56

1.5K 71 2
                                    



Kaya Doğaner'in ağzından..

Kapının çalmasıyla beraber kahvemi yana bıraktım ve ayağa kalktım.

Şükrü hala gelmemişti, bilge ise Ege'yle berabere mutfaktaydı yemek hazırlıyorlardı sanırım. Aslında bilge hala aşırı sinirliydi hatta babasının yanına gitmeye kalkmıştı ama Ege ve ben tutmuştuk onu bir anda ortalığı ayağa kaldırmaya gerek yoktu çünkü o sinirle bir şeye kalkıştığında Vedat amca da aynı şekilde karşılık verecekti. Ege'yle ikimiz kavga gürültü olmadan konuşmalarının daha yararlı olacağını düşünüyorduk.

Taylan ise olaylardan beş dakika sonra beni aramıştı. Görüşmek istediğini söylemişti. Hayır diyemezdim tabi ki ne diyeceğini merak ediyordum sonuçta. O yüzden onu buraya çağırmıştım.

Kapıyı açtım. Taylan yorgun bir ifadeyle bana bakıyordu. Siyah gözleri hafif kızarmış, uykuluydu. Benim yanımda uyuduğundan beri hiç uyumuş muydu acaba?

"Hoş geldin."

"Merhaba." İçeri girdi ve etrafa bakındı. "Sizinkiler nerede?"

"Mutfakta.." diye mırıldandım. O hala bana bakarken onu arkamda bırakıp az önce oturduğum koltuğa oturup kumandayı elime aldım ve izlediğim, daha doğrusu izliyor gibi yaptığım, kanalın sesini açtım.

Arkama yaslanıp gözlerimi ekrana çevirdim. Bir iki saniye olduğu yerde durup yavaşça yanıma geldi. Yanımda durdu.

"Kaya."

"Ne?"

Kaşlarını çattığını gördüm göz ucuyla. Ama bir şey demeden yanıma oturdu. Burnuma erkek parfümü kokusu geldi, biraz ağırdı ama onun hep kullandığı bir parfümdü hoşuma gitmiyor desem yalan olurdu.

Şu an ne izlediğimi bile bilmiyordum sanırım viral olan dizilerden biriydi.

"Kaya ben.." birkaç saniye duraksadı, konuşmadan önce düşünüyordu. "Ben sana adım atmaya gelmedim. Sadece.. biraz huzura ihtiyacım var ve bunu sen sağlayabilirsin."

Gözlerine bakmadım, bakarsam inanırdım çünkü.

"Yine kullanılıyorum yani." Dedim sadece.

"Kaya.." bir nefes verdi ve aniden çenemden tutup başımı ona doğru çevirdi. Gözlerine baktım.

"Kaya lütfen."

Nefesim hızlandı, sadece lütfen demiş olabilirdi ama onun için bile çoktu bu. Belki de cidden deniyordu. Eli hala çenemdeyken baş parmağıyla dudağımı okşadı. Ağzımı aralamamak için kendimle savaştım. Gözlerini gözlerimden çekmeden uzandı ve yavaşça dudağıma yaklaştı. Onu ittirmek için kaldırdığım elim ani kararla omzuna doğru düştü. Gözlerimi kapattım.

Ama öpmedi, nefesini dudaklarıma doğru vererek bekledi sadece.

"Uzak dururum diyorsun ama saniyesinde teslim oluyorsun Kaya, çok mu iradesizsin yoksa konu ben olunca bütün gardını indiriyor musun?"

Hızla çekildim ve gözlerine baktım sinirle. O ise sinirli değildi sakin ve yorgundu. Kötü bir şeyler söylemek istedim, vurmak istedim ama yapamadım. Çok bitkin gözüküyordu, içim acıdı.

"Taylan kalk hadi." Ayağa kalktım ve elini tuttum. Sesini çıkarmadan dediğimi yaptı.

Elini tutarak ona yön verdim ve odama doğru ilerledim. Kapıyı açarak onu içeri soktum ve kapıyı kapatıp kilitledim, Bilge falan girerse taylanı yolardı çünkü.

O etrafı incelerken yaklaştım ve üzerinde duran deri ceketi çıkarıp kenara koydum. Tekrar elini kavrayıp yatağıma doğru ilerlettim ve bedenini hafif ittirerek yatağa uzanmasını sağladım. Ben bunları yaparken sadece gözlerime bakıyordu. Bu hali aşırı tatlı gelse de soğuk halimi koruyup gözlerine bakmadan onu yorganın altına soktum.

Tam gideceğim sırada bileğimi tuttu. "Biri olmadan uyuyabileceğimi sanmıyorum."

Önce bileğimi tutan eline sonra gözlerine baktım. Bir insan aklı ve kalbiyle aynı anda nasıl kavga ederdi? Nasıl içten içe farklı fikirlerle savaşırdı? Bunu yaşıyordum ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tek hissettiğim şey onun yanında olma içgüdümdü. Kafamı göğsüne gömüp sonsuza kadar orada yatmak istiyordum. Hiç uyanmamak, sadece onun iyileşmesini izlemek istiyordum ben. Ama şu an.. yapamazdım, kendime onca söz vermişken olmazdı. Bir daha sözümü çiğneyemezdim. Çünkü tekrar bir şeylere başlarsak birbirimizi tanımadığımız için aynı sorunlar tekrarlanacaktı, yapamadım.

"Yanına yatmam Taylan ama yanında dururum. Sen uyuduktan sonra da gideceğim."

İtiraz etmek istediği belli olsa da kabullenerek başını salladı. Yan tarafa dolaştım ve yatağa oturdum. Yorgun bedeni kısa sürede kendini uykuya teslim ederken ben onu izledim. Gelecekti biliyordum, ama önce kendini toplaması lazımdı, önce ne istediğine karar vermeliydi. Ve eğer ben onun istediği şey değilsem unutmaya çalışırdım, gerçekten.

Ama içimden bir ses gelecek diyordu, bekle o sana gelir.


Ege Demirel'in ağzından..

"Makarnayı domatesli mi yapsam salçalı mı?"

Omuz silktim. "İkisi de kırmızı işte ne fark eder."

Bilge gözlerime dünyanın tepsi şeklinde olduğunu söylemişim gibi baktı ama sonra dolaptan salça çıkardı.

"Kardeşlerinle konuştun mu?"

Başımı salladım ve tezgaha oturup onun makarna yapışını izledim. Aslında el lezzeti oldukça iyiydi makarna dışında şeyler de yapabiliyordu ama vakti olmadığını söylüyordu hep ya da üşeniyordu tavşancık.

"Konuştum ama yüzümün halini görmesinler diye karşılarına şu an çıkmayı düşünmüyorum, bir de annem falan görürse otur izle olacakları, Vedat Atalay falan dinlemez babanın kafasına terliği geçirir valla."

Güldü ve köpürmeye başlayan makarnayı karıştırdı. "İlkin abla yapar mı yapar.. orada çalıştığım zamanlardan biliyorum."

"Senin çalıştığını düşünmek bile bana aşırı komik geliyor." Nedenini merak edercesine suratıma baktı. "Su içmek için bile ayağa kalkmaya üşeniyordun bilge." Sırıttım.

"İnsanın götü sıkışınca her şeyi yapıyormuş valla.. sağolsun babam onu da öğretti şükür." Dedi alayla.

Tezgahtan inip yanında durdum ve aniden kalçasına vurdum, temasımla irkildi. "Öyle miymiş?"

"Ege manyak mısın.." diye mırıldandı gülmeden edemedim. Kızarmıştı bir de.

"He manyağım.. her temasımla böyle feleğin şaşacak mı senin?" Gülümsemem genişledi.

Önündeki tencereye baktı kızarmış yanaklarıyla. "Aniden yapıyorsun.."

Arkasına doğru geçip beline sarıldım. Bedeni sıcacıktı yine. "Sevgilimin kıçına dokunamayacaksam niye sevgilim?" Diye sordum. Şaka yapıyordum tabi ki.

"Ha kıçıma dokun diye mi sevgili olduk biz Ege?" Diye söylendi ama kendisi de gülüyordu.

"Evet seni sevdiğim için falan değil yanlış anlama.." ben gülerek koluma vurdu iki kez, gülerek geri çekildim.

"Ege elimin tersindesin!"

"Tamam lan sakin aaa.. tavşan dedik dedik içinden aslan çıktı." Gülmeye devam ederken o bana kötü kötü bakıyordu. Uzanıp dudaklarına bir öpücük kondurdum.

"Tamam bakma öyle.." beline sarıldım tekrar. "Bak ne diyeceğim.. biraz şu ortamdan uzaklaşıp yalnız kalsak ya.."

Makarnanın altını kıstı bu sırada. "Ne gibi?"

"Akşam seni bir yere götüreyim olur mu?"

Tencereyi alıp makarnayı dizerken hevesle gözlerime baktı. "Nereye gideceğiz???"

Gülümsedim. "Sürpriz söylenmez." Daha yeni planlamıştım ama olsundu.

"Tamam!" Sevinçli bir şekilde makarna için sos hazırlamaya koyulurken bende tezgaha oturup onu izleme işime geri döndüm. Çok hoşuma gidiyordu kendisi.

Nefret.  / bxb / texting /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin