"Çok sert! "
Fanra duruşunu düzeltti yeniden denedi.
"Çok yumuşak! "
Fanra tekrardan duruşunu düzeltti ve kılıcı savurdu.
"Tekrar! "
"Tekrar! "
"Tekrar! "
Defalarca kez savurdu kılıcını. En sonunda Buran durmuş ve ter içerisindeki adamın gözlerine bakmıştı.
"Birazdan Lidena gelecek ve sen de benim öğrettiklerimi ona öğreteceksin ama hala istediğim yere gelemedin." dediğinde Fanra dişlerini sıktı. Nefes nefese kalmıştı. Bedenen değil de zihnen yorgun hissediyordu. Çünkü bunu majestelerine öğretemeyeceğinden korkuyordu.
"Neden ben öğretmek zorundayım? Hem de majestelerine? " dediğinde Buran gözlerini kıstı.
"Küçük hanımın kimliğini her yerde açığa çıkartma. Bana bile. Üstelik en kolay öğretebileceğin kişi küçük hanım. Ona öğretemezsen hiç kimseye öğretemezsin." dedi.
"Neden öğretmek zorundayım?"
Buran durdu ve derince bir nefes aldı.
"Eğer bir orduyla karşı karşıya kalacaksa asil dövüş sanatlarını bilen savaşçılara ihtiyacı olacağı için. Bunu sence kendisi mi öğretmeli yoksa sağ kolumu?"
Fanra o zaman anlamıştı. Kendisine binen iş yükünün ağırlığı. Onun varlığı sözde kalmayacaktı.
"Anladım." dediğinde Buran kafasını salladı.
"O zaman bir kez daha deneyelim. "
Fanra geri çekildi kılıcını tuttu ve serince bir nefes aldı.
Funn Fia. Bir insanı en güçlü konuma getirecek 5 ata dövüş sanatlarından biri. İmparatorluk 5 farklı klan sayesinde oluşmuştu. Her klanın kendine ait mistik bir dövüş sanatı vardı. İmparatorun soyu kanın atasını taşırdı. Bu yüzden bu 5 mistik dövüş sanatını öğrenebilen tek soydu.
"Bundan gerisini küçük hanıma bırakıyorum. Birazdan buraya gelir. " diyen Buran, düşünceli Fanra'yı arkasında bırakmış ve patikaya gitmişti. Yol üstünde rast geldiği Lidena ile saygıyla selamlarını sunmuş ve Fanra hakkındaki düşüncelerini iletmişti.
"Fazlaca gergin. Elbette ki yadsınamaz bir kabiliyeti var ancak kendine tam anlamı ile güvenmediğinden tüm hünerlerini ortaya seremiyor efendim." dediğinde Lidena derince bir nefes aldı.
"Kendine neden güvenmiyor? Bir sakatlığı mı var? "
Buran kafasını iki yana salladı.
"Hayır, sanırım biri ona hep geride durmasını tembihlemiş."
Lidena bir süre düşündükten sonra Buran'ı onayladı ve kafasını salladı.
"Ne demek istediğini anladım. Ben birkaç saat sonra döneceğim. Bu süreç içerisinde Eris'e de eğitim vermenizi istiyorum. "
Buran bir müddet düşündükten sonra kafasını salladı.
"Tabii küçük hanım."
Lidena yanından ayrılıp patika boyunca ilerledi. Patikanın sonuna geldiğinde bağdaş kurmuş ve tüm dikkati ile bir şeyler düşünen Fanra'yı gördü.
"Böylesine derin ne düşünüyorsun?" dediğinde Fanra telaş içerisinde ayağa kalktı.
"Özür dilerim majesteleri, geldiğinizi fark etmedim. Affedin! " diyerek eğildiğinde Lidena sessizce yanına gitti ve eğilen adama tepeden baktı. En büyük saygıyı bu adam sunuyordu. Tıpkı bir Kralı selamlarcasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...