Lidena bahsettiği her sözün arkasında durmuştu. Halka hükmetmeyi, savaşçılara ise öğrenilmesi en kolay kadim dövüş sanatını öğretmişti. Her ne kadar mükemmel olmasalar bile en azından artık kendilerinden daha emin ve cesur gözüküyorlardı.
"Yardımlarınız ve varlığınız için minnettarız majesteleri." diyen Kral Vuarl ile Lidena eşyalarını toplayıp götüren Pasna'ya baktı.
"Önemi yok. " diyerek genç krala baktı.
"Benim için çok önemli. Halkıma umut getirdiniz. Her şekilde arkanızdayım." dediğinde Lidena siyah saçlarını geriye attı ve çıplak omuzlarını gerdi.
"Neden şarabın öldüreceğini öğrendiğinizde tedirgin olduğunuzu biliyorum Kral Vuarl." dedi genç kız. "Olur da karşıma geçmek ve beni öldürmek isterseniz şarap yüzünden ölmek istemezsiniz." diyerek mavi gözlerini genç krala dikti. "Unutmayın, hiçbir sözüm boşa değildir. 'Masum' bir insana yapılan kötü bir davranış olursa ölürsünüz." diyerek ellerini arkasında birleştirdi. "Ben asla masum biri olmadım."
Kral Vuarl gülümseyerek eğildi ve Majestelerini minnetle selamladı.
"Ben de asla borçlu kalmadım."
Lidena halkın göz yaşlarıyla uğurlandı. Geldiğinde taş ve çöp atan millet, şimdi çiçek atıyordu. Bu durum onu düşündürmedi değil. Bir hayli düşündürdü.
"Şimdi nereye gidiyoruz majesteleri?" diyen Pasna ile Lidena koltuğa yaslandı ve gözlerini kapattı.
"Tahva Krallığına. "
Genç kızın dinlenmek istediğini anlayanlar sessizliğe gömülmüştü. Nedensizce majestleri gergin gözüküyordu. Oysaki her şey yolunda gitmişti. Pasna, Ult, Paya ve Vuz muhafızlara kadim dövüşü öğretmişlerdi. Nina şifacılara yardım etmişti. Majesteleri ise her elementin hükmünü tek tek göstermişti. Bu iki haftaları neredeyse dolu dolu geçmişti. Halk en başta kötü davransa da sonrasında güvenmişti onlara. Üstelik ekipleri artmış, hayvancılıkları gelişmişti. Üstelik Kral Vuarl ve ordusu da artık onların tarafındaydı. Peki bunca iyi şeyden sonra neden hâlâ kızgın gibi bir hali vardı.
.
.
."Selam."
"Selamlar efendim." dedi hantal adam burnunu çekerek. Ne zaman bu asamı görse ağlayası geliyordu.
"Onu hiç gördün mü? "
Hantal başını iki yana salladı.
"Hayır."
"Hiç mi? "
"Hiç."
Sinirden bardağı elinde kıran adam ile hantal yine ağlamaya başlamıştı.
"Geçen de ağlıyordun be adam!" dedi Asır sinirle. "Yaşından başından, şu cüssenden utan be!"
"Dükkanımı toplamam haftalarımı aldı efendim. Bakın penceremin yanını kağıtlarla doldurmak zorunda kaldım." diyerek mahvolmuş penceresini gösterdi.
Asır etrafa uzun uzun baktı.
"Doğru, bayağı dağılmıştı." diyerek dirseğini tezgaha dayadı.
"O kızı bir daha gördün mü?" dediği sıra açılan kapı ile arkasını döndü.
"Efendim! Herkes sizi bekliyor! Yine niye buraya geldiniz?" dediğinde Asır sinirle başka bir bardak aldı ve Lark'ın kafasına fırlattı. Çevik adam hızla bardaktan kaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...