Asır karşısında oturan kadına baktı uzun uzun. Rakibi ne kadar zorsa savaş o kadar güzel gelirdi gözüne. O gerçekten zordu ama kendisini rakip olarak görmüyordu bile."Seni öldürmemi istiyorsun?" dedi yine.
"Beni öldürmeyi isteyen sensin." dedi Lidena da. "Nasıl olsa ölmek de planlarımın arasında." diyerek kaşlarını kaldır. "Seni mutlu edecekse sen yap."Dişlerini sıktı genç adam. Alay etmediği belliydi. Bu daha da canını sıkıyordu.
"Bir İmparatorluğun tahtına geçip de ölmek istemek mi? Ciddi olamazsın." dedi merakla. "Neden onca şeye sahip olmak için çabaladıktan sonra elde etmişken terk edersin ki?"
Lidena ellerini kaldırdı ve ince bir çizgi çekti.
"Ben bir şeylere sahip olmaya çalışmıyorum, Prens Asır. Ben zaten her şeye sahibim." diyerek gözlerine baktı. "Ben sahip olduğunu düşünen kişilerce dans etmek istiyorum. Asıl sahip nasıl olur, diye."
"Neden Zeord'u öldürmek istiyorsun?" diye sordu pat diye.
"Neden öldürmeyeyim?" dedi Lidena da. "Sürgüne göndermesi bile yeterli bir sebep."
"Senin gibi biri için değil." dediğinde genç kız kafasını salladı.
"Sonuçta az çok benziyoruz. İki düşman İmparatorluğun tek veliahtlarıyız. " deyince Asır kaşlarını çattı.
Sarhoş mu oluyordu?
"Beni kendine mi benzettin?"
Lidena kafasını salladı ve bir bardak daha içki koydu.
"Gezegende ben gibi bir başkasının olduğunu sanmazdım." diyerek elini şöyle bir salladı. Alev alan çardak ile Asır kaşlarını çatıp etrafa bakındı.
"Beni buraya hapsetmeye mi çalışıyorsun?" dedi alay edercesine.
"Hayır, konuşulanların duyulmasını istemiyorum." deyip içkiyi kafasına dikti. "Babamın olan her şey benimdir. Halkı bile. Sana güvenmiyorum, seni tanımıyorum." diyerek bir bardak daha doldurdu. "Ama halkına değer vereceğini düşünüyorum. Bu yüzden her şey bittiğinde halkım da senin olabilir. Buna karşı çıkmayacağım." deyince Asır dikkatle genç kızı izledi.Kırmızı ruju giderek siliniyordu. İçmeye devam ettikçe yok oluyordu ruju. Saçları ise asla bozulmuyordu. Kusursuzca süzülüyordu omuzlarında. Mavi gözleri derinliğini kaybediyordu. Belliydi. Hafifçe sallandığından anlayabiliyordu Asır. Lidena sarhoş oluyordu ama farkında değildi. Ama genç adam da durdurmak istemedi. İlgiyle izledi, anlattıklarını dikkatle dinledi.
"İstersen bana yardım et. Her şeyi hızlıca bitireyim, beni hızlıca öldür ve her şeyin başına geç. Babana git ve 'İşte kellesi!' diyerek kafamı önüne at." diyerek elindeki bardağı masaya attı. "Ya da her şeyi halletmemi bekle. Kellemi bile kendim kesebilirim."
Asır masanın altında sıktığı yumrukları ile genç kıza baktı.
"Sana yardım edeceğim." dedi.
Lidena sessiz bir nefes ile oturduğu yerde dikleşti.
"Neden?"
Asır bir şey demedi. Uzanıp şişeyi kafasına diktiğinde Lidena etraftaki ateşi söndürmüştü. O söndürdüğü an Asır yeniden alev aldırtmıştı.
Lidena gözlerini genç adama dikti.
"Ben de dinlenmek istemiyorum." diyen Asır masa üzerinden genç kıza yaklaştı. "Sadece böyle yapmak istiyorum." dediğinde Lidena kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...