Final; Part 2

1.3K 65 2
                                    


Dolu Kadehi Ters Tut - Anamız Babamız Yok Deriz

Erim Öztürk'ün ağzından...

"Sezer bırak gidicem ya!"

Sezer koltuktan kalkmama izin vermeden beni geri oturttu. Tek ayağımın üzerinde durmaya çalışsam da ittirmesiyle geri oturdum.

"Sakat haline ben seni festivale nah götürürüm sinirlendirme beni otur oturduğun yerde."

Sinirle suratına baktım. "Sana ne bacak benim değil mi istersem tek ayakla istersem uçarak giderim!"

Sinirli bir nefes aldı ve üzerime doğru eğildi. Geri çekilmedim.

"Erim.."

"Sezer lütfen." Cidden gitmek istiyordum. En sevdiğim gruplardan biri olan dolu kadehi ters tut da sahne alacaktı ve gitmek istiyordum!

Sesimin yalvarır gibi çıkmasıyla gözlerime baktı. "Başına bir şey gelir.." dedi tereddüt ederek.

"Off gelsin!" Tekrar ayağa dikildiğimde beni bu sefer durdurmak yerine düşmemem için tuttu.

"İyi tamam! Bir şartla Erim.."

"Ne?" Dedim hevesle yüzüne bakarken.

"Arkalarda duracağız, az kişinin olduğu yerlerde anlaşıldı mı?"

Gözlerimi devirdim. "tamam şarkılarını duysam yeter.." dedim oflayarak ve tek ayağımın üzerinde sekerek içeri doğru ilerledim. Elimi kavrayarak yürümeme yardım etti.

"Hala onaylamıyorum bunu." Diye söylendi kendi kendine ama peşimden gelip odaya girmeme yardım etti.

Sekerek yatağa oturdum. "Giyecek bir şeyler verir misin?" Diye sordum bana bakan Sezer'e.

Başını salladı ve dolabın benim kıyafetlerimin olduğu tarafını açtı, içinden bir şeyler çıkarıp yanıma geri geldi.

Kollarımı yukarı kaldırıp çıkarmasına izin verdim. Parmak uçları göğsüme değmişti bunu yaparken. Ürperdi tüm vücudum.

Gözleri çıplak bedenimi kaydı. Bakma sakın demek geldi içimden ama demedim. Gözleri bedenimde gezinirken kendine yeni gelmiş gibi başını iki yana sallayıp kendi kendine bir şeyler söyledi ve siyah bir kazağı üzerime geçirdi.

Sesimi çıkarmadan beni giydirmesine izin verdim. Pantolonumu çıkarırken de aynı şekilde vücuduma baktı. Gülmek geldi içimden ama gülmedim çünkü kızardı şimdi izin vermezdi gitmeme.


Evden çıkıp festival alanına gitmemiz bir saatten fazla vakit aldı. Heyecanlıydım. Üstelik evden çıkmayalı çok uzun zaman olmuştu derslere bile gitmiyordum doğru düzgün. Temiz hava almak bana iyi gelecekti.

"Yavaş yavaş.." dedi sezer ve kolunu belime doğru atıp vücudumu onunkine yaslayarak beni ilerletti.

Güldüm. "Çocuk bakıcılığı yapıyorsun sanki."

"Bence de.." etraftaki insanlara baktı. Hava kararmak üzereydi. "Erim bak tam şu açıklıkta duracağız anladın mı?"

"Ama.." sözümü kesti direkt.

"Erim, şimdi şu insanlardan biri senin bacağına falan çarpsa sana bir şey olsa ben oradaki herkesi öldürmek zorunda kalacağım, o insanların vebalini üzerine alabilecek misin?"

Gözlerimi kırpıştırarak kurduğu senaryoyu beynimde canlandırdım. "Oha hayır."

"Aferin, gel şimdi."

"Çok kötüsün.." diye söylensem de beni ilerletmesine izin verdim. Dediği açıklığa geldik. Sahne buradan gözüküyordu ama uzaktaydık. Yine de ne kadar üstelesem de o kadar kalabalığın içinde olmak istemezdim. Şu an bile bacağım sızlıyordu. Tabi bunu Sezer'e söylesem beni zorla arabaya bindirip eve götürürdü.

Nefret.  / bxb / texting /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin