Bu bölükte koşuşturma hiç bitmiyordu. Bu sefer ki telâşımız bizi çok sevindiriyordu, çünkü bölüğe yeni dönem askerler geliyordu. Bu askerler bizim alt devrelerimiz olacaktı. Bende artık üst devre olacağım için, tuttuğum nöbet saatleri düşecek ve işim hafifleyecekti. Herhangi bir iş çıktığında ilk onlar koşacak, günde 8 saat nöbet tutacak ve en önemlisi mıntıkayı biz degil onlar yapacaktı. Burada devrecilik oldugu için, onların şimdi yapacağı işleri zamanında bizde fazlasıyla yapmıştık. Bu yüzden içim rahattı, çünkü birisi çalışırken yan yatıp, onu izlemek bana göre doğru değildi. Sonuçta burada hep beraber yaşıyorduk ve birbirimizi idare etmek zorundaydık.
" Evet arkadaşlar, biliyorsunuz bugün yeni dönem askerler geliyor. Onlara kardeşiniz gibi davranacağınızdan, size yapılan şakaları yapmayacağınızdan eminim. " diyen Erim'i dinliyorduk. Sabah içtimasında bize konuşuyordu.
Her ne kadar bize yapılan eşşek şakalarını yapmayın dese de yanımda duran Vanlı ve Ankaralı gülerek kafa sallamışlardı. Eminim ki yeni gelen askerlerin bu ikisinden çekeceği vardı.
Ben asla bana yapılanı onlara yapmayacaktım. Yapımda yoktu bu. Hatta onlara yardımcı olmak için elimden geleni yapacaktım.
" Komutanım kaç kişiler? " diyen Erzincanlıya kafamı çevirdim. Benim de merak ettiğim bir soruydu bu, çünkü dün epeyce bir ranza taşımıştık bölüğe.
" 25 " dedi Erim, düz bir şekilde.
Hepimiz birbirimize bakıyorduk. Kimisi bu sayıyı çok az, kimisi fazla bulmuştu. Onların gelmesiyle bölük tam 129 kişi olacaktı ve iyice kalabalıklaşacaktık. Umarım gelenler, kafa dengi kişiler olurdu.
...
" Gel şef gel, alt devrelerin geldi. " diyen Ankaralıya gülümsedim. Nöbetten yeni gelmiştim bölüğe. " Nerdeler? " dedim.
" Koğuşlarındalar. " dedi ve elimdeki tüfeği çelik yeleği benden aldı. Ben nöbetten döndüğümde onun teçdizatını alır ve silahaneye bırakırdım, o da benimkini." Bi hoşgeldiniz. " diyeyim dedim.
Beni durdurarak, " Sakın gözükme. Seni görmediler daha. Yarın komutan diye tanıtacaz, Erim komutan gelmeden onun kamufulajlarını giyersin. Biz onlara senden bahsettik. Şöyle terstir, böyle siker diye." dedi.
Anında kaşlarımı kaldırarak, " Olmaz. Ben yokum. " dedim. Aklıma ilk hababam sınıfındaki öğrencilerin, yeni gelen ögrenciye Hafize anayı öğretmen olarak tanıtması geldi. Müfettiş falan geliyordu.
Üstüne bide Kel Mahmut..." Ya oyun bozanlık yapma işte, çok eğleneceğiz. " dedi ısrar ederek.
" Ben yapamam gülerim. " dedim. Söylerken bile gülmüştüm.
" Yaparsın anam , yaparsın. Sabah Erim komutan gelmeden hallederiz." dedi omuzuma dokunarak.
...
Bizimkiler alt devrelerin yanında oldugu için koğuşta tek başıma oturuyordum. Yapacakları şakaya bende dahildim, hatta başrolündeydim. Başta bu fikre sıcak bakmasam da senaryoyu kafam da kurunca istemsizce kendi kendime gülüyordum.
Yat içtimasında daha çok olduğu uyuyamazdım. Üzerimdeki kamufulajları çıkartıp eşofmanlarımı giydim ve koğuştan çıktım. Alt devrelerin koğuşları tam karşımdaydı ve içerden yoğun gürültü geliyordu. Sanırım bizimkiler fena eğleniyordu. Kimseye gözükmeden merdivenlerden üst kata çıktım. Yeni dönem askerler bugün geldiği için Erim hala burada çalışıyordu. Çıkıp ona bakmak istiyordum, belki biraz da yardım ederdim.
Üst katta Erim'in odası, astsubayın odası, gazino ve valizhane vardı. Birde 5 en üst devre askerlerin olduğu koğuş... Krallar gibi yaşıyorlardı bu koğuşta. Çok geniş ve ferahtı. Onlar gidince mutlaka bu koğuşa geçmeliydim, hem Erim'e de yakın olurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞKÜNLÜK 《 BxB 》
RomansaTAMAMLANDI. Askeri kurgudur. Erim, hayatı disiplinden ibaret olan ketun bir komutandı. Tek düşkünlüğü limon çiçeğiydi.