Kuzey Doğu Vandol Eğitimhanesi
Fanra, ipi çekip beklediğinde Lidena hızla eğildi. Başının üstünden geçip giden tahta kılıcın hemen ardından ayağa kalkmış ve bir kere ipin çekildiğini hissedince kılıcını sola doğru savurmuştu.
Rakibi gürültüyle yere düşünce takım arkadaşı bağırdı.
"Görebiliyor! "
Komutan Paran kaşlarını çatarak bunu seyrettikten sonra hepsinin arasına girdi ve bağırdı.
"Bugünün dersi bitmiştir. Herkes odasına dönsün! "
Lidena gözlerindeki bandanayı çıkarttığında karşısında simsiyah gözleri ile kendisine bakan adamı gördü.
"Bunu daha önce denemiş miydin? " diyen adam ile genç kız gözlerini eğitimhane binasına çevirdi ve pencerelere baktı. Eris'in dersi bitmiş miydi?
"Elbette. Duyularını geliştirmeyen savaşçı mı olur? "
Belindeki ipi çözüp yere attı ve Fanra'nın yanından geçip yere sapladığı kılıcını aldı.
Fanra ise öylece çekip giden kızın arkasından bakmıştı.
.
.
."Ruha hükmedenler için maalesef özel savaş dersleri yok. Bu yüzden suya, hayvanlara ve bazen de aynadaki aksine konuşmalısın. " diyen komutana baktı Eris. "Ayrıca yalnız kalmak da büyük bir etkendir. İç benliğini bulmak için sessizlik de önemlidir. Bu yüzden sana küçük bir balık ve sessiz bir sınıf veriyorum. Kendini bulmak için bolca zamanın olacak. "
Komutanın gidişi ile Eris fanusun içinden kendisine bakan balığa bir müddet baktı ve pencereye yöneldi. Savaşçılar garip bir eğitim alıyorlardı. Lidena'yı gördü. Gözleri bağlı bir şekilde dururken karşısında iri bir adam vardı. Dikkatle ona bakıyor, beline bağladığı ipi sıkıca tutuyordu. Elleri yumruk oldu. Tüm antrenmanları boyunca onları izledi ve daha da sinirlendi kendine. Aptal bir güç sahibi olması ne ifade ederdi? Keşke kendisi de diğerleri gibi savaşçı olabilseydi. En azından şu anda o adamın yerine kendisi Lidena ile savaşabilirdi.
İzlemeye dayanamadı. Saçlarını geriye taradı ve arkasını dönüp balığa baktı. Ağır ağır yanına gittikten sonra yüzünü iyice fanusa yaklaştırdı ve gözlerini gözlerine dikti.
"Fanusun dışına bile çıkamayan aptal bir balık ile ne yapabilirim ki?"
Gözlerini devirip arkasını döndü ve kapıyı açıp gürültüyle kapattı. O kapıyı kapattıktan hemen sonra fanustaki balık hızla dönmeye başladı.
Döndü.
Döndü.
Ve en sonunda fanusundan dışarı atlayıp zemine düştü, öldü.
.
.
.Telaşla kapıya vurdu Komutan Paran. O kadar aceleciydi ki Nuyya da merakla kapısına baktı.
"Girin!"
Paran kapıyı açtıktan hemen sonra telaşla kapattı ve Nuyyan'ın yanına gitti. Onun neye bu kadar telaşlandığını anlamadı Nuyyan.
"Sizi bu halde kapıma getiren şey nedir Komutan Paran? " dediğinde Komutan Paran hafifçe selam vermiş ve direkt konuya girmişti.
"Lidena, Hanımefendi. O bir savaşçı değil. O, dövüşmeyi öğrenmiş bir büyücü." dediğinde Nuyya'nın kaşları çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...