Kızlar gülerek Pasna'ya baktı.
"Gidip bir de lorgandan inmesine yardım etti. Oysa lider olan kızmış. " Olya'nın gülüşü ile Pasna sinirle soludu.
"Nereden bileyim? Çıkmış koca hayvanın üstüne. O sandım! " dediğinde kızlar daha da gülmüştü.
"Ama kız nasıl da kendinden emin duruyordu? " dedi Lil.
"Saçlarını ne kemirmiş kim bilir? " diyerek somurttu Pasna. "Üstelik bence Buran'ın abarttığı kadar güçlü falan da değil." dediği esnada Vuz araya girdi.
"Gençler bence böyle konuşmayın." diyerek fısıldadı. "Annem onun veliaht olduğunu söylüyor. " dediğinde Pasna kaşlarını çattı.
"Saçmalama. Bizden daha yoksul gözküyor. Nasıl asil olsun? " dedi ve meyve tabağından birkaç parça aşırıp ağzına attı.
"Ben diyeceğimi dedim. Dikkat edin. " dediğinde Olya ve Lil bir an bakışıp sustular. Ama Lil bir an sonra dönüp Pasna'ya baktı.
"Kıyafetleri öyle diyelim peki ya kılıcı? Öyle bir kılıca normal biri sahip olamaz. " dediğinde Pasna oturduğu tezgahtan aşağı atladı ve ellerini çırptı.
"Ben gidip bakayım şu kılıca. " deyince Vuz önüne çıkmıştı.
"Saçmalama. Kız düşündükleri gibi değilse bile Buran'ın sözüne uymadığın için cezalandırılırsın. " dediğinde Pasna yarım yamalak güldü ve arkadaşını hafifçe geri ittirdi.
"Merak etme. Bir şey yapmayacağım. Arkadaş olmak istiyorum. " diyerek el sallamış ve onları bırakıp gitmişti.
"Başı belaya girecek. " dedi Olya.
"Kesinlikle." dedi diğerleri de.
Pasna ise köyün büyüklerinin telaşından faydalanarak misafir evine gitti. Tam kapıyı çalacaktı ki çatıda gördüğü biri ile hızla geri çekildi.
"Sen de kimsin!? " dedi kaşlarını çatıp.
"Asıl sen kimsin? " dedi çatıdaki adam ve gözlerini Pasna'nın üstünde gezdirdi.
"Casus musun? Hemen seni bildireceğim! " diyerek birkaç adım geri gittiğinde yabancı kolunu dizine dayadı ve oturduğu yerden kalkmadı.
"Köyün büyüklerinden habersiz neden geldin? " diyen adam ile Pasna çenesini dikleştirdi."Küçük hanıma bir şey soracağım. " dediğinde yabancı kafasını, onaylamaz bir biçimde, iki yana salladı.
"Umarım ölmene değecek kadar önemli bir sorudur. "
Pasna duyduğu cümle ile sinirlendi.
"Kendisini ağırlayanlara karşı böyle kahpece bir şey yapacağını sanmıyorum! Eğer bu denli saygısızsa bence defolup gitmeli! " diye bir anda bağırınca yabancı kara gözlerini Pasna'ya dikti.
Pasna karşılık verircesine ona bakarken önünde durduğu kapı bir anda sarsıldı. Ahşap kapıyı delip de burnunu ucunda duran kılıcın sivri ucu gözlerini kocaman açmasına sebep olmuştu.
Yabancı ayağa kalktı ve çatının diğer tarafına yürümeye başladı. Sanki biraz sonra olacakları görmek istemiyormuş gibi...
"Ben sana demiştim."
Pasna gergince yutkunduğu sırada kapı açıldı. Kılıç teninden kayıp kendisinden uzaklaştığında nefesini dışarı üflemişti.
"Gerçekten Lidena. Bunu yapmana hiç gerek yoktu. Burada misafiriz ve ne kadar da hoş davranıyorlar. " diyen Eris kılıcı tuttu ve ayağını kapıya dayadı. Var gücüyle çekse de bir türlü gelmiyordu. "Tanrım! Nasıl bu kadar sert girdi buraya? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...