Lidena açılan kapıdan içeri girmiş ve yeni elbisesini düzeltmişti. Kılıcını bacaklarının üzerine koyduktan sonra kapının diğer tarafından kendisine bakan adama bakmıştı."Sizinle tanıştığıma büyük şeref duydum Lidena Nien. Umarım hayatınız boyunca bu kadar güzel ve güçlü olabilirsiniz!"diyerek eğilen Reyni ile Lidena sessiz bir nefes alıp kafasını kaldırdı.
"Sizi unutmayacağım."
Reyni duyduğu sözlerden sonra yumruklarını sıktı. Asıl unutamayacak olan kendisiydi. Bu genç kız kendisini aklını öyle bir kazımıştı ki üstüne kırk çuval taş dökse kurtulamazdı.
"Hoşçakalın!"
Reyni ile birlikte bütün kasaba imparatorun savaşçısını yolcu etmişti. Bu yolculuğun ikinci kez başlaması bir tek kahyayı ürkütüyordu.
Atların kişnemesi ile yola koyulan at arabasının arkasından bakan kalabalık sessizliği hemencecik bozmuştu.
"O çok ilginç bir insan!" dedi küçük bir kız. "Kılıcını hiç bırakmıyor."
Küçük bir erkek çocuğu ise eline bir çubuk alıp öne atıldı. Saçma sapan hareketler ile dönüp çubuğu sallarken bağırdı.
"Ben de onun gibi büyük bir savaşçı olacağım!"
Çubuğun ucu toprağa saplanınca yüz üstü yere düşmüştü. Yüzü gözü çamur olduğunda kalabalıktan bir kahkaha yükseldi.
"Tabii tabii, küçük adam..." diyen Reyni elini çocuğun kafasına koydu. "...sen de bir gün onun kadar büyük bir savaşçı olacaksın."
Kuzey Doğu Vandol Eğitimhanesi
Ellerine verdikleri sopalara bakan bir dolu büyücü kaşlarını çatmıştı. Bununla ne yapacaklardı ve neden dışarı çıkmışlardı?
"Şunun üzerindeki desenlere baksana." dedi Geile. " Acaba büyülü bir asa falan mı?" dedikten sonra kısa saçlarını savurarak kendi etrafında döndü ve çubuğu sıra arkadaşı olan Lule'ye tuttu. Ancak hiçbir şey olmamış ve genç kız erkeklerin gözünde tatlı bir yer edinmişti.
"Tanrım!" dedi Mias. "Şu kıza bakar mısın?" diyerek kıkırdadı. "Çok tatlı!" yanakları hafifçe kızarmış, gülümsediği için gözlerinin altı hafifçe kırışmıştı.
"Şu hareketlerden vazgeç Geile!" dedi Lule utanarak. "Herkes bize bakıyor!" Üstündeki üniformasının kollarıyla yüzünü kapatmaya çalıştı. Çilleri bile utançtan kızarmıştı sanki.
"Herkes bir çember oluştursun!"
Tigruan'ın bağırışı ile bütün sınıf telaşla bir halka oluşturmuştu. Rise, elindeki çubuğa bakarken nefesini tuttu. Sağ tarafında Mias sol tarafında ise Geile vardı. Bu durum onun bir hayli gerilmesine sebep olmuştu. İlk günden bu yana bu kız sınıftaki birçok erkeği sevimliliği ile bir hayli etkilemişti. Bunun farkında olduğunu düşünüyordu.
"Ortaya bir ateş yakacağım. Herkes çubuğunu bu ateşte yakacak. Sopaların ucu tutuştuktan sonra çembere geri döneceksiniz." dedikten sonra ortaya çıktı ve devasa çukurun içine tutuşturduğu çubuğunu attı. Çukurdan büyükçe bir ateş yükseldi. "Çubuğu eliniz yanana kadar tutacaksınız. Elinizin yandığını hissettiğiniz an yere atın. Eğer yanmıyorsanız elinizde tutmaya devam edin. Kaşıntı, hava, uyuşma gibi durumlar yanmakla bir değildir!" Bağırdıktan sonra öğrencilerin oluşturduğu çemberden çıktı ve emir verdi. "Çubukları yakın!"
Bütün öğrenciler çubuklarını yakmış ve geri çekilmişlerdi. Eris ateşe yaklaşır yaklaşmaz anlamıştı. Kendisi asla ateşe hükmedemezdi. Yandığını hissetmişti bir kere. Bu çok sıcaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...