90. Lidena "En Yakın Düşman"

532 116 28
                                    


     Her şeyin hazırlandığı ve diğerlerinin duaları ile uğurlandığı Lidena, toprağının rengi bile farklı olan, ormana girmişti. Peşi sıra kalan Asır gerginlikten Lark'ı ensesinden tutup yerden yere vuracak gibiydi.

    Ama Verma Duvran'ın hali diğerlerinden bir hayli farklıydı. Herkes bir umut ile ormana bakarken o farklı bir duyguyla bakıyordu. Geri dönsün istemedi. Onu destekliyordu ama geri dönsün istemedi. Çünkü halktan gizli tutulan çok büyük bir şey vardı. Bunu bir Tesla's ailesi bir de kadimler biliyordu.

   Lidena ormana girdiğine göre...artık o da bunu öğrenmiş olacaktı. Ve geri dönmeyi başarırsa vay onu oraya gönderenlerin haline.

 
.
.
.

    Genç kız üzerindeki paltoyu düzelttikten sonra siyahtan bozma toprak üzerinde yürümeye devam etti. Belki de birkaç saat. Ufak molalar ile ilerledi. Karşısına ağaç ve otlardan başka hiçbir şey çıkmamıştı. Bu durum ihtiyarın kendisini korkutmak için yalan söylediğini düşünmesine sebep oldu. O şeyi görene kadar.

   O, gökten indiğinde onunla birlikte kış da gelmişti sanki. Bir anda kar yağmış, aynı anda tutmuş ve her yeri beyaza boyamıştı. Kurt dese kurt değildi. Lorganı kadar büyüktü. Kalın kürkü ve kendisinin aksine parlak mavi gözleri olan vahşi bir yaratıktı.

   "Hoş geldin." diye hırladı hayvan.

   "Hoş buldum." diyerek tam karşısında durdu.

    "Seni buraya Verma Duvran mı getirdi?" dediğinde Lidena gözlerini kısmıştı. Dilini konuşan bir yırtıcı. Gözüne garip geldi tabii. Sonuçta bir hayvanla iletişim kuruyordu. Demek yaşlı adam mistik yaratıklar konusunda haklıydı.

   "Evet. Tanışıyor musunuz?" dediğinde hayvan hırıltılı bir şekilde güldü.

    "Buraya giren bir daha geri dönemedi. Bizden de hiç kimse burdan çıkmaya yeltenmedi." dedikten sonra eğildi ve tepeden genç kızı kokladı. "Biz yeryüzünü biliriz. Sizleri ve sizin nesillerinizi."

    "O zaman ben kimim?"

    Hayvan geri çekildi.

    "Lidena Terlas" dedi hayvan ve kibirle doğruldu. "Ölmeye gelmişsin."

     Genç elini kılıcının kabzasına attı ve asil bir tavırla çekip çıkardı.

    "Kendime biçtiğim bir yeminim var. İntikamımı almadan ölmeyeceğim." dediğinde hayvan iyice doğruldu. Mavi gözleri bir anda kırmızıya döndüğünde Lidena elleri arasındaki kılıcını sıkıca kavradı.

    "Tanrı seni yeryüzüne bunun için göndermedi." dediğinde Lidena hırsla bağırdı.

    "Neden yaratıldım!?"

    Genç kızın bağırışı ile hayvan yavaşça eğilmiş, kızıl gözlerini Lidena'nın mavi gözlerine dikti.

    "Öğreteceğim, öğreteceğiz... "

    Bir anda geldiği gibi giden hayvanın peşi sıra bir çığlık duydu. Arkasını döndüğünde gündüz geceye çaldı. Ansızın bastıran karanlık yüzünden kaşları çatıldı. Ne olduğunu bile anlamadan bir şey omzuna çarpmış ve yere düşmesine sebep olmuştu. Metrelerce yuvarlanıp da bir ağaç gövdesine çarpıp durduğunda kesik bir nefes aldı. Kılıcını toprağa sapladı ve hızla doğruldu. Omzu kanıyordu. Hem de fena bir şekilde. Elini kaldırdı. Toprağa hükmetmek istedi ama duyduğu tek şey garip yaratıkların alaylı sesiydi.

    "Burası Tanrının kutsadığı tek yer. Burada Tanrı'dan başkası hüküm veremez küçük kız."

    Bunun üzerine genç kız dişlerini sıkarak kılıcını aldı. Kılıcı gözleri gibi mavi bir şekilde parıldadığında hayvanların heyecanlı gülüşlerini duydu. Kılıcını eli içerisinde döndürdü ve birkaç adım atıp öne çıktı. Üzerindeki postu da yere atmıştı.

LidenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin