Yemeğin hemen ardından Lidena diğerleri gibi elementlerin ona işkence ettiği derslere katıldı. O da Eris'ten farksızdı. Hiçbir elemente hükmedemiyordu. Zaten toplum onun bir savaşçı olduğunu düşünüyordu. Herkes dün nasıl ok attığını ve koca bir kuşu vurup pişirdiğini biliyordu.
"Onun hiç canı sıkılmış gibi durmuyor. " diyen Mias sessizce Eris'e yaklaştı. "Bence sen de onun gibi olabilirsin. Onun bir savaşçı olduğunu sanmıyorum. Sadece savaşmayı öğrenmiş sıradan biri. " dediğinde Eris gözlerini Lidena'da çevirdi.
Kısa saçlarını geriye atarak yanlarına yürüyen kız her şey olabilirdi ama sıradan olamazdı. Tamamen özeldi. Farklıydı. Nefes alırken bile diğerlerinden ayrılıyordu. Sanki o konuşurken kelimeler farklı bir anlam kazanıyordu.
Yanlarına geldiğinde Geile hafifçe öne çıktı.
"Üzülme." dedi sevecen bir ses ile. "Zaten savaşçı olduğun belliydi. " dediğinde Lidena kızı umursamadan geçmiş ve Eris'in hemen yani başında durmuştu.
"Bu akşam farklı bir kitap alacağım. " dediğinde Eris dönüp genç kıza baktı.
"Henüz birini bitirmedik." dediğinde Lidena başını salladı.
"Burası tamamen zaman kaybı." diyerek mızrak fırlatan savaşçılara baktı ve derin bir nefes aldı. "Bunların eğitimi benim öğrendiklerimin yanında hiçbir şey ifade etmiyor." dedikten sonra arkasını döndü ve büyücülere baktı. "Ayrıca hükmetmek farklı bir şey savaşmak farklı bir şey."
Eris kaşlarını çatmadan edemedi.
"Eğitimhaneden gidecek misin?" dediğinde Lidena mavi gözlerini genç adamın gözlerine çevirdi.
"Sana bir dilek hakkı daha sunuyorum Eris. " dedi büyük bir ciddiyet ile. "Benimle gelirsen sana istediğin her şeyi vaad edebilirim. Yolun sonunda canımı bile."
Eris öylece kalakaldı. Nereye gideceklerdi ki? Üstelik ailesi onu savaşması için buraya göndermişti.
"Ama ben savaş için geldim. İmparatorluk için canını verm-"
Lidena elini omzuna koydu ve genç adamın yüzüne iyice yaklaştı.
"İşte bu yüzden bu teklifi sana getirdim." dediğinde Eris bir müddet tepki veremedi.
Geile, ikilinin yakınlığını görünce dudaklarını birbirine bastırdı. Bu savaşçı kız neden hiçbir gücü olmayan bir erkeğe bu kadar sırnaşıyordu?
Kıskançlıktan derisi çatlayacak gibiydi. Dişlerini sıktığı esnada Lidena birden önüne döndü. Eris ise birkaç adım atıp uzaklaşmıştı.
Onu neden yanında götürmek istiyordu? Kitapları okutmak için mi? Öyleyse neden vatan sevgisi arıyor olsun ki? Üstelik nereye gideceklerdi? Amaçları neydi? Ne planlıyordu? Sorsa asla söylemeyecek bir hali vardı.
Dersler bittiğinde komutan Ovrin, Lidena ve Eris'i ruha hükmetmek için soyut dersler sınıfına göndermişti. Çünkü onlar diğerleri gibi hiçbir somut nesneye hüküm veremiyorlardı.
Akşam yemeği için herkes masasına oturduğunda Lidena ağzına birkaç lokma atmış ve Eris'e dönmüştü.
"Ben diğer kitapları alacağım. Yemekhanede biraz olay çıkarırsan dikkatler burada olacaktır." deyip kalkıp gittiğinde Eris geçip giden kızın arkasından baktı.
"Sanırım Lidena ile iyi anlaşıyorsunuz? " diyen Geile ile genç adam sıktığı kaşığını sessizce masaya bıraktı.
"Pek anlaşabildiğimiz söylenemez. Genel olarak bazı isteklerde bulunuyor. " diyerek Geile'ye baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...