibi değildi. Ayrı kaldığımız bu süre içinde onsuz her şeyin anlamsızlaştığını fark etmiştim.
Aklım onda bedenim burdaydı. Onsuz kocaman bir hiçliğin içinde, seyhatteydi ruhum. Artık gelse ve bitseydi bu bekleyişim. Ayrı ayrı değil, bir olsaydı aklım, bedenim ve ruhum.

Her akşam yemeğinde babasını arıyordu. Yemek yerken heycanla babasının konuşmasının bitmesini bekliyordum. Çocuklar gibi. Tabi ki annesi, ablası, yiğenleri derken sıra en son bana geliyordu. Onda da rahat rahat dile getiremiyordum duyduğum hüznü. Sadece ' İyi misin ' diye sorabiliyordum. Her gece yarısı beni tekrar arıyor ve konuşuyorduk. Çok az zamanının kaldığını ve yakında kavuşacağımızı söylüyordu bana. Hiç dinmeyen gözyaşlarım ve buram buram hasret kokan, titreyen sesimle konuşuyordum onunla. Telefonu her kapattığımda elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi dizlerimi karnıma çekip ağlıyordum.

Telefondaki sessiz nefesine, sıcacık gülümsemesine, karşımda otururken beni süzmelerine hasret kalmıştım. Varlığına, arkadaşlığına, dostluğuna muhtaçtım.

Özlem artık yerini sabırsızlığa bırakmış ve onun geleceği dakikaları saymaya başlamıştım. Dayanamıyordum artık, bir an önce gelsin istiyordum. Öyle bi gelsin ki aklım, fikrim uçup gitsin. Öyle bir sarılalım ki birbirimize, kimse bizi ayıramasın istiyordum.

...

Akşam olmuş ve ben bahçe kapısının önünde heycanla onu bekliyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Babası ve annesi pencerede oğullarının yolunu gözlerken, ablası ve Merve' de Erim'in en sevdiği yemekleri hazırlıyorlardı. Erim beni ailesine, daha doğrusu babasına emanet etmişti. Her ne kadar bu durum bana çok zor gelse de sırf onun gözü arkada kalmasın diye kabul etmiştim. Yoksa yalnız başıma hayatta kalmayı ve ayakta durmayı kimse benden daha iyi yapamazdı. Çok daha zor günler geçirmiştim, babamın beni terk etmesinden sonra. O zamanlar çocuktum. Günlerdir sokakta ve parklarda kalmıştım. Ama hiç biri şuan ki bekleyişim kadar zor değildi.

" Üşüyeceksin, içerde bekle. " diyen Merve'ye başımı kaldırarak baktım ve dolan gözlerimle " Çok geç kalmadı mı? " diye sordum.

Oturduğum büyük taşın yanına oturdu ve " Anca, istersen ara bi sor. " dedi.

Tam cebimdeki telefonu çıkarıp arayacakken vazgeçtim. " Yoldaysa kaza falan yapar. Beklerim biraz daha. " dedim.

Merve omuzumu sıvarken önce kulağıma gelen ses ve sonra arabanın farlarını görmemle ayağa kalktım. Gelmişti. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Annesi, babası ve ablasıda anında gelmişlerdi bahçeye. Erim arabadan iner inmez gözü hemen kalabalığın arasından beni seçmişti. Askerde içtimadayken de onlarca askerin içinde gözüyle bulurdu beni.
" Oğluum " diye haykıran annesi Erim'e doğru koşarken Erim gözlerini benden çekmiş ve annesine sarılmıştı. Annesi oğluna sarılıp defalarca hızlı hızlı öperken gözyaşlarımı artık tutamamıştım. Erim, babasının da elini öpüp sarıldıktan sonra sıra ablasına gelmişti.

Ablasına sarılırken gözü bendeydi. Merve, kenarda duran beni kolumdan tuttu ve "Hadi Emiiir git yanına. " dedi. O'da ağlıyordu.

Emir ablasına sarıldıktan sonra bir kaç adım atıp, kollarını iki yana genişce açmasıyla koşmaya başladım. O kadar hızlı koşmuştum ki bedenlerimiz sertçe çarpışmıştı. Ağlayıp sımsıkı ona sarılırken, ayaklarım yerden kesilecek gibi olmuştu. O kadar yoğun bir şekilde bu kavuşma duygusunu yaşıyordum ki dizlerimde ki güç saniyeler içinde çekilmişti. Kokumu derince içine çekip bana sarılırken " Geldim limon çiçeği, geldim. " diye fısıldadı. Gelmişti. Canımdan bile çok sevdiğim komutanım gelmişti.

DÜŞKÜNLÜK 《 BxB 》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin