68. Lidena "En Yakın Düşman"

344 77 31
                                    

   Günün ilk ışıklarıyla halk ölmüş kralının cesedini görmek için avluya toplanmıştı. Bazıları ağlıyor, bazıları dedikodu yapıyor ve bazıları da sarayın çatısındaki lorgana bakıyordu.

    Lidena insanların en kalabalık olduğu anı beklerken  muhafızlara bakıyordu.

   "Aranızdaki en yetkili komutan kim?" dedi ellerini önünde birleştirirken.

   "Benim majesteleri." diyerek selam veren adam ile Lidena şöyle bir baktı.

   "Tanıt kendini."

   "Ben Jav Kasham'ın ilk oğlu Hasm Kasham'ım." dediğinde genç kız arkasını döndü ve avluya bakan balkona doğru yürüdü.

    "Ben yenisini getirene kadar fiilen kral sensin." deyince adam şaşkınca doğruldu. Kral o mu olacaktı? Bir komutan nasıl kral olabilirdi? O...

   "Eğer kabul etmezsen krallığınızı dağıtıp kendi komutamın altına alınacaksınız." diyerek orta yaşlı adama döndü. "Yani, Havsa Krallığı diye bir şey kalmayacak. Ordu ve sen İmparatoriçenin ordusu olacaksınız. " dediğinde düşünmeden edemedi Hasm.

   "Bizi direkt sahiplenmeniz işinize gelmez mi majesteleri? Neden fikrimizi soruyorsunuz?" dedi merakla.

   "Beni diğerleri ile karıştırma. Sırf güçsüz kalışlarıyla beslenmem. Benim zaten herkes güçsüz."

    Bu sözlerin üzerine Hasm dönüp muhafızlara baktı.

   "Sizin komutanızda olmak isterim! " dedi hızla doğrularak. "Lütfen liderliği siz alın."

   Lidena dönüp adama şöyle bir baktı. Kafasını salladı.

   "O zaman burası İmparatorluğumun ilk kalesidir. Sen ise benim baş yardımcımsın." diyerek adama yürüdü. "Halkın neye ihtiyacı var?"

   "Et, efendim. Et için kendi içlerinde bile savaşıyorlar." dediğinde Lidena kafasını salladı.

   "Tamam. O zaman ava çıkarız." diyerek balkona döndü ve üzerindeki kırmızı elbiseyi itina ile düzeltti. Balkona çıkıp da şaşkınlık içerisinde kralın kellesini izleyen halka baktı.

    "Ben Lidena Terlas! Merhum İmparator Guan Terlas'ın kızı! " diyerek eline küçük bıçağını aldı ve Kralın kopuk kellesine fırlattı. Bıçak tam alnına saplandığında herkes sus pus olmuştu. "Artık bir kralınız yok, bir İmparatoriçeye sahipsiniz!" demiş ve ellerini kaldırmıştı. "Sizlere hüküm vermeyi öğreteceğim. Savaşmayı öğreteceğim. Avlanmayı."

   Hasm arkada dikkatle genç kadını izliyordu.

   "Herkese özel bir su içirilecek. Bu suyu içenlere hüküm vermeyi öğreteceğim ancak beni inkar edenler ve kralını yasını tutmak isteyenler..." diyerek halka tepeden bir bakış attı. "...imparatorluğumun bir avuç toprağında yer edinemezler."

.
.
.
  
     Bu iki haftanın sonunda artık Veliaht Lidena'nın sesi İmparatorluğa bir hayli yayılmıştı. Öyle ki haftalar sonra İmparator Zeord'un kulağına kadar gitmişti bu haber.

   "Majestlerine selam olsun. "

    İmparator Zeord oturduğu tahtından aşağıya baktı.

    "Konuş."

    Elçi Abra saygıyla eğildi.

     "Duyduklarımıza göre Veliaht Prenses Lidena Terlas, komutan Reaz'ın ölümünden sonra, eğitimhaneden ayrılmış. Üstelik sizi inkar edip bir kalkınma başlatmaya çalışıyormuş." dediğinde İmparator Zeord mavi gözlerini devasa sarayın içerisinde gezdirdi.

LidenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin