2 ay sonra...
Aslında hayat basittir. Her şey sizin için olur, size rağmen değil. Olaylar tam da doğru zamanda vuku bulur ne çok erken ne çok geç. Beğenmek zorunda değilsiniz ama bu mantık hoşunuza gidiyorsa her şey daha da kolaylaşır.
Emir, İstanbul'a gelmiş ve yeni bir restoranda işe başlamıştı. Osterio Francescana gibi bir restoranda 6 ay da olsa staj yapabilmiş bir aşçıyı tüm işletmeler yanında isterdi.
Henüz ilk başvurduğu yerden kabul alan Emir çok mutlu olmuştu ve yeni hayatı için ilk adımlarını sağlam atacağına inanıyordu.
Yetenekliydi. Kendine güveni de tamdı ama bir şeyler yine eksikti onun için.
Sırtını yaslayabilceği kimsesi yoktu. Bu yalnızlığa artık alışmış ve kabullenmişti. O, bu zamana kadar hep kendi savaşmış ve bundan sonra da böyle olacağını çok iyi biliyordu.Sadece güç ve biraz da şans Emir'i toparlayacak ve yeniden ayağa kaldıracak iki faktördü.
Güç galibiyetten gelmez. Sizin çabalarınız gücünüzü geliştirir. Sıkıntılı süreçlerden geçtiğinizde karar verip teslim olmadığınız zamandır güç.
Şans ise bambaşka bir mevzudur. Başarılı olmak için çaba gösterirsen şans seninledir. Tembeller için şans diye bir şey yoktur.
Emir'de çabalaması gerektiğini iyi biliyordu. Eğer bir şeyleri başarmak istiyorsa bunun sadece şansla olmayacağını da emindi.
...
Şans kapıları, kaçanlar için değil, kovalayanlar için sonuna kadar açılır.
Emir için İtalya şansı bitmiş olsa da yeni bir şans daha doğmuştu. Belki de buna şans demek doğru olmazdı, bu onun için çok büyük bir imtihan olacaktı.5 gurmenin olduğu bir yemek yarışmasına katılacaktı. Bu yarışmanın ödülü, meblağ olarak büyük bir paraydı. Emir bu yarışmayı kazanmayı çok istiyordu çünkü hayatında artık iyi bir şeylerin olması gerekiyordu. Bu parayla kendi restoranını açamazdı ama güvendiği birileriyle ortaklaşa güzel bir mekan açabilirdi.
Bu haberi ilk usta şefi, arkadaşı Hakan'a vermişti. Hakan, ona İtalya'dan döndüğü için kızgındı ama sonunda bu kızgınlığı yerini tavıra bırakmıştı.
" Ya Emir'cim eminmisin bu yarışmaya katılmaya? Bir kez daha düşünsen? " dedi usta şefi telefonda.
Emir, usta şefinden böyle bir tepkiyi asla beklemiyordu. İtalya'dan döndüğü için kızgındı ama neden destek olması gereken yerde köstek oluyordu. Neden bu yarışmaya katılmasını istemiyordu ki?
" Bana güvenmiyor musun? Başaracağımdan emin değilmisin yoksa? " dedi Emir.
" Hayır. Sadece yaşın daha çok genç ve senden daha tecrübeli yarışmacılar var. Jüri üyelerinide tanıyorum. Biri Amerikalı digerleri Avrupalı. Ve senin dünya mutfağı hakkında bir tecrüben yok. Eğer kaybedersen bu seni yıkar. " diyerek durumu anlattı Hakan.
Sadece, " Anladım. " dedi Emir.
" Bana lütfen kızma. Senin iyiliğin için söylüyorum. Mezun olalı bir kaç sene oldu. Biraz daha piş bu meslekte, sonra inan bana senin başaramıyacagın hiç bir şey yok. " dedi Hakan.
Emir derin bir nefes aldı ve,
" Müşteriyle ilgilenmem lazım. " diyerek telefonu kapattı.Bu hayatta en güvendiği kişilerden birinin daha artık yanında olmadığını anlamıştı.
Sırtını duvara yaslayarak gözlerini kapattı. Yorulmuştu artık. Yaşı genç olmasına rağmen ihtiyar hissediyordu kendini. Tüm yaşadıkları, tek bir kişinin yaşayabileceği şeyler değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞKÜNLÜK 《 BxB 》
RomanceTAMAMLANDI. Askeri kurgudur. Erim, hayatı disiplinden ibaret olan ketun bir komutandı. Tek düşkünlüğü limon çiçeğiydi.