14. Lidena

844 114 22
                                    

   Kuzey Doğu Vandol Eğitimhanesi
 
  
   Lidena'nın salondan çıkışının ardından Ovrin gergince arkasından baktı. Genç kız salonu terk eder etmez Ovrin Nuyya'nın gözlerine dönmüştü.

   "O kız hiç güvenilir durmuyor. Kararınızı yeniden gözden geçirmenizi istiyorum." dediğinde Nuyya gözlerini başka bir tarafa çevirdi. Sessizce arkasını döndü ve boş kadehlerden birine içki doldurdu. Kadehi yavaşça salladıktan sonra tekrardan Ovrin'e baktı.

  "Buradaki yüzlerce kişiden neden küçük bir kız güvenilir değil?" diyerek elindeki kadehi Ovrin'e uzattığında Ovrin bir adım geri çekildi.

   "Bir asker iş üzerindeyken içki içemez." dediğinde Nuyya güldü.

   "Saat oldukça geç. Mesainin oldukça dışındasınız."

   Ovrin gözlerini genç kadının gözlerine dikti.

   "Savaş bitene kadar içki içmeyeceğim." dediğinde Nuyya kadehi kafasına dikti ve adama baktı.

   "O zaman ayık bir kafada olmak zorundasınız. Eğer o küçük hanımdan şüphe ettiyseniz nitelikli biridir. Nitelikli biri ise şu anda ihtiyaç duyduğumuz en önemli şey." diyerek adamın üzerine yürüdü. "Birilerinin can vermesi gerek. Birilerinin kanı bu topraklara su olması gerek." dedikten sonra kadehini yol üstündeki masaya bıraktı. "O birileri de biz oluyoruz Komutan Ovrin."

  Adam kadının sert bakışları karşısında ezilmek istemedi ama karşı da çıkamadı. Haklıydı. İlk önce ölecek olanlar kendilerinden başkası değildi ama o nedensizce bu savaşa kadınları dahil etmek istemiyordu. Sanki kendisine zarar gelse canı bir defa ama bir kadına zarar gelse canı bin defa yanacak gibiydi. Onun için kadınlar narin, zarif, korunması gereken, güzel birer çiçekti.
  
   Bunların arasında belki de en güzeli karşısındaydı. Fazla güzel fazlaca dikenli.

   Nuyya genç adamın tam karşısında durdu ve net bir dille ifade etti.
 
   "Bu küçük kadın, kötü emelleri olan bir grubun eline düşüp bize karşı eğitilmesin Komutan Ovrin. Kendisini yeterince ispatladı."

  
.
.
.

    Sabah güneşinin doğmasına ramak kala biri binanın çanına vurmuştu. Herkes hızlıca yataklarından kalkmış, üstünü giyiniyordu.

   Geile eteğinin kuşağını beline dolarken durdu. Şimdi bir kız erkeklerin binasında onun gibi üstünü mü giyiniyordu? Düşüncesinin sonu gelmeden Lule önüne geçti ve kaşlarını çatarak sordu.
 
   "Neden kulakların kızardı?"

   Bu sorunun cevabını bekleyemeden Geile çığlık atarcasına geri çekildi.

   "Hayır! Yok öyle bir şey!"

   Arkasını dönüp kendine çeki düzen verdi. Aynanın karşısında yanaklarını tokatladı ve üstündeki eteğin üstüne bir kazak giydi. Diğer kızlar gibi. Lule de kendisi gibi giyindiğinde iki kız kahvaltı için yola koyulmuştu.

   Onların yanı sıra Lidena yatağından doğrulduğu gibi etrafa bakmıştı.

   "Sabah zili. Burada birazcık seviliyor bu tarz şeyler." diyen Mias yatağından inip kafasını salladı. Odanın ufak bölmesinden lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. O yüzünü yıkarken Eris kapının arkasında saçlarını geriye atıyor, kendisine gelmeye çalışıyordu.

   Lidena dağılmış kısa saçlarını düzelttikten sonra dolabına yöneldi ve giymesi gereken kıyafetleri yatağının üzerine attı. Bugün büyücülerin yanına gidecekti. Yarın ise savaşçıların. Bu yüzden büyücülerin kıyafetlerini giymeliydi.

LidenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin