Köy kahvaltısının üzerine hiç bir şey tanımam. Yumurta, peynir, bal vs. her şey doğaldı. Erim'in babası erkenden tarlaya gittiği için kahvaltıyı biz yapıyorduk. Erim bugün bana köyü gezdirecekti. Köyü gezmek bahane, onunla vakit geçirmek için can atıyordum. Uzun zamandır bir şeyler yapmamıştık.
Annesi ve kız kardeşleriyle çaylarımızı içerken, Erim'de dışarda sigarasını dumanlıyordu. Büyük ablası bardağındaki son yudum çayıda içetikten sonra, tekrar tazeledi ve, " Emir, sevdiğin yemek varmı? Ben bugün de buradayım, yarın döneceğim. Gitmeden yapayım, askersin canın tatlı falan istiyorsa söyle, çekinme. " dedi. Benim aşçılik okuduğumu bilmiyorlardı sanırım.
" Yok Beyza abla, teşekkür ede.." derken Erim içeri girdi ve, " Abla, Emir'de çok güzel yemek yapıyor. Okulunu bile okumuş. Neydi adıı? " diye bana sordu. Hatırlamaya çalışıyordu...
" Gastronomi. " dedim.
" Ay inanmıyorum. Üniversiteye gittinmi? " diyen Merve'ye kafamı salladım. Pür dikkat televizyonda çıkan sabah programını seyrediyordu. Konuşmamız ilgisini çekmiş olacak ki gözünü televizyondan çekmişti. Orta okulu bitirmiş ve liseye gidecekti.
"Emir, ben babama yemek götüreceğim. Öğleden sonra gezsek olurmu? " diyen Erim'e baktım. Yüzüm düşmüştü.
" Sorun değil, istersen bende geleyim. " dedim gözlerine bakarak. Umarım beni anlardı. Tek isteğim onunla yalnız kalmaktı. Dikkatli bir şekilde bana baktı ve kafasını salladı. Anlamıştı...
Merve araya girerek, " Aslında beraber gezebiliriz Emir. " dedi. Annesi de, " Hee, gezin siz. Bugün iş yok. " diyerek kızını destekledi. Erim'e baktım, hayır demesini bekliyordum. Tarla da çalışsa da yanında olmak istiyordum.
" Eğer canın gezmek istiyorsa.." derken, Merve tekrar araya girdi ve " İstiyor,
istiyor. " dedi. Benden hevesliydi.
Omzumun tekini hafifçe salladım ve
" Farketmez. " dedim....
Erim, traktöre bindi ve Merve'de elindeki yemek çantasını abisine uzattı. Bana bakıyordu, O'da gelmemi istiyordu ama yapacak bir şey yoktu. Yüzümün düştüğünü görünce, " Gelince, yine gezeriz.
Zaten bu izini yalnız kalmamız için ayarladım. Daha çok günümüz var." dedi. Merve, içeri gitmişti, hava soğuk olduğu için üzerine kabanını alacaktı. Gönlümü almak istiyordu. " Tamam, gelince görüşürüz artık. " dedim.Merve gelirken, Erim'de traktörü çalıştırmıştı. Merve görmeden, traktörden öpücük attı ve gülümserken yola koyuldu. Şimdiden özlemiştim onu. Gitmesiyle kendimi yalnız ve kimsesiz hissetmiştim. Çocuk gibi arkasından ağlayacaktım nerdeyse.
" Hadi Emir, gidelim. " dedi Merve. Başımı salladım. Çok sıbırsızdı. Beraber bahçe kapısından çıktık ve buz tutmuş yolda yürümeye başladık. Ellerimi cebime koydum ve kayıp düşmemek için yere bakarak ilerledim.
" Eee Merve anlat bakalım. Büyüyünce ne olmak istiyorsun, gitmek istedigin okul falan varmı? " dedim.
" Ya Konya'da ya da abimin görev yaptığı şehirlerin birisinde giderim okula. Başka şehirde okumama izin vermezler. Annemler, hemşire olmamı istiyor. " dedi. Ailesinin O'na çok büyük baskısı vardı. Buna Erim'de dahildi.
Başımı yana çevirip baktım ve, " Peki sen hemşire olmak istiyor musun?" dedim.
Dudağını büzerek, " Aslında güzel meslek ama ilerde mutlu olurmuyum bilmiyorum." dedi. İstemediği belliydi.
" Bence sen ne istiyorsan onu okumalısın. Ama aileninde yanında olması lazım. Sakın onlarla aranı bozma. Biliyormusun bilmiyorum ama benim ailem yok ve gastronomi mezunuyum. Eğer onlar gastronomi okumamı istemeseler asla okumazdım. Aile her şeydir. " dedim. Amacım ona nasihat vermekti.
Dediklerimi dikkatlice dinleyip başını salladı. Aslında çok akıllı bir kızdı. Her şeyin üstesinden gelecek kadar da özgüveni vardı.
" Sen çok iyi birisisin. İyi ki abim getirmiş seni. Umarım askerden sonra da gelip gidersin, hep görüşürüz. " dedi.
" İnşallah " dedim.
...
Köyün çarşısına inmiştik. Çarşı dediysem de bir bakkal bir berber vardı. Kocaman bir kıraathane ve içinde de bir çok kişi vardı.
Yoldan geçen kişiler bana dikkatlice bakıyorlardı. Sanırım yabancı olduğum içindi bu.Merve bu durumu fark etmiş ve, " Giyim tarzına bakıyorlar. Yanlış anlama, çok güzel giyiniyorsun, köyde olamayacak kadar temiz ve güzel. Şehirli gibi. " dedi.
" Eee biraz abinden bahsetsene? " dedim. Amacım onun hakkında bilmediğim şeyler öğrenmek ve daha iyi tanımaktı. " Mesela komutan olmayı kendimi istedi? " dedim.
" Evet, bi ara jandarma gelmiş köye. Annemler anlatırdı, bi olay olmuş. Abim de daha çocuk, onlara özenmiş ve bende asker olacam demiş. Bizim tarlalarımız falan var, babam izin vermese de inat etti ve harp okulunu kazandı. Sonra da komutan oldu işte. " dedi.
İstemsizce güldüm. Onun çoğukluğu hakkında bir şeyler duymak ilginçti. Sanki hep komutan olarak var olmuştu bana göre.
...
Saat öğlen olmuştu ve Erim'i özlemiştim. Büyük bir ihtimalle gelmişti eve. " Gidelim mi artık? " dedim yanımda ki kıza. Sabahtan beridir dolanıyorduk ve muhabbet ediyorduk. Başını sallayarak,
" Olur. " dedi.Eve gelmiş ve bahçe kapısından içeri girmiştik. Traktörü görünce Erim'in geldiğini anladım ve yüzüm güldü.
" Aaaa gelmişler." diyen Merve'ye baktım. Girişteki ayakkabılara bakıyordu. Sanırım misafirleri gelmişti. 5 6 çift ayakkabı saymıştım fazladan. " Abini görmeye gelmişlerdir." dedim, ayakkabılarımı çıkartırken.
" Evet, babamlar abimin resmini bi kıza göstermişler. Kız beğenmişti onlar geldiler galiba. " demesiyle sol tarafıma tekme yemiş gibi hissettim.
Olduğum yerde kalakalmış, mıhlanmıştım. " Hadii " diyen Merve'ye baktım. Bizi kapıda gören ablası, " Ne bekliyorsunuz, içerde misafir var. Bi Hoşgeldin diyin. " dedi.
" Tamam abla sen git, geliyoruz." dedi Merve. Başını büküp bana baktı. Gözlerim dolmuştu. " İstersen dönelim. Onlar gidince geliriz. " dedi koluma dokunarak. Burnumu çektim ve, " Yoo girelim. " dedim.
Merve önden ben arkada salona girdik ve gordüklerim karşısında yıkıldım.
Erim'in yanında tesettürlü bir kız oturuyordu. Merve, uzaktan
" Hoşgeldiniz " dedi. Bende dişlerimi gevşetip, aynısını dedim. Erim kaşlarını kaldırarak bana bakıyordu. Gözlerim dolmuş, yer yarılsa da içine girsem diye dua ediyordum.Her yerim titrerken, Merve koluma girdi ve " Biz diğer odadayız. " dedi annesine.
Annesi, " Durun kızım bi tanışın. " dedi.
" Bu bizim ufak kız. Buda Erim'in askeri. " diyerek bizi tanıttı. Erim'in yanındaki kız ve ailesi gülümseyerek bize baktı.Merve beni salondan çıkarırken Erim hala başı yerde bana bakıyordu. Gözünü benden alamayan adam şimdi yüzüme bakmaya bile cesaret edemiyordu.
Tam diğer odaya geçecekken büyük ablası geldi ve, " Emir, ben kahve yapıcam. Merve anlamaz sen bana yardım etsene." dedi.
Bide Erim'in evleneceği kişiye ve ailesine kahvemi yapacaktım?Merve, " Olmaz abla. Ben sana yardım ederim. Emir içeri geçsin. " dedi ve bana bakarak odaya gitmemi işaret etti.
Erim ile kaldığımız odaya girmemle valizimi açmam bir oldu. Eşyalarımı gözümden akan yaşlarla beraber doldurmaya başladım.
Salak Emir, ne bekliyordun ki? Elbet bir gün olacaktı bu. Aptal gibi bide kalkıp buralara kadar gelmiştim. Kendime olan sinirimden elim ayağım titriyordu. Kapıyı açmamla karşımda Erim'i gördüm. Sağına ve soluna bakıp beni odaya soktu.
" Çekil önümden. Merak etme rezalet çıkaracak değilim. Sessizce çeker giderim." dedim
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞKÜNLÜK 《 BxB 》
RomantizmTAMAMLANDI. Askeri kurgudur. Erim, hayatı disiplinden ibaret olan ketun bir komutandı. Tek düşkünlüğü limon çiçeğiydi.