Eris de Mias'ın peşine takılmış ve Fanra hariç herkes ırmağa yol almıştı. Fanra kadınların başında durmuş ve onları koruyacağını belirtmişti.
Erkekler dağı tırmanırken Mias dönüp Eris'e baktı.
"Veliahttan hoşlanıyor musun?"
Ansızın gelen soru ile Eris yeşil gözlerini etrafta gezdirdi.
"Manyak mısın? Olur olmadık zamanda ne soruyorsun?" dediğinde Mias etrafına bakındı.
"Herkes ondan hoşlandığını düşünüyor zaten." deyince Eris omuzlarını indirmişti.
"Ne yapabilirim? Elimde değil." dediğinde Mias kaşlarını kaldırdı.
"Ne zamandan beri hoşlanıyorsun?" Sorusu ile Eris kaşlarını çattı.
"Sanırım ona kitap okumaya başladığımdan beri. Mavi gözleri anlamsızca satırlarda geziyordu. Okumayı bilmese bile inatla bakıyordu yazılara. O zaman inatçılığı gözüme tatlı ve farklı gelmişti."
Mias, anlatırken gülümseyen arkadaşına baktı. Cidden Lidena'dan hoşlanıyordu yani.
"Anladım. Bir anda olmamış yani. "deyince Eris kafasını salladı.
" Tabii ki bir anda olmadı. Yavaş yavaş , demlene demlene... " diyerek izah etmeye çalışırken kasabadan biri bağırdı.
"Bu da ne?! "
Herkes ırmağı başına baktı. Birileri devasa bir baraj kurmuştu. Bu baraj yüzünden çok az su kasabaya doğru akıyordu. Üstelik çok yağış olduğunda baraj taştığı için bir anda yüksek bir miktar su kasabaya vuruyordu. Demek ki tüm problem yine insanların suçuydu.
"Kim ırmağın başına baraj kurmuş? " dedi Paya kasabalı adama.
Havra, kasabanın en delikanlı olanlarından biriydi. Bu yüzden hızlıca öne çıktı.
"Bundan haberimiz yoktu. Dağın tepesinde yaşayanlar bilebilir. " dediğinde Ult elini Paya'nın omzuna koydu ve adama baktı.
"O zaman gidip soralım."Kendi aralarında konuşa konuşa tepeye çıktıklarında birkaç kişiye rastladılar. Havra birkaç adım öne çıktı.
"Bu kurduğunuz baraj bizim kasabamıza zarar veriyor." diyerek aşağıyı gösterdiğinde adamlar arkasındaki topluluğa baktı.
"Dövüşmeye mi geldiniz?" dedi biri. Bir soru için çok fazla adam vardı.
"Gerekirse tabii." dedi Havra da kendini tutamayarak. Adamlar konuşup anlaşmayı bir kenara attı ve dövüşmeye karar verdi. Eğitimhane gençleri ne yapacağını bilemedi. Özellikle Mias ve Eris. Onlar büyücüydü. Halk içinde büyü yapmak yasaktı.
Savaçşı olan üçlü ise onları ayırmak istedi ama Paya kafasına bir taş yiyene kadar.
"Uzak durun! "
Köyün kızları evlerin balkonuna çıkmış, kafalarına çakıl taşı atıyorlardı. Genç adama kafasına gelen taş yüzünden resmen deliye dönmüştü.
"Kim attı onu kafama!? " diyerek önündeki adamı iki üç metre geriye savurmuş ve yönünü balkonlara dönmüştü.
"Ben attım dağ ayısı!"
Paya gözlerini cadı kıza dikti.
"Sen mi attın!? " dedi işaret parmağını suratına tutarak. Kız tam bir şey diyecekti ki iri yarı bir adam Paya'nın üstüne atladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...