Asır, Nuyya'yı şaşkın bir biçimde bırakmış ve hızla Lidena'nın yanına gitmişti."Bana neden anlatmadın?" dediğinde Nuyya ile olan konuşmasını duyan Lidena dönüp adama baktı.
"Senin kardeşin olduğunu bilmiyordum." dedi ellerini açarak."Ben de bilmiyordum Lidena." diyen Asır genç kızın önüne geçti. "Bilip bilmemen ya da öldürüp öldürmemen önemli değil. Neden bana içinde tuttuğun şeyleri söylemedin?" dedi hızla. "İçinde tuttukların tarafından zehirleniyorsun. Madem çok istiyorsun böyle acı çekmeyi ben de istiyorum. Bırak ne bok olacaksa ikimize birden olsun!" dediğinde Lidena öfkeyle bağırdı.
"Aptal kardeşin de böyle dedi! Ellerimin arasında ölürken bunun bir şeref olduğundan bahsetti!" diye haykırdı. "Benim şerefsizce öldürdüğüm tek kişi, bunun şeref dolu olduğunu söyledi!" Öyle bir bağırdı ki çadırları yerinden sarsılmıştı. "Anlıyor musun? Beni anlıyor musun?" diyerek Asır'ın üzerine yürüdü. "Benim tek hatam senin kardeşindi. Üstelik şimdi karşımda sen varsın! Tek hatamın bir parçası!"
"Hata değildi! Sana bunu zorla yaptırdı." diyerek karşı çıktı Asır da genç kıza. "Sana bunu zorla yaptırdığını bile bile onu öldüren senmişsin gibi davrandın! Yüzünü yaktın, kendini yaktın, duygularını yaktın sen!"
Lidena koyu mavi gözlerini Asır'a dikti.
"Ben..." dedi dişlerinin arasından "...bir aptalın sözüne itaat edecek biri değilim. Konu bu raddeye gelene kadar farketmeliydim."
Asır kafasını iki yana salladı.
"Hayır. İnsan bazı şeyleri gözden kaçırabilir. Sadece ne olursun, yalvarırım, bırak da artık beraber savaşalım. "
Lidena garip bir şekilde Asır'a baktı. Sessizce gözlerine baktı ve doğruldu.
"İntikam alalım. Konunun içerisinde madem sen de varsın." diyerek kılıcını sessizce kınından sıyırdı ve genç adama doğru tuttu. "Yarının ilk ışıklarıyla."
Her şey iyiydi, ufak bir şeyin dışında. Bu konuşmaları duyan ve aslında Lidena'ya düşman olmayan ancak onun safını da tutmayan biri dışında.
O gece muhafızlar arasında dolanan Omaz duyduğu haber ile telaş içerisinde orayı terk etti. Yarın Veliaht Prenses Lidena'nın Eris'e saldıracağını kesinlikle efendisine iletmeliydi. Sabaha yakın, günün en soğuk saatinde köye varmıştı. Milletin uyanmasını beklemeden Eris'in kapısını çaldı. O kadar hızlı, o kadar güçlü vuruyordu ki buna sadece Eris değil neredeyse tüm mahalle uyanmıştı.
"Ne oldu?" diyerek dışarı çıkan genç adam asık suratı ile Omaz'a baktı. "Sabahın köründe ne oldu?"
Omaz hızla eğilip selamladıktan sonra telaş içerisinde konuştu.
"Efenim Fanra, Hanımefendi Nuyya'nın oğluymuş. Üstelik babası düşman imparatorluğun İmparatoru. Nuyya Hanım bu sebepten Veliaht Lidena ile görüştü. Ayrıca üvey kardeşi Veliaht Prens Asır da bu durumu öğrendi." diyerek titreyen ellerini kaldırdı. "İntikam için size geleceklerini kararlaştırdılar. Sizi öldürecekler efendim." dediğinde Eris çatık kaşları ile arkasını döndü ve derin bir nefes aldı.
"Beni öldürmeye gelecekler. "
Tüm bu konuşmaları sessizce dinleyen Geile bir iki adım öne çıktı.
"Sana onun bir düşman olduğunu defalarca kez söylemiştim." dediğinde Eris sinirle elini saçların attı ve saç diplerini hırsla kaşıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...