45

1.7K 95 12
                                    




Ege Demirel'in ağzından...

"Sonra bu küçükken biz yanlışlıkla tuvaletin kapısını kapalı unutmuşuz da olduğu yere işeyivermişti valla.."

"Anne nolur sus artık.." dedim ellerimi başımın arasına alırken.

Yarım saattir masa başında bütün utanç verici küçüklük anılarımı anlatıyordu annem. Az kalsın sünnet fotoğraflarımı gösterecekti de zor tutmuştum. Yanımda oturan tavşanın da keyfi yerine gelmiş, anneme kahkahalarla karşılık veriyordu, bu görüntü ne kadar hoşuma gitse de yerin dibine sokulan kişi ben olduğum için keyif alamadım.

"İlkin teyze gerçekten elinize sağlık çok güzel olmuş.." dedi Bilge. Yanımda oturuyordu. Minaya yemek yediren anneme bakıyordu. Diğer kız kardeşlerim çoktan sofradan kalkmıştı.

"Afiyet olsun yavrum sen hep gel böyle."

"Bilge kalk hadi odama gidelim." Hızla kalkıp bilgeyi de kaldırdım. "Yoksa annem aile albümünü falan çıkaracak Allah korusun."

Annem kötü kötü bakarken bilge güldü. "Görmek isterdim.."

Bilgenin ağzını elimle kapatıp mutfağın çıkışına doğru çekiştirdim.

"İyi gidin bakalım.." annem söylene söylene minaya yemek yedirmeye devam etti. Çocuk boğulmazdı insallah.. annemin sevgisini belli etme şekli millete yemek yedirmekti cidden.

"Ayıp oldu Ege kadına.." diye mırıldanan bilgeyi umursamadan yukarı odama çıkardım.

"Olmaz gel sen." Odaya girip kapıyı kapattım.

"Ne bu acele noldu?" Gözlerime baktı.

Onu kapıya yaslayıp başımı boynuna doğru gömdüm ve boğuk bir şekilde konuştum. "Özledim."

Kollarını tereddüt etmeden sırtıma doğru sardı. "Ege biz çok değiştik farkında mısın? Dört hafta önce olsa seni sünnet fotolarını yaymakla falan tehdit ederdim burada olsam."

Kıkırdadım boynuna doğru. "Dört hafta önce olsa evime adımını atamazdın Bilge."

Bir an aklına bir şey takılmış gibi omuzlarımdan beni tutup kendinden ayırdı ve gözlerime baktı.

"Ege annen eskiden olan olayı biliyor mu..? Benim yaptığımı?"

Gözlerine baktıkça, merakla cevabımı bekliyordu. "Hayır sen olduğunu bilmiyor."

Omuzları düştü üzülür gibi. "Öğrenmesin.. beni sevmez..." kapıdan çekildi ve odanın içine doğru yürüyüp yatağa oturdu. Bedenimi ona doğru çevirdim olduğum yerde.

"Sen neden seviyorsun ki zaten?" Bunu kendini acındırmak için değil cidden cevabını merak ettiği için söylediği bana merakla bakan gözlerinden fark ediliyordu.

Yanına doğru adımladım ve bir çırpıda tişörtümü çıkarttım. Şaşkınca gözlerini kırpıştırsa da gözleri dikiş izine kayınca yüz ifadesi değişti, üzgün yeşil gözler geri geldi. Onu üzmek istemiyordum, aslında hayatımın hiçbir bölümünde istememiştim, bilge gerçekten üzerimdeki etkisini bilmiyordu.

Onun elini tutup dikiş izinin üzerine getirdim, sıcak eli bedenimle temas ettiğinde bir nefes verdi.

"Ben oturup çok düşündüm bilge her şey bir anda olmadı. Normalde hayatımda negatif etkisi olan kimseyi yanıma yaklaştırmam, onlara söz hakkı bile tanımam ama.. sen farklıydın hep öyleydin." Elini dikiş izinin üzerinde gezdirdi. Bedenimin kasıldığını hissettim. "Uzun zaman seni görmezden geldim, hayatıma sokmak istemedim, bunu da senden nefret ederek yapmaya çalıştım. Ama sonra fark ettim ki, diğer insanların senden nefret etmesi beni sevindirmek yerine daha da sinirlendirdi, üzdü. Neden sadece ben senden nefret etmek istedim uzun bir süre anlayamadım. Sonra fark ettim ki.. hissettiğim şeyin nefretle uzaktan yakından ilgisi yoktu." onun eli hala bedenimdeyken uzanıp elimi çenesine koydum ve yukarı kaldırıp bana bakmasını sağladım. Gözleri doluydu. "Bilge ben sadece senin bu yarayı iyileştirebileceğine inandım yıllarca ve bunu yeni fark ettim. Bu yüzden kimseyle paylaşamadım seni, olmadı."

Titrek bir nefes aldı ve hızla üzerime atlar gibi dudağıma yapıştı. Tek elimi beline sarıp onu yukarı doğru kaldırırken öpüşüne karşılık verdim. Bir süre sonra sanki yakınlığımız yeterli gelmemiş gibi daha da sıkı sarıldı ve kafasını boynuma koydu.

"Ege ben o yarayı iyileştireceğim, söz veriyorum sana."


Taylan ve Kaya özel

Taylan: Kaya sabrımı çok zorluyorsun (00.12)

Taylan: neden kaçıyorsun benden ne oldu yine?

Taylan: kaya.

Taylan: iyi sen istedin. (00.30)

Taylan: aç kapıyı (01.02)

Kaya: ne

Kaya Doğaner'in ağzından...

Hızla dış kapıyı açtım ve karşımda zebellah gibi duran adama baktım.

"Taylan.." kapıyı kapatmak istedim ama beni durdurup kapıyı ittirerek açtı ve arkasından kapatıp üzerime doğru yürüdü. Geri geri gittim.

"Kaya sen benimle oyun mu oynuyorsun lan?"

Bağırmıyordu ama sesi çok sertti. Dişlerimi sıkarak ona baktım.

"Cevap versene." Hızla kolumu tuttu ve geri adımlamama izin vermedi. Kolumu çok fazla sıksa da bir şey diyemedim.

"Kaya.."

Ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarıma baktı ve elini çekti.

"Kaya, ne oldu?"

Sesinin yumuşak çıkmasına karşı affalasam da gardımı düşürmedim. Gözlerine hiç bakmadım.

"Bak bağırmak istemiyorum konuş." Yine eski Taylan oldu. Histerik bir gülüş çıktı ağzımdan.

"Ne o? Sakso çekeyim diye falan mı geldin?"

Dediğim şeyle kaşları çatıldı ve beni yandaki duvara yasladı sertçe.

"Ne diyorsun oğlum sen? Sen başlatmadın mı bunları?" Bağırmıyordu.

Sinirlenip elimle göğsünü vurur gibi iteledim ama yerinden bir kez bile kıpırdamadan gözlerime baktı, ardı ardına vurdum hızla bileklerimi tuttu.

"Gitmiyorum Kaya, gitmeyeceğim bak çok zor tutuyorum sinirimi anlat ne derdin varsa!" İşte bağırıyordu.

Nefes nefese ona baktım. "Git kendine başka oyuncak bul!"

"Sikicem lan şimdi ne oyuncağı!" Çok fazla bağırmıştı.

"Siktir git Taylan! Siktir git lan!" Hızla bileklerimi ondan çekip kendime engel olamayıp suratına bir tokat attım.

Evet.

Tokat attım.

Bir sessizlik oldu.

Yana doğru çevrilmiş başını hızla bana çevirdi, affalasa da çok sinirli olduğu gözlerinden anlaşılıyordu. Yutkundum. Korkmuştum.

"Kaya. Sen az önce bana mı vurdun?"

Sesi o kadar sakin çıkmıştı ki bu beni daha da korkuttu. Hızla duvardan çekilip yana doğru geri geri yürüdüm.

"Taylan.. bir şey yapma sakın." Ne dediğimi bilmiyordum.

Yanda duran eli sert bir yumruk oldu ama sonra hiç düşünmeyeceğim bir şey yaptı.

Kapıyı arkasından çarparak evden çıktı.

Ben ise kendimi daha fazla tutamadığım için titreyerek yere oturdum, bir süre sonra göz yaşlarım akmaya devam etti.

Kendimi çok savunmasız hissettim, sanırım bana vursa bir şeyleri yere çarpsa daha az kalbim kırılırdı. Deliriyor muydum bilmiyorum ama o an hiç geçmeyecek bir hasar aldığımı hissettim. Fiziksel bir hasar değildi bu, tamamen içimdeydi tamamen hissettiğim bir şeydi. Hıçkırıklarım hızlanırken gözlerimi az önce çarptığı kapıya cevirdim.

O kapı normal bir kapı değildi, o kapı bir semboldü. Taylan kapıyı çekip çıktığında sanki hayatımdan çıkıp gitmişti, bu düşünceyle tüm bedenim titredi. Zaten uzaklaşmak istemiyor muydum? Bilgenin dediklerini yapacağımı söylemiştim.

O zaman neden üzgündüm?

Nefret.  / bxb / texting /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin