Lidena karşısındaki adama uzun uzun baktıktan sonra kılıcını kaldırdı ve sessizce kuşağına taktı. Buran genç kızın elini kılıcından çektiğini ve iki elini arkasına koyduğunu görünce derin bir nefes aldı. Güven vermeyi başarmıştı.
"Sizi bekliyorduk." dedi Buran.
Lidena gözlerini kıstı.
"Benim kim olduğumu biliyor musunuz?" dediğinde Buran kafasını iki yana salladı.
"Hayır ancak bir tahminde bulunabilirim."
Lidena başını salladı. Köylüler ise şaşkınca Buran'a baktı. Neden lorganın tepesinde oturan yakışıklı bey yerine bu garip kızla konuşuyordu?
"Saçlarına ne olmuş Olya?" dedi Vuz gözlerini kısarak. Genç kız dudaklarını büzdü.
"Hiçbir fikrim yok. Oldukça kötü kesilmiş."
Lidena kafasını salladı.
"Tahminin nedir?"
"Bu toprakların yeni sahibi olabilir misiniz?" dediğinde Lidena kafasını iki yana salladı ve köye baktı.
"Bana safran lazım." deyince Buran gözlerini Pasna'nın yanında duran adamda gezdirdi. Kendisi göz müydü, tasma mıydı? Bilemedi.
"Safranı ne için kullanacağınızı sorabilir miyim?" dediğinde Lidena tek kaşını havaya kaldırdı.
"Halihazırda sormuş bulundun."
Buran hızla eğilip özür dileyince herkes birer adım geri çekildi. Onun bu özrü ve eğik boynu herkesin asıl kişinin Lidena olduğunu anlamasını sağlamıştı. Pasna şaşkınca yanındaki adama bakmış ve kocaman gözleri ile birkaç adım geri çekilmişti.
"Bana lazım." dedi Lidena ve etrafa kısa bir bakış attı. "Tahminin yanlıştı." dediğinde Buran kafasını kaldırıp genç kızın hırçın gözlerine baktı. "Yeni?" dedi üstüne basarak. "Zaten benimdi."
Buran o an anladı. Rüyasında neden böyle vahşi bir yaratık olarak gözüktüğünü. Bir hayvan kadar yırtıcı olduğu oldukça belliydi.
"İsminiz nedir?" diyerek sorduğu sırada Eris seslendi.
"Lidena, aradığımız yer burası mı?" dediğinde köyün yaşlıları dehşet içerisinde çocuklarının bileklerini tuttu. Gençler aile büyüklerinin verdiği tepkinin aşırılığı ile anlamsızca birbirlerine bakmışlardı.
"Ne oldu anne?" dedi Vuz kaşlarını çatarak. Yaşlı annesi ise oğlunu iyice geriye çekti ve arkasına aldı.
"Merhum Veliaht Guan'ın kızının ismi de Lidena'ydı." dediğinde Vuz hızla eğilip annesinin kırışmış yüzünü avuçladı ve gözlerine baktı.
"Ne yani? O, Veliaht Lidena Terlas mı?" dedikten sonra annesinin korkmuş yüzüne baktı. "Veliahtımız ise neden bu kadar korktun?" dedi merakla.
"O doğduğunda çok şiir yazıldı oğlum ama hiçbir şiirin başı güzel değildi." dedikten sonra ellerini tuttu ve yüzünde çekti. "Ondan uzak dur ve sakın onu sinirlendirecek bir şey yapma. Söz ver bana. " dediğinde Vuz anlamsızca annesine baksa da söz verdi. Vermezse bırakmayacak gibiydi çünkü.
Lidena etraftakilere gözlerini kıstıktan sonra karşısındaki yaşlı adama döndü.
"Lidena..."dedikten sonra tehditkar bir ifade ile devam etti. "Nien." dedi yalan olduğunu bariz bir şekilde belli ederek. Gözleri bir an sonra yanındaki Eris'e döndü ve onun bilmediğini ima etti. "Şimdilik böyle bilseniz yeter."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantastikEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...