(Lilyum)
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Sadece uzun bi zaman olduğunun bilincindeyim. Hatta açıkçası bugün günlerden ne, şu an saat kaç, evde kim var, konuşulan konu ne, bilmiyorum. Bilmekte istemiyorum.
Dediklerini nadiren dinliyorum. Tepki veriyorum. Çok olmasa da bazen bu tepkiler konuşmak oluyor. Gülmüyorum, içimden gelmiyor. Ama bazen, çok istediklerini anlayınca tebessüm ediyorum.
Benim iyileşmem gerek. Gerçek anlamda iyileşmek. Nasıl iyileşeceğimi de gayet iyi biliyorum. Hatta herkes biliyor. Ama onlar kabul edemiyorlar. Bense ediyorum. Çoktan ettim.
Gitmem gerek. Hayatımı tekrar, en baştan yazmam gerek. Annemleri kaybettiğimde bunu kolaylıkla yapmıştım. O zamanlar peşimden gelicek biri yoktu. Ama şu an bu çok zor. Gitsem, Yağız ne yapar bilmiyorum. Aslında biliyorum. Zaten engelim de o.
Ama artık eminim, gitmeliyim. Denedim çünkü. Yemin ederim denedim. Onlara tutunarak iyileşmeyi denedim. Ama olmuyor. Onlara tutundukça daha çok batıyorum. Belki size bencilce gelicek. Ama bende buyum. Zaten bencillik yapamadığım için iyileşemiyorum.
Gitmem gerek, biliyorum. Ama ben gidersem Yağız nolur, kalanlara nolur, Yağız acısını başkasından çıkarır mı!? Hadi gitmedim. Burda kaldım. İyileşmem için onlara tutunmayı tercih ettim. Ama bu sefer yine onları düşünüyorum. Ya ben sırf onlar üzülmesin diye içimden gelmemesine rağmen gülüyorum, konuşuyorum, iyiymiş takliti yapıyorum. Hayır işin kötü tarafı inanıyorlar.
Ben hayatım boyunca hep numara yaptım zaten. Tam numara yapmayı bıraktım. Yağız girdi hayatıma. Başlarda yine numara yaptım. Korkmama numarası, korkma numarası, üzülme numarası, mutlu olma numarası... Ama sonra kendime geldim. Tüm duygularımı gösterdim ona. O da kabul etti beni. Bende numara yapmayı tekrar bıraktım. Ama şimdi tekrar numara yapıyorum. Ve eğer bu numara uzarsa yine en başa sarıcam. Nasıl numara yapmadan yaşadığımı unutana kadar, kendi numaralarıma kendim inanana kadar devam edicem. Sonra inanınca da her şey başa sarmış olucak. Ve ben bunu istemiyorum.
Bu yüzden şimdi kendime gelmem gerek. İyileşmem gerek. Sonucu ne olursa olsun. Bencil olmam gerek.
Tüm cesaretimi toplayıp Yağız a "konuşmamız gerek" dedim. Ve odaya gittim. O da hemen peşimden geldi.
"Ne oldu bebeğim"
"Yağız benim gitmem gerek"
"Nere"
"Bilmiyorum. Ama uzağa olduğu kesin"
"O ne demek şimdi"
Gerildiğini anladığım an sakinleştirme modumu devreye soktum. En iyi şekilde anlatıp ikna etmem gerek. Çünkü o istemeden gidemem. Eğer o yolu seçersem kendimi öldürtmüş olurum."Yağız bak şimdi... ben yani... benim yolum bu. Benim iyileşmek için yaptığım şey, kaçmak. Ben buralardan uzaklaşmadan iyileşemem. Ama sakın bunu tamamen gitmek olarak algılama. Geçici bi süre gibi düşün. Yani bak mesela Eda ablam. Ben ondan gittim. Ama şu an yine beraberiz. Ayrıca gittiğim sürede de tamamen bırakmadım onu. Telefonda da olsa hep konuştuk. Senle de öyle olucak. Hatta burda ki herkesle öyle olucak. Ben sizi çok seviyorum, hepinizi. Ama Yağız ben bu acıdan burdan gitmeden kurtulamam. Nolur izin ver"
Sustu. Sadece sustu. O kadar şey söyledim. O ise sadece sustu. En sonunda "saçmalıyorsun" diyip gitti odadan. Bende burda durdum. Yatağa oturdum. Bundan daha iyi bi konuşma yapamazdım. Eğer bana azıcık değer verdiyse izin verir. Sadece biraz zamana ihtiyacı var...
(Yağız)
Evdekilerin "nereye" demesine kulak asmadan evden gittim. Ben Lilyum u seviyorum. Garip olan kısım o da beni seviyor. Düşünüyorum, haklı. Onun yöntemi bu. Nasıl benim yöntemim acı vermekse onun yöntemi de yalnız kalmak. Ama ben onsuz yapamam, olmaz. O da biliyor bunu. Sırf bu yüzden çekip gitmedi zaten. Benle konuştu. Hatta izin aldı. Ama veremem, ona izin veremem.
![](https://img.wattpad.com/cover/357762030-288-k18687.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Av-Avcı
Bí ẩn / Giật gânBir av hikayesi Güçlü bir kız bir gün avcısının eline düşer ve hayatında ilk kez hiç bişey yapamıyordur Ölmeden kurtulması gereken avcısına gittikçe çekilir ama bunun yanlış olduğunu kendine söyler durur...