52. bölüm : NE KALDI GERİDE?

4.6K 272 61
                                    

Üzerimde müthiş bir yorgunluk ve uykusuzluk vardı. Tüm yolu Erim'e kavuşacağım anı hayal ederek gelmiştim. Onu bırakıp gittiğim için gönül koyacak olsa da, hatta olurda beni istemeyecek olursa bile asla geri adım atmayacaktım.
Savaşacaktım, ne olursa olsun onu geri kazanacaktım.

Sonunda askeriyeye gelmiştim. Burdan ayrılırken geri döneceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Akan gidip zamanda hiçbir şey değişmediği için duygularım ve anılarım gözümde canlanmıştı.

Şuan nizamiye önündeki nöbet kulübesine gelmşitim. İlk nöbetimi burada Erim'le tutmuştum. Her yerinde anımız vardı ama burası başkaydı.

" Buyrun? " diyen teğmene baktım. Daha önce onu görmemiştim, sanırım yeniydi.

" Ben ziyaret için geldim de, içeri girmek istiyorum. Daha önce burada askerlik yaptım. " dedim.

Ben komutanla dışarda konuşurken klübede bekleyen askere gözüm kaydı. Bu alt devrem keko askerdi. En son hastanede tedavi oluyordu. Şimdi iyileşmiş, askerlik görevini yapıyordu.

" İçeriye alamam seni. Daha önce de burada görev yapmış olman hiçbir şeyi değiştirmez. Burası askeriye. " diyen komutana gözlerimi devirdim. Belli uğraştıracaktı.

" Seeen. " diyen keko asker kulübeden çıktı ve gözlerini kısarak beni tanımaya çalıştı.

...

" Bakın komutanım, ben bu adamı tanıyorum ve kefilim. Burdan çıkalı daha bir sene bile olmadı. Girsin işte, içeriyi bombalayacak değil ya. " diyen keko askeri göz kaş işareti yaparak susturdum. Benim içeri girmem için elinden geleni yapıyordu ama komutan inat etmişti ve askerin böyle atarlı konuşmasıyla dah çok karşı çıkmıştı.

" Barbaros komutan buralarda mı? " diye sordum komutana.

" Yok, tayini çıktı. Kardeşim lütfen beni de anla. " dedi komutan. Ona da hak veriyordum tabi. Zamanında burada askerlik yapmış olmam, istediğim zaman gelip gideceğim anlamına gelmezdi. Üstelik burası askeriyeydi. Barbaros komutan buralarda olsaydı, elimi kolumu sallayarak girmiştim içeri ama yoktu işte.

Keko asker her ne kadar komutanı ikna etmeye ve bana yardım etmeye çalışsa da başarılı olamamıştı.

" Bari içerdeki telefonu kullanamama izin verin? " dedim komutana dönerek. Kendi telefonumdan askeri hattı arayamazdım.

Komutan sessiz kalsada, keko asker komutana gözlerini devirdi. Bana baktı ve
" Geç kral, geç. Ara kimi istiyorsan " dedi ve beni klübeye aldı.

Telefonu kaldırdım ve albayın odasını aradım. Hâlâ aklımdaydı numaralar.

" Alo. Komutanım ben Emir, Erim komutanın bölüğündeki Emir. " dedim kendimi tanıtarak. Umarım beni tanırdı aksi taktirde mecburen Erim'i aramak zorunda kalacaktım.

Neyseki beni tanımıştı. İçeri girmek istediğimi söylemiştim ama O'da bunun mümkün olmadığını söylemişti.

" Bakın komutanım sadece bir saat. Hatırlarsanız, sizin komutanlar için verdiğiniz davette bende görevli askerledendim. Aşçılarınız erken gittigi için tatlıları ben yapmıştım ve komutanlar çok beğenmişti. Ben o gün size yardım etmiştim, bana borçlusunuz... " dedim.

Teğmen ve keko asker, ben konuşurken yanımda bekliyordu.

" Tamam evlat, tamam. Ama fazla uzun sürmesin. " dedi albay.

" Merak etmeyin komutanım, en falza 1 saat. Sagolun. " dedim ve telefonu kapatarak komutana ters bir bakış attım. Eminim albayı arayacağımı ve içeriye girebileceğimi tahmin bile etmemişti.

Teğmen de olsa o burada yokken ben vardım ve askerinden komutanına herkeze nazım geçerdi.

...

" Sağol kardeşim. Sen nasıl oldun, nasıl gidiyor askerlik? " dedim keko askere. Bu arada komutan bozulmuş ve kulübeden dışarı çıkmıştı.

" İyiyim ben, yarın çift rakama düşüyorum. Çok az kaldı şafağa. " dedi.

Gülümseyerek, " Hayırlısı, buraların kıymetini bil. " dedim etrafa bakınarak.

" Neyse ben giriyim içeri. Çıkarken tekrar görüşürüz. " dedim. Asker benimle sohbet etmek istese de ben bir an önce Erim'e kavuşmak istiyordum. Tam kulübeden çıkacakken keko askerin sesiyle durdum.

" Erim komutana mı geldin? Onunda ailesi buralardaydı. " demesiyle başta duraksasam da sonra zaten beni tanıyorlar diye rahatladım. Eski bir asker komutanını ziyarete gelebilirdi sonuçta.

...

Bölüğe geldiğimde kimsecikler yoktu, ilk defa sessiz ve sakindi. Erim'in arabası az ilerde duruyordu. Girişte doğru adımladım ve içeri girdim.

Bir kaç askere denk gelmiştim, askeriyede sivil kıyafetli birini ilk defa gördükleri için beni muhtemelen komutan falan zannetmişlerdi. Hatta bir kaçı tereddütte kalıp, kafa selamı bile vermişti.

Erim'in odası üst kattaydı, değişmediyse tabi. Merdivenlerden çıkarken yüzümde sebebsiz bir sırıtma vardı. Beni gördüğündeki yüzünün mutluluğunu tahmin edebiliyordum. Çok özlemiştim, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
Dağdaki dereye düştüğümde beni öptüğü günün ertesi sabahı gibi hissediyordum. Aynı heycan ve aynı mutluluğu yaşıyordum.

Acaba beni yeni halimle nasıl bulacaktı?
Saçlarımdaki değişklik hoşuna gidecek miydi?

Kulağıma gelen ince sesle adımlarımı yavaşlattım ve durdum. Ses Erim'in odasından geliyordu. Kapı hafif aralık olduğu için sessizce bir kaç adım attım
ve deri koltukta oturan kızı görmemle durdum.

Bu türbanlı genç kızı daha önce hiç görmemiştim. Keko asker ailesi burada demişti ama kimdi bu?

Her kimse Erim'in karşısında çok heycanlıydı. Titreyen elleriyle oynuyor ve konuştuğunda Erim'den bakışlarını utanarak çekiyordu.

Erim ise oldukça rahat bir şekilde karşısındaki kıza bakıyordu.

" Siz benim harp okulunda okuduğumu nerden biliyordunuz? " diye sordu Erim.

Kız utanarak, " Eee ben aslında sizi çocukluğumdan beridir tanıyorum. " dedi.

Erim şaşırarak, " Öyle mi? " dedi. Kıza karşı çok kibar ve nezaketliydi.

" Öyle. O zamanlar okuldan yeni çıkmıştım, sizde eğitiminizi bitirip köye gelmiştiniz. Hiç değişmemişsiniz. O zamanlar köyde ağır abi gibiydiniz, yani ciddi. " dedi kız. Sesi çok narin ve inceydi. O kadar heyecanlıydı ki dizleri titriyordu.

" Ben bir şey söyliycem ama gülmeyin. " dedi Erim'e.

Erim, dudaklarının kenarı hafif kıvrılmış bir şekilde " Gülmem, söyleyin. " dedi.

" Ben dün geceden beri hiç uyumadım. " dedi kız.

" Neden? " dedi Erim hafif gülümseyerek.

" Çok heyecanlıydım sizinle tanışacağımız için. Gerçi hala daha da heyecanım geçmiş sayılmaz. Eğer karşınızda utangaç, tutuk davranıyorsam kusuruma bakmayın. " dedi ve ekledi, " Yani normalde böyle biri değilim, sonra arkamdan bu kız ne böyle demenizi istemem. Hep heyecandan yani. " dedi sonlara doğru gülerek.

Erim, " Hayır öyle şeyler düşünmedim. Düşünmem de zaten, meram etmeyin. " dedi. Her konuştuğunda kalbimdeki sancının şiddeti artıyordu.

Sesini bile çok özlemiştim ama o şuan başka bi kızla görüşüyordu. Bu kıza karşı tavrı bir zamanlar bana karşı olan tavrından çok daha kibardı.

Elimden gelen herşeyi yapıp, benim güzelleştiremediğim şeyleri başkasının güzelleştirdigini görmek gözümden bir kaç damla yaşın yere düşmesine sebep olmuştu. Sessizce çekip gitmek beni kötü biri yapmazdı.

Devam edecek...


DÜŞKÜNLÜK 《 BxB 》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin