(Yağız)
Duyduğum sesle kalakaldım. Bi adam ne yaptın diye bağırırken diğeri kaç dedi ve bi anda ev boşaldı. Geriye ben ve yerde kanlar içinde yatan Lilyum kaldı. Her şeye soğuk kanlı yaklaşan ben öylece kalakaldım. Ne yapıcam bilemedim. Öylece Lilyum a baktım. Onu kurtarmak istiyorum. Ama nasıl yapacağımı bile bilmiyorum. Beynim durdu resmen.
...
Aradan saatler geçti. Kendime geldiğim an ambulansı aradım. Ardından da amcamı aradım. Ambulans geldi. Amcam geldi. Lilyum ameliyata alındı. Eda bana saldırdı. En son sakinleştirici yaptılar ona. Ablam yüzüme bile bakmıyor. Full Eda ile ilgileniyor. Ama ben bunca olayın içinde transa girmiş gibiyim. Sadece Lilyum o odadan sapasağlam çıksın istiyorum. Başka hiç bir isteğim yok.
"Hastanın durumu kritik bebeği yada anneyi seçmemiz gerekiyor. Hangisini seçelim"
Doktorun dedikleri ile doktora bakmaya başladım. Bişey demem gerekiyor. Ama nasıl diyebilirim. Ne yani bebeğim ve karım arasında seçim mi yapmam gerekiyor. Tamam tabiki Lilyum u seçicem. Ama ya Lilyum uyanınca bana kızarsa."Yağız bey eşi olarak cevap vermeniz gerek. Biliyorum zor bir karar. Ama zaman kaybediyoruz"
Ablam doktorun bu sözlerinden sonra "YAĞIZ CEVAP VER" diye bağırıp tokat attı bana. Sessizce "Lilyum yaşasın" diyebildim sadece. Doktor hemen içeri girdi. Bi daha ne zaman çıkar bilmiyorum. Ama Lilyum olmadan çıkamaz....
15 saat. Tam 15 saattir içerdeler. Delirmek üzereyim artık iyice. Kendime de geldim. Ortalığı yıkmamak için zor tutuyorum kendimi.
Eda üstüme saldırdı tekrar.
"EĞER O KIZ İÇERDEN SAPASAĞLAM ÇIKMAZSA, ÖLDÜRÜRÜM SENİ. YEMİN EDERİM ÖLDÜRÜRÜM" bu sözlerinin ardından attığı yumrukla kendime hakim olamadım."NE DİYOSUN LAN SEN" diye bağırıp duvara ittim onu. Duvara çarpıp yere yapıştı. Üstüne yürürken korkulu gözlerle bana bakmaya başladı. Melih hemen yanına gitti. Amcam ve Bartu beni tutup geri çektiler.
(Eda)
Her zaman ki Yağız yoktu karşımda. Beni iten Yağız, başka biriydi resmen. Çok korkutucuydu. Bakışları bile farklıydı. Hatta az önce ki bakışları da yoktu. Şu an beni öldürmek istiyordu resmen. Melih yanıma gelince ona sarılıp beni oturtmasına izin verdim.
(Yağız)
O andan sonra Eda bana yaklaşmadı. Melih e sarıldı. Öylece kaldı. Artık Lilyum un ordan çıkması gerek. Çünkü ben dayanamıyorum. Her an içeri dalıp ortalığı yıkabilirim.
Ben bunları düşünürken doktor dışarı çıktı. Hemen ona dönen gözlerime bakıp "maalesef-" dediği an yakasına yapıştım. Benim hareketimle "Yağız bey sakin olun Lilyum hanım iyi sadece bebeği kurtaramadık" dedi bi çırpıda. Onu bıraktım. Mutlu olmam gerek ama olamıyorum.
Doktor tekrar konuşmaya başladı.
"Şimdi yoğun bakıma alıcaz. Önümüzde ki 48 saat çok önemli. Lütfen bu süre zarfında sakin olun" diyip gitti. Onun peşinden sedyede Lilyum çıktı. Ona sarılmak istedim. Ama yanında ki hemşireler "Yağız bey lütfen zarar verebilirsiniz" diyince geri çekildim. Şu an ona zarar vermek en son isticeğim şey bile değil....
Aradan 26 saat geçti. Lilyum halada yoğun bakımda. Hareket etmiyor. Cihazlar nefes aldığını söylüyor. Doktorlar artık kontrole bile gelmiyorlar. Lilyum nolur yaşa ben sensiz kalamam.
Camdan ona bakarken Eda yanıma geldi. Bana baktıktan sonra Lilyum a döndü.
"O hep çok masumdu. Masum dedim diye güçsüz sanma sakın. Yaşadığı hayat zordu. Bazen ailelerimizde ki sorunlardan bahsederdik. Ben ona hep, sen iyi dayanıyorsun ben şunları yaşasam çoktan delirmiştim derdim. Sonra ailesini kaybetti. Biliyo musun, kimse yanında olmadı. Herkes kendi acısının derdindeydi. Kimse Lilyum ne durumda demedi. Ben onun yanında oldum hep. Tabi sonunda tahmin edilen oldu. Hepimizden kaçtı. Burda düzenini oturttuktan sonra aradı beni ilk kez. Ben yasını tutmasına izin verdim. Hiç aramadım onu. Ama her hafta nasılsın yazardım. Asla cevap vermezdi. Ama hep yazardım. Sonra aradı işte. Uzunca konuştuk. Zaten o günden bugüne her hafta konuştuk. Ta ki sen... neyse. Bugünde can çekişiyor. Ben yine onun yanındayım. Ama o bu sefer gelicek mi emin olamıyorum. Ve bu çok korkunç. Başta sana saldırmak, kızmak kolay geldi. Ama artık farkındayım. Bu sefer senin suçun yok" ona bakınca devam etti."Özür dilerim Yağız" diyip elini uzattı. "Barış" diyip gülümsedi. Bilmiyorum neden bilmiyorum ama içimden ona sarılmak geldi sadece. Bende sarıldım. Tek kelime etmeden sarıldım. O da sarıldı. Sonra geri çekilip Lilyum a bakmaya devam ettim.
Eda sanırım benden de özür bekledi. Ama ben hayatımda kimseden yaptığım bişey için özür dilemedim. Aslında pişman da olmadım. Tamam kabul bazen yapmasam iyi olurdu dedim. Ama bu pişmanlık olmadı hiç. Bu yüzden özür de dilemedim. Benim özürüm fazla iyi davranmak oldu hep.
...
34. saatte kıpırdadı. Parmağını oynattı. Hemen doktora bağırdım. İçeri girip kontrol ettiler. Dışarı çıkan doktor bilgi verdi.
"Hastamızın durumu gayet iyi. Normal odaya alıcaz şimdi. 1 gün daha burda durduktan sonra herhangi bir sorun çıkmazsa taburcu edicez"Normal odaya aldıkları an içeri girdim. Ona kocaman sarıldım. Ama bana karşılık bile vermedi.
"Yağız bende bi eksiklik var" dedi sadece.(Lilyum)
Uyandığımda etrafım doktorlarla doluydu. Ne olduğunu sorduğumda vurulduğumu söylediler. O çınlama ve karanlık vurulduğumda oldu sanırım. Beni odaya aldılar. Ama hissediyorum. Bende bir eksiklik var. Ne bilmiyorum ama büyük bir eksiklik var bende.
Yağız odaya girince bana sarıldı. Ama ben karşılık veremedim. Bende bir eksiklik var. Yağız bilir diye düşünerek ona sordum. Ama bişey demedi. Sustu sadece. Ne oluyor, sorun ne, neyim eksik!?
Eda ablam da sarıldı. Ona da aynı soruyu yönelttim hemen. Ama o da bişey demedi. Ne oluyo ya, konu ne!? O an doktor odaya girdi.
"Hastamız iyi anlaşılan. Ama size kötü bir haberim var" kimseden cevap gelmeyince devam etti.
"Lilyum hanım sizi kurtarmamız gerekiyordu. Ama bunu yaparken yumurtalıklarınızı almamız gerekti. Gerçekten almamak için büyük savaş verdik. Ama ölmemeniz için almak zorunda kaldık. Maalesef bi daha hamile kalamazsınız"
Anladığım şey olmasın diye içten içe yalvarırken sadece "bebeğim" diyebildim. Doktorsa "maalesef kaybettik" diyip gitti. Ne demek kaybettik, nasıl kaybettik, ne diyo lan bu.(Yağız)
Lilyum bağıra çağıra etrafı yıkmaya başladı. En son hemşireler gelip sakinleştirici yaptılar. Lilyum "bebeğim" diyerek uyuyakaldı. Napıcam ben şimdi, nasıl bu kararı ben verdim dicem. Hemde bi daha hamile kalamıcağını da doktor demişken ne yapıcam ben!?
...
Kabul biraz duygusal bir bölüm oldu. Ama böyle toparlayabildim.
Biliyorum gittikçe mutlu sondan uzaklaştırıyorum. Ama istediğim finale yaklaşıyor. Korkmayın, her şey kontrol altında.
Bu arada gençler şey dicem biri konuşurken bi anda -" bu işareti sonuna eklersem karşı taraf konuşan kişinin sözünü kesmiştir. Bu uyarıyı da yapmak istedim. Algılıyorsunuzdur kesin. Ama ben yine de diyim dedim.
Bi de şey var. Biri konuşurken cümlelerin arasına ... koyuyorum. Onlarda küçük bi sessizlik olduğunu ifade ediyor.
Bu bölüm biraz Eda ve Yağız üzerine gitti. O yüzden şöyle bir foto bırakıyorum buraya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Av-Avcı
Mistério / SuspenseBir av hikayesi Güçlü bir kız bir gün avcısının eline düşer ve hayatında ilk kez hiç bişey yapamıyordur Ölmeden kurtulması gereken avcısına gittikçe çekilir ama bunun yanlış olduğunu kendine söyler durur...