68

1.3K 68 9
                                    



Bartu Atalay'ın ağzından..

"Tamam baba.. anladım.."

Oflamamak için kendimi çok zor tutuyordum. Benimle bir dakika bile telefonda konuşmayan babam Ege'yle bilgeyi öğrendiğinden beri yarım saat konuşmadan bırakmıyordu, gerçi konuşmak diyordum ama tek taraflı bir konuşmaydı bu. O tavsiye veriyor ben her şeye tamam diyordum genel olarak. En sonunda babamın yanında duran annem bana acımış olsa gerek telefonu babamın elinden alınca rahat bir nefes vererek telefonu cebime geri attım.

Abim hala benimle konuşmuyordu ama ne zaman yanına gelsem ters tepki de vermiyordu. Hatta babamla kavga ettiğim bi gün yanıma gelip cebime para bile koymuştu. Sanırım hala seviyordu beni ama kırgındı.

Akşam olmak üzereydi hava kararmıştı bile. Haftalardır yaptığım gibi abimin evine gitmek yerine Ege abinin evine gelip kapıyı çaldım. Abimin arkadaşları hep burada oluyordu Şükrü bile evinden çok burada geçiriyordu vaktini.

"Hoş geldin çocuk."

Şükrünün sırıtan yüzüne bakıp gözlerimi devirerek içeri girdim ve etrafa baktım. Taylan abi ve Ege abi koltukta oturmuş ellerinde oyun konsollarıyla oyun oynuyorlardı. Abimde yan koltukta oturmuş telefonu elinde olmasına rağmen Ege abileri izliyordu.

"Sizin hiç dersiniz falan yok mu?" Diye sordum kendime engel olamayarak. Abimin bakışları bana dönse de cevap vermedi, onun yerine Ege abi cevap verdi televizyondan başını çevirmeden.

"Yoklama aldıkları yok zaten arada uğruyoruz." Dedi ve yanında oturan Taylan güldü.

Keşke bende derse gidebilsem diye düşündüm, ders çalışmayı hep çok sevdiğim için bana terapi gibi geliyordu.

"Şükrü bartuyla gidip aşağıdaki kolileri alsanıza. Ege'yle benim annem bir şeyler göndermiş. Siz bekleyin apartmanın önünde araba gelicek alırsınız oradan."

Şükrü mutfaktan kafasını uzatmış olan Meriç'e başını sallayıp dış kapıya doğru yürüdüğünde ceketimi çıkarmaktan vazgeçip onun peşine takıldım.

Beraber apartmanın zemin katına indiğimizde onun üzerinde sadece tişört olduğunu fark ettim.

"Şükrü üşümeyecek misin öyle? Dışarda yağmur yağıyor." Tam bunu dediğim anda bir şimşek çakınca irkildim.

Kahkaha attı. "Hayır da.. korkmuyorsun dimi böyle şeylerden?" Kapının önünde araba falan olmadığı için apartmanın içinde kalmaya karar verip duvara yaslandı ve gözlerini bana çevirdi.

"Hayır sadece sevmiyorum çok gürültülü." Diye mırıldandım ve etrafa bakınarak yanına yürüdüm.

"Gökyüzünün de bazen çığlık atması gerekir."

Gözlerimi kırpıştırıp suratına baktım. Şükrüye göre aşırı mantıklı gelmişti. "Olabilir.."

Yaşlandığı yerin hemen önünde duruyordum, gözleri bendeydi. Elini aniden uzatıp ceketimden tutarak beni kendine yaklaştırdı.

"Ne oldu?" Dedim anlamadan ona yaklaşırken.

"Saçında bir şey var." Elini yukarı kaldırdı ve saçıma koyup bir şey ararmış gibi gezdirdi. Gözlerimi ondan çekmedim, temas sevmesem de elinin saçımda gezinmesine izin verdim.

Aniden bir şimşek daha çakınca çok fazla odaklandığımdan olsa gerek bir kez daha irkildim.

Şükrü elini saçımdan çekerek bir kez daha güldü ve tekrar ceketime asılarak beni göğsüne doğru çekti.

Nefret.  / bxb / texting /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin