Final; Part 3

1.3K 72 27
                                    


Seafret- Atlantis

Kaya Doğaner'in ağzından..

İçim içimi yiyordu.

Taylan gidiyordu.

Ciddi anlamda gidiyordu. Belki de hiç gelmeyecekti biz belki de hiç görüşmeyecektik.

Evet uzak kalmaya çalışıyordum doğruydu ama bu.. bu çok farklıydı. İstediğim zaman onu göremeyecektim. Üstelik nereye gideceğini söylememişti bile.

Eski halime biraz dönmeye çalışmıştım o benim yanımda geldiğinden beri.. ama ne zaman gideceği aklıma gelse yine her şey altüst oluyordu. Tüm dünyam başıma yıkılmış gibiydi.

Dayanamadım. Yarım saat sonra gidecekti ve ben bu gerçeğin altında ezildim. Nefes bile alamadım.

Hızla yerimden kalkıp ceketimi bile almadan evden çıktım. Bulduğum ilk taksiye nasıl atladım, nasıl gittim bilmiyorum. Sadece aklımda tek bir şey vardı. Son bir kez görmek istedim. İçimden belki bir şey olur da kalır diye düşünürken son bir kez gözlerine bakmak istedim.

Taksinin camından dışarıyı izlediğim sırada bütün duygularım bana işkence ediyordu sanki. Kendi içimde savaşıyordum, her senaryonun sonu aynıydı aslında. Ben hep kaybediyordum içimde de dışımda da. Yeniliyordum hep, hem kendime karşı hem Taylana karşı.

Yanaklarım göz yaşlarımdan ıslanırken taksiden indim. Her hareketim benden izinsiz olarak gerçekleşiyordu sanki, beynim, bedenim, kalbim hiçbiri beni dinlemiyordu.

Göz yaşlarımı tamamen sildim elimle ve hızlı adımlarla havaalanına girdim. içeri insan kalabalığı yüzünden anca girebilmiştim.

Adımlarımı ne aradığımı bile bilmeden hızlandırdım. Gözlerim tek bir kişiyi arıyordu.

Ve sonra.

Sonra gördüm.

Elinde valizle birkaç adım ötemde duran o adamı gördüm.

Kalbim sızladı, bacaklarım titredi, karnım kasıldı.. hem kötü hissediyordum hem iyi. Mahvediyordu beni, farkında bile olmadan yapıyordu bunu.

Sanki varlığımı hissetmiş gibi bakışları bana çevrildi.

Nasıl bakıyordum, gözlerimden hangi duygular belli oluyordu bilmiyordum ama gözlerinde hüzün gördüm. Canı mı yanıyordu? Benimkini yaktığı gibi. Pişman mıydı? Beni pişman ettiği gibi. Bilmiyordum. Tek bildiğim şey onu görmenin bana hem acı hem güzel hisler verdiğiydi.

Konuşmadı, elindeki valizi sıktı sadece öylece bakıştık.

Bir anons duyulunca gözlerini ilerideki sıraya çevirdi. Sanırım gideceği yerdi.

O an nereye gittiğini bile sorgulamadım. O anonsta ne dendiğini bile duymadım sanki.

"Kaya."

Sonunda konuşabildiğinde derin ve titrek bir nefes aldım. Sanırım adımı onun azından duymak hep bana olağanüstü gelecekti.

"Taylan."

Bir sessizlik daha.

Etrafımızdan bir sürü insan geçiyordu, birileri koşuyor, birileri yürüyordu. Umurumuzda olmadı. Dikkatimiz birbirimizden başka kimsede değildi çünkü.

"Diyecek bir şeyin mi var?" Dedi sakin bir sesle. Oysa onun sakinlikle uzaktan yakından alakası yoktu. Biliyordum.

Ağzımdan güler gibi bir ses çıktı halbuki neşeyle uzaktan yakından alakam yoktu.

"Sanırım sonsuza kadar susacağımız kısma geldik."

Kelimeler ağzımdan döküldü kendiliğinden. Kabullenmişti sanki tüm bedenim olacakları, ayrı kalmayı kabullenmişti. Çıkış yoktu sanki gitmekten başka. Gitmesine izin vermekten başka.

Gözleri gözlerimde durdu uzun bir süre, hiç bitmesini istemediğim o dakikalar devam ederken en sonunda gücünü toparlayıp konuştu.

"Evet, sanırım."

Ağlamak istedim, kendimi yerden yere atarak mahvetmek istedim. Her şeyi beraberimde götürmek yakıp yıkmak istedim o an. Yapmadım. Bu sefer sondu, biliyordum. Çünkü bu kez de gururumu çiğnersem benden geriye ne kalırdı? Ellerimle tuttuğum tüm aşkım, sevgim, hislerim kalbime oturdu sanki. Öyle bir ağırlık hissettim tüm bedenimde.

"Gitme zamanı." Diye mırıldandı.

"Evet." Diye cevap verdim. İçimde fırtınalar kopsa da sakin çıkan sesim beni bile şaşırttı.

Taylan, hayatımda tanıdığım en çok iz bırakan o insan elindeki valizi kavradı ve gözlerime baktı son kez.

Konuşamadım, konuşursam her şeyi siktir edeceğimi bilerek sustum öylece. O da konuşmadı ve arkasını döndü.

O her adımını benden uzaklaştırdığında kalbim binlerce parçalara ayrıldı sanki, yutkunamadım.

O an arkasını dönüp bana 'vazgeçtim gitmiyorum Kaya.' dese ben anında gardımı indirir, kendimi onun kollarına atardım.

Ve ben o an yine fark ettim ki eğer ben onun peşinden koşup 'gitme, lütfen kal benimle' desem o da her şeyi bırakıp bana dönerdi.

Ama ikimiz de gururumuza sözümüzü geçiremedik.

Ben onun öylece gitmesini izledim, o da sanki ölüme gider gibi beni bırakıp gitti.

Bitmişti.




Cok kötüyüm..

Nefret.  / bxb / texting /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin