58

1.8K 82 2
                                        


Indila - Love Story

Bilge Atalay'ın ağzından...

Üzerimdeki beyaz kazağın üzerine siyah bir ceket geçirdim ve hızla merdivenlerden aşağı inip on dakikadır beni bekleyen arabanın kapısını açtım.

"Aşağı iniyorum yazalı on dakika oldu Bilge umarım merdivenlerden yuvarlanmışsındır da o yüzden gecikmişsindir."

Alayla konuşan suratına baktım ve kendime engel olamayıp güldüm. Ben trip atardım bu lafa ya..

"Geldim işte ne söyleniyorsun valla giderim Ege içeri geri." Üç saniyede kafama doluşan kar tanelerini silkeleyip arabaya bindim ve kapıyı kapattım.

Sırıtarak elimi tuttu ve dudaklarına götürüp öptü. Hızını alamayıp uzandı ve dudaklarıma sıkı bir öpücük kondurdu. Ağzıma direkt sigara tadı gelirken kaşlarımı çattım.

"Kaç paket bitiriyorsun günde lan."

"Abartma bi paket anca bitiyor." Arabayı çalıştırıp taşlık alandan çıkardı.

"İçme çok."

Gözleri yoldayken başını salladı ve tek elini uzatıp elimi tuttu yol boyunca. Bende yol boyunca nereye gittiğimizi saniyede bir sordum, her defasında bıkmadan bana sürprizler söylenmez adı altında cevaplar söyledi. En sonunda sahile geldiğimizde arabadan indik.

"Ege her yer kar umarım kumlara oturalım gibi saçma bir romantiklik yapmıyorsundur şu anda.."

"Bilge bi sus gözünü seveyim ya valla centilmenlik falan dinlemeyeceğim atıcam buradan seni denize."

Elimi tuttu ve beni peşinden sahile doğru ilerletti. Söylene söylene takip ettim. Yine de kar yağmaya devam ediyordu ve etraf çok güzeldi, götüm donsa da değerdi bu manzaraya.

Yarı kar yarı kum üstünde yürüdükten sonra sahilin ucunda kalan bir yere geldik. Gözlerime direkt daha önce burada olmadığına emin olduğum beyaz bir kış bahçesi takıldı. Etrafı ışıklarla kaplıydı, aynı kafedeki gibi. Gözlerim parladı direkt olarak.

"Oha çok güzel burası!"

Ege güldü. "sen bi de içeriyi gör." Dedi özgüvenle.

Hızla elini bırakıp kapısına doğru ilerledim, zaten camlarla kaplı olduğu için gözüküyordu ama kapıyı açtım bakmak için. Zeminde koca bir halı vardı, onun yanı sıra battaniye de vardı iki tane. Oturmak için minderler ve içeriye ilk girdiğimde hissettiğim sıcaklığın sebebi olan soba tarzı şey de vardı.

"Beğendin mi?" Diye sordu ben içeri girip otururken. Cidden sıcacıktı. Bu sırada camdan kar yağışı gözüme çarptı gülümsedim.

"Mükemmel bir şey bu Ege! Nasıl yaptın?"

"Eh, meslek sırrı." Sırıtarak geldi ve yanıma oturdu ceketini çıkarıp. Gözlerimi yağan kardan çekip ona çevirdim. Mavi mavi bana bakıyordu yine. İçimde aniden beliren sevgi patlamasıyla üzerine atlar gibi sarıldım. Kollarımı bedenine dolayarak sıktım içime sokmak ister gibi.

"Bilge hediyeyi beğenmediysen söyleyebilirsin yani beni öldürmeye çalışmana gerek yok.." diye söylendi gülerek bende güldüm.

"Çok beğendim salak."

"Kocanla düzgün konuş." Eliyle çenemi tutar gibi yapıp yanaklarımı sıktı.

"Tamam bugünlük hakaret etmeyeceğim sana yine iyisin."

Gülerek eliyle kazağımı tuttu ve hafifçe aşağı çekip açık kalan boynuma bir öpücük kondurdu. Gıdıklansam da öpmesine izin verdim. Dokunuşları içimi ısıtıyordu çünkü.

Dudaklarını bastırarak bir iki kere öptü ve gözlerime baktı geri çekilerek.

"Sana bir şey aldım ben."

Merakla suratına baktım. "Ne aldın??"

Hevesime karşılık gülümsedi ve cebinden bir kutu çıkardı. "Al bakalım." Elime koydu kutuyu.

Merakla kutuyu açtım.

İçindekini görmemle aniden gözlerim doldu. Saçmalama saçmalama buna ağlayacak değilim dimi...

Kar tanesi şeklinde bir kolyeydi bu. Elimle kolyeyi kutudan kurtarıp parlayan taşlarını inceledim. o sırada Ege sessizce tepkimi izliyordu. Derin bir nefes verdim ve kolyenin taş olmayan arka kısmını çevirdim.

E.D

Kendi baş harfleri yazılmıştı. Güldüm nedensiz bir şekilde. O sırada elini uzatıp saçlarımı okşadı.

"Ege sen ne ara bu kadar tatlı bi insan oldun?"

Parmaklarını saçlarımda gezdirirken gözlerime baktı. "Bilmem.. sanırım dikiş izi iyileşiyor ha?" Gülümsedi.

"Ama Ege ben hiçbir şey yapmadım ki!"

Parmağıyla aşağı inip dudağımı okşadı. "Farkında olmadan çok şey yapıyorsun." Kolyeyi elimden aldı ve yavaşça arkama geçip boynuma taktı. Gülümsemeden duramıyordum resmen, beni çok farklı bir insana çevirmişti Ege.

O arkamda dururken sırtımı onun göğsüne yasladım. Bana ayak uydurup dudaklarını saçlarıma bastırdı ve kokumu içine çekerek öptü. Kollarını onun önümde duran kollarına doladım ve gözlerimi kapattım. Sıcaktan mı yoksa Egeden mi bilmiyordum ama uykum gelmişti.

"Bilge bizim yılbaşına kadar sevişmemiz lazım."

Dediği şeyle şaşkınlıkla gözlerim açılırken o sanki bunu hep söylüyormuş gibi sakince saçlarımla oynamaya devam etti.

"Neden?" Diye sordum aklımda beliren görüntülerden kurtulmaya çalışırken.

Hayır neden bu kadar panik yapıyordum bilmiyorum altı üstü sevişecektik sanki daha önce yapmadığım bir şeydi.. yani bir erkekle hiç yapmamıştım ama bilmiyordum işte! Panikliyordum Ege ne zaman bu konuyu açsa.

"Yılbaşına sevişerek girmemiz gerek de ondan." Güldü ve yanda duran elimle oynamaya başladı.

"Tüm yıl sevişelim diye mi? Bayıldım bu fikre." Bende güldüm, ama hazır değildim tabi ki.

Sobanın sıcağı altında saatlerce saçma sapan şeylerden konuştuk, bir yandan karın yağmasını izliyor bir yandan da Ege'yle konuşuyordum ve bu beni çok iyi hissettiriyordu. Sanırım hayatta başıma gelmiş en iyi şey Egeydi. Buna net bir şekilde emin olmuştum.

Ama içimde bir yandan geçmek bilmeyen bir şey olacak hissi vardı, çok uzun zamandır mutlu hissediyordum Ege'yle sevgili olduğumuzdan beri. Her an bir şey olacak da bitecek gibiydi ve ben nedenini asla bilmiyordum.

Belki de kafamdan uyduruyordum bilmiyordum.

Umarım öyledir diye geçirdim içimden..


—

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nefret.  / bxb / texting /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin