Yıllar boyunca kendim için çalışıp, iyi yerlere gelebilmek için didinmiştim. Hayat, bana küçük yaşta tüm zorlukları göstermiş şimdi de tüm bu zorluklara karşı mükafatlandırmıştı.
Çok iyi yerlere gelecegim, insanlar bana saygı duyacak diye kendime sözler vermiştim. Beni terk eden babam, benim nerelere geldiğimi gözüyle görsün istiyordum.
Bu fırsat ayağıma gelmişti. Kendime verdiğim sözü tutacak imkanı yakalamıştım. Mutlu olup, derin bir nefes almam gerekirken içimde derin bir boşluk oluşmuştu.
Dünyanın en iyi restorantlarından olan Osterio Francescana'da staj yapabilme imkanım vardı. Başka biri olsa her şeyi geride bırakır, ailesini bile karşısına alır giderdi. Çünkü bu çok büyük bir şeydi.
Erim'le çok güzel bir birlikteliğimiz vardı ve onu çok seviyordum. Onunda beni çok sevdiğini biliyordum. Kimsenin bana göstermediği değeri o göstermişti. Sevmişti, kendimin değerini bilmeme sebep olmuştu.
3 yıl. Oradaki dünyaca ünlü şefler üç sene boyunca çalışabilme fırsatı vermişti bana. Benim çalışmama karşı olan birine beraber gitme fikrini bile söyleyemezdim. Söylesem bile alacağım cevabı biliyordum.
Vatanını, mesleğini bırakıp benimle bilinmez bir yolculuğa çıkarmıydı ki? Üstelik lisanını bile bilmediği bir yerde 3 yıl boyunca kalamazdı. Bunu başka birisi yapardı ama Erim yapmazdı.
İki ucuda keskin bıçak olan bu durum karşısında kararımı vermiştim. Gidecektim. Böyle bir fırsatı kaçıramazdım. İleride keşke dememek, pişman olmamak için vermiştim bu kararı. Tek sorun bu durumu Erim'e nasıl anlatacağım dı? Nasıl bir tepki vereceğini hiç bilmiyordum.
" Emiiir..." diyen sesle kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Barbaros komutan bizim bölüğün önünden geçerken beni fark etmişti. Yat içtimasından sonra uyku tutmamış ve dışarıya çıkmıştım.
Hemen toparlanıp esas duruşa geçecekken, " Otur, otur kardeşim. " dedi ve yanıma doğru adımladı.
" Dalmıştın, iyimisin? " dedi yanıma otururken. O gerçekten de bir komutan gibi değil, abi gibiydi. Sadece bana değil, tüm askerlere karşı nezaketli ve saygılıydı.
" İyiyim komutanım. Tezkere yaklaştı, bundan sonraki hayatım hakkında düşünüyordum. " dedim.
" Hmm, anladım. İnşallah hayırlısıyla alırsın tezkereni. Asıl hayat mücadelesi askeriyeden sonra başlar. Düşünmene de gerek, askeriyeden sonra herşeyin üstesinden gelirsin sen. " dedi.
" Komutanım, size bir soru
sorabilirmiyim? " dedim sağımda oturan bedene dönerek.Kafasını sola çevirdi ve '' Sor. " dedi.
" Aşk mı, başarı mı? " dedim. Benden yaşca büyük birinin tecrübelerine ihtiyacım vardı.
Direkt, " Aşk " dedi. Aldığım cevapla moralim bozulmuştu. Hiçbir şey demeden doğruca önüme döndüm.
'' Bu soru senin hayatınla mı alakalı? " diye sordu. O'na güveniyordum ve birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı.
" Evet. " dedim kafamı aşağı yukarı yavaşça sallayarak.
'' Eğer baştan anlatırsan dinlerim. " dedi. Elbette her şeyi açıkça anlatacak halim yoktu ama dolaylı yollardan anlatabilirdim.
" Biliyorsunuz ben gastronomi mezunuyum ve dışarda da bir sevdiğim var... " dedim. Kafasını bir kez salladı. Beni dikkatle dinliyordu.
" Çok önemli bir yerden iş teklifi aldım. Bu benim kariyerim için büyük bir adım... " derken sözümü keserek " Ve sen sevdiğinle işin arasında kaldın. " dedi.
Başımı sallayarak onayladım.
" Ve bu iş İtalya'da. " diyerek ekledim. Bu önemli bir detaydı." Eğer sevdiğin kızla ciddi düşünüyorsan, yani evlenmek istiyorsan onunla beraber gidersin İtalya'ya. " dedi. Erim'le evlenme ihtimalim , onun İtalya'ya gelebilme ihtimalinden fazlaydı. Asla gelmezdi.
" Ama o bunu istemiyor. Yani İtalya'ya gitmek onun isteyeceği bir şey değil. " dedim.
" Hmmm, işte bu büyük bir sıkıntı. " dedi.
Uzun bir sessizlikten sonra " Bence sen git İtalya'ya. " dedi. Aşk mı, başarı mı diye sormuş, oda anında aşk diye cevap vermişti. Şimdi neden fikrini değiştirmişti anlamış değildim.
" Bence seni gerçekten kalpten seven birisi değil İtalya'ya, dünyanın ucuna bile gider. Senin için böyle büyük bir fırsatı göz ardı edemez. Heveslerine, isteklerine saygı duyar. Seni seviyordur bir kere, bu her şeyin önünde gelir. Aşk böyle bir şey. " dedi.
Söylediklerini iyice düşünmüştüm. Ona göre seven sevdiği için her şeyi yapardı. Ama Erim asla benimle gelmezdi İtalya'ya.
Erim beni o kadar sevmiyormuydu acaba? Barbaros komutanın aşkı tarif ettiğine göre bu yaşadığımız aşk degilmiydi? Kafam karma karışık olmuştu.
Benim dağınık düşüncelerle boğuştuğumu anlamış olacak ki elini omzuma koyarak,
" Bak Emir sen, çok yetenekli ve değerli bir insansın. Nerede olursan ol mesleğinde hep iyi yerlere gelirsin. Aşk konusunda da kafanı karıştırmak istemem. Kalbinin sesini dinle. " dedi ve ayaklandı." Benden istediğin bir şey varmı? Bu gece nöbetçiyim, bir şey olursa gel bizim bölüğe. " dedi.
" Yok komutanım, sağolun. " dedim.
Kafam karışsada konuşmak bana iyi gelmişti. Vize için imzayı çoktan atmış ve kararımı vermiştim. Artık bu durumu değil, Erim'e bu durumu nasıl açıklayacağım, onu düşünmem gerekiyordu.
Yarın çarşı iznim vardı ama çıkmayacaktım. Bu konuyu bir an önce Erim'le konuşmam gerekiyordu. Vereceği tepkiyi tahmin etsem de bir tarafım hep, ümidini kaybetme diyordu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞKÜNLÜK 《 BxB 》
RomansaTAMAMLANDI. Askeri kurgudur. Erim, hayatı disiplinden ibaret olan ketun bir komutandı. Tek düşkünlüğü limon çiçeğiydi.