9. bölüm : İLTİMAS

11.9K 641 71
                                    

"Komutanım, pansiyona gitmeden önce çarşıda biraz turlasak." diyen üst devrelere Erim, kaşlarını havaya kaldırarak "Hayır" dedi kesin bir dille. Benimde canım istiyordu biraz gezmek ama komutan böyle bir şeye asla izin vermezdi.

Sosyal bir yapım olduğu için yeni insanlarla tanışmayı ve konuşmayı severdim. Kendi hayatımı anlatmayı, karşımdakini dinlemek bana hep iyi gelmiştir. Askeriye benim için çok iyi bir yerdi ama aylardır aynı kişileri görüyorduk ve dışarıya çıkıp sivil hayatı görünce kanım kaynıyordu.

Görev yarın olduğu için bu gece pansiyonda kalacaktık. Erim arabayı pansiyonun önüne park etti ve valizlerimizi alıp giriş yaptık. Asla asker olduğumuzu belli etmememiz gerektiğini biliyorduk.
Bu yüzden otel gibi bir pansiyona gelmiştik.

Biz pansiyonun girişinde beklerken Erim, görevli ile konuşuyordu. Kısa bir zaman sonra elinde iki anahtarla yanımıza geldi. Anahtarın birini üst devre askerlerden birine uzattı ve "Siz dört kişi bir oda da kalacaksınız. Yaramazlık yapmak, dışarıya çıkmak yasak. Buraya görev için geldiğinizi unutmayın. Efendi gibi televizyonunuzu izleyin sonrada yatın."dedi.

Hepimiz kafamızı sallayıp onay verdik.
Uzun koridorda sağlı sollu odalara bakarak yürüyorduk. Sanırım odalar koridorun sunundaydı. "Hahh komutanım, bizim oda burası." dedi en üst devre asker. Komutan başını sallayıp askerin elinden anahtarı aldı ve odayı açtı. Hepimiz girdik içeri. Pansiyon olmasına rağmen gayet düzeniydi. Yan yana dizili dört yatak vardı. Televizyonun olması ise bizim için en büyük lükstü.

Erim cebindeki diğer odanın anahtarını bana uzattı ve, "Sen odaya geç ben geliyorum." dedi. Bir an için tereddütte kalmış ne dediğini anlamaya çalışıyordum. Bende burada kalacağımı zannetmiştim. "Beraber mi kalıcaz komutanım." dedim. Erim sabır dilenerek başını sağa çevirdi ve,
"Komutanım yok demedimmi Ben Emir?" dedi. Aklımdan tamamen çıkmıştı. Onunla aynı odada kalmak kör kuyuda kalmak gibi birşeydi benim için.

Ben çaresizce ve istemeye istemeye anahtarı aldım. Üst devre askerler kıs kıs gülüyordu bana. Şuan buradan koşarak kaçmak istiyordum.

Üst devrelerin kaldığı odanın karşısındaki kapıya anahtarı yerleştirdim ve çevirdim.
Elim titriyordu. İçeriye girmemle sağ tarafıma baktım. Banyo ve lavabonun olduğu kısmı gördüm. Gayet temizdi.

Adımlarımı içeriye doğru yönelttim. Duvara montelenmiş büyük televizyonu görsem de moralim düzelmiyordu. Son olarak televizyonun tam karşındaki iki kişilik tek yatağı görmemle "Hayııır yaaa."dedim.
Başka bir yatak yoktu ve ben yerde yatmak zorunda kalacaktım. Ne zaman bana iyi davrandığını düşünsem arkasından hep bir şey çıkıyordu. Valizimi yavaşça kenara bıraktım ve yabancı olduğum yerde yabancı adamı beklemeye başladım.

Kısa bir zaman sonra kapı çaldı. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım. Karşımda bana bakan adama dalmıştım. Gözlerimi alamıyordum, bütün bir gece onunla aynı yerde kalacaktım. "İçeri girebilirmiyim?" dedi gözlerimin içine bakarak. Konuşmasıyla anında kendime gelmiş ve afallayarak kenara çekildim ve " Aaa afedersiniz komutanım." dedim. Erim'in yüzü degişince hemen asker olduğumuzu belli etmeyeceğinizi hatırladım. "Afedersin Erim." dedim düzelterek. Ona adıyla hitap etmiştim ve bu onun hoşuna gitmiş, dudağının kenarının kıvrıldığını görmüştüm.
Kendime kızıyor ve söyleniyordum. "Koskoca komutana ismiyle hitap etmek nedir Emir? Sanki arkadaşın."

