Kuzey Doğu Vandol Eğitimhanesi
Mias ikisini kolundan tuttuğu gibi odaya geçti ve kapıyı hızla kapattı. Koridorun uğultusu ise tüm binayı sarsmıştı.
"Çıldıracağım!" dedi Mias. Ellerini saçlarına daldırmak ve yolmak istiyordu. Odanın içerisinde sağa sola yürürken Eris göz ucuyla Lidena'ya baktı ve yalandan gülümsedi.
"Bir yanlışlık olmuş değil mi?" dedi bir umutla. "Lidena'yı kızların yanına götürecekler mi?"
Mias duyduğu sözler ile öfkeyle Eris'e baktı ve kolundan tuttuğu gibi kendine çekip Lidena'dan uzaklaştırdı.
"Onun buradaki en iyi savaşçı olduğunu düşünüyorlar. " dedi dişlerinin arasından. Lidena duymasın diye sessizce konuşuyordu. "O, bu durumdan şikayetçi değilken bizim şikayetçi olmaya hakkımız yokmuş!"
Eris, uzun uzun arkadaşının gözlerine baktı. Çok sinirli gözüküyordu. Bu duruma gerçekten canı sıkıldığı belliydi. Üstelik kızın hemen yanı başlarında olması da duruma hiç yardımcı olmuyordu.
"Tamam. O rahatsız değilse biz neden olalım?" dediğinde Mias durup Eris'in gözlerine baktı."Ne?"
Eris ellerini arkasına koydu ve ciddi bir tavırla cevapladı.
"Biz iki erkeğiz ve o bir kız. Çoğunlukta olan biziz. Neden rahatsız olan biz olalım. Belki ileride o burada durmak istemeyecek. Neden böyle düşünm-" Dediği sırada arkasından gelen gürültü ile geriye döndü. Lidena kendisini gürültüyle yatağa atmış ve kılıcını yastığının altına sıkıştırıp uyumaya hazırlanmıştı.
Mias, elini arkadaşının omzuna koyarken şaşkınca mırıldandı.
"İnan bana dostum sanırım tek rahatsız olacak olan biziz."
Genç kız, dünyayı hiç umursamadan uykusuna odaklanmışken Eris ve Mias son derece gergin birkaç saat geçirmişlerdi. Bu olay sadece küçük odada dönmemiş, erkeklerin tamamı bu olay yüzünden birbirine girmişti. Kimi durumu doğru bulmuyor kimi neden onların odasında kalmadığı hakkında tartışıyorlardı. En sonunda büyük bir çan sesi duyuldu. Bunun üzerine Lidena gözlerini açtı ve ışığı yaