Bazen insan o bin yılda bir denk gelen yanlış anlaşılma vurgununa düşerdi. Düşünce de kolay kolay ayağa kalkamazdı tabii. Önce kim düşürdü, diye sorgulardı. Sonrasında kim benimle düştü?Asır öyle kötü düşmüştü ki karşısındaki kızın da kendisiyle düştüğünü fark edememişti. Kandırıldığını sandı. Lidena tarafından alay edildiğini.
"Benimle oyun oynadın." dedi dişlerinin arasından.
"Ben asla yemeğimle oynamam."
Genç kızın geri adım atmayışı Asır'ı daha da öfkelendiriyordu. Kendisi onu evsiz sanmıştı. Acımıştı! Düşünmüştü! Ona kafasını yormuştu! Evlenmeyi bile teklif etmişti. Oysa kendisi bir imparatorluğun tek veliahtı iken! O bir imparatoru karşısına alarak, evsiz olduğunu sandığı, bir düşman kızını karısı olarak kabul edeceğini düşünmüştü!
"Beni kandırdın!"
Asır'ın öfkesi ile Lidena gözlerini kıstı.
"Sana hakkımda hiçbir şey söylemedim." dediğinde Asır haklı oluşuna daha da sinirlendi.
"Dikkatimi çekmek için yüzünü yaktın! Tanınmamak için kendini sakladın!" diyerek genç kadının üzerine yürüdüğünde Lidena çenesini dikleştirdi.
"Onlarca kral ve kraliçenin karşısında benimle tartışmak istediğinize emin misiniz?"
Asır, durdu. Bir imparatorun yanında kral neydi ki? Umurunda değildi.
"Sence umurumda mı?" dedi öfkeyle. "Ben bir İmparatorun veliahtıyım." dediğinde Lidena tek kaşını havaya kaldırdı.
"Ben farklı mıyım?"
Lidena'nın sorusu ile genç adam durup baktı. Kabullenemedi bir türlü."Babam seni öldürmemi emretti." deyi verdi birden bire.
Lidena ise bir müddet düşünüp kafasını salladı.
"Dene o halde." diyerek hafifçe arkasını döndü ve gelin ile damada baktı. "Ama şu anda değil. Benim topraklarımdaysak benim sözüm geçer. Bu düğünün sorunsuz geçmesini istiyorum."
Genç kızın sözleri ile Asır etrafa bakındı ve yumruklarını sıktı.
"Sizi dışarıda bekliyor olacağım." diyerek bir iki adım geri çekildi. "Prenses Lidena. "Asır hızla arkasını döndüğünde insanlar panikle etrafa kaçışmıştı. Lark koşarcasına peşinden gidiyordu.
"İnanamıyorum!" diye bağırdı öfke içerisinde. "İnanamıyorum! Beni kandırdı mı? Ben de söylemedim! " deyip döndü ve Park'a baktı. "Asla ama asla bir prens olduğumu söylemedim!" diye bağırdı. "Duydun mu beni? Yanı başımda uyurken ben köy köy gidip bir tabur asker ile onu aradım! "
Lark kafasını önüne eğmiş ateş saçan veliahtını dinliyordu.
"Ona üzüldüm! Onu düşündüm! " diyerek ellerini açtı ve sonra hırsla kapattı. "Dediği doğruymuş. Topraklar onun eviymiş." demiş ve sarayın bahçesindeki bir çardağa geçip oturmuştu. "Ona ondan başka hiç kimse zarar veremezmiş."
Asır gözü dönmüş bir halde söylenirken Lark'a kızdı.
"Git bana içecek bir şey getir!"
.
.
."Bir miktar rahatsızlık verdik."
Kral Omra gerginlik içerisinde gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...