Erim direkt lavaboya girdi, elini yüzünü yıkamak için. Şimdiden sıkılmış ve daralmıştım. Allah'ım bu gece nasıl geçecekti?

Ben içerde dikilirken elindeki havluyla yüzünüzü kuruluyarak çıktı ve bana baktı. "Niye orda duruyorsun?" dedi. "Nerde durayım?" dedim, anlamsız bir soruydu. Başını sallayarak, " Canın nerde istiyorsa orda durda, ayakta kalma." dedi. Yatağın ucuna geçtim ve oturdum. Erim'de tekli koltuğa geçti ve yayvan bir şekilde oturdu. Bacaklarını iki yana açmış ve derin bir nefes almıştı. Ben onu izlemekten kendimi alamıyordum. Benim ona baktığımı görünce direkt olarak kafamı çevirdim.

"Televizyonu aç istersen." dedi kumandayı göstererek. "İstemem" dedim. "Hiçbir şeyden de memnun olmuyor." demişti kısık bir sesle. Yine duymuştum. Kendisi farkında değildi ama yine duymuştum.

Ben rahatsızca oturup boş boş yerdeki fayansları izlerken oda telefonla konuşuyordu. "Eveet komutanım, biz öğleden önce orada olacağız." diyordu. Sanırım albayla konuşuyor, bilgi veriyordu.

Ben televizyon izlemeyecegimi söyledigim için kendisi kumandayı eline almış haber izliyordu. İzlenecek o kadar güzel şeyler olmasına rağmen neden haber izliyordu anlam veremiyordum.

Bana bir bakış attı ve küçük masanın üzerindeki telefonu aldı ve bana uzattı.
"Aramak istediğin biri varsa konuşabilirsin." dedi. Diğer askerlere böyle bir tolerans tanıdığını düşünmüyordum. Buda bana özeldi. "İstemem." dedim yine.
Benim için bir şeyler yapmak istiyordu, bende aynı dediğim gibi hiçbir şeyden memnun olmuyordum. Acaba fazlamı abartıyordum her şeyi. Sonuçta Erim komutanımdı.

"Aramak isterdim ama arayamam." dedim. Başını geriye yaslamış ve konuştuğumda bana doğru çevirmişi. "Ailenin numarasını ezbere bilmiyormusun yoksa?" dedi gülerek. "Benim ailem yok. Arayacak kimsem yok." dememle oturşunu düzeltti ve toparlandı. Anlamayarak sordu, "Neey?"
"Annem ben orta okula giderken vefat etti. Babam da başka bir kadınla evlendi ve beni istemedi." dedim yere bakarak. Utanıyordum, öğretmenimden sonra ilk defa başka birine anlatıyordum özel hayatımı.

Duydukları karşısında şoka uğrayan Erim, şimdi kaşlarını çatarak yere bakıyordu. Başını sağa sola sallayarak, "Özür dilerim." dedi. Ben hiç sesimi çıkarmıyordum.

Konuyu dağıtmak ve unutturmak için birden ayağa kalktı ve "Hadi dışarıya çıkalım." dedi. Şaşırarak, "Gerçekten mi? Nereye?" dedim. " Gerçekten. Çay içeriz, yani sen nereye gitmek istersen oraya gideriz. Eğer sivilsek sivil gibi davranmamız gerekiyor. " dedi hafifçe gülümseyerek. Bende yerimden kalkarak gülümsedim. Benim ilk defa gülümsediğimi görünce hayranlıkla bana baktı. "Hadi ceketini al." dedi ve odadan çıktık.

Belkide düşündüğüm kadar kötü biri değildi. Sadece kendince kuralları vardı ve bu kurallara uyuyordu. Ama bu kurulları yok saydırtacak tek kişinin ben oldumu artık biliyordum.






DÜŞKÜNLÜK 《 BxB 》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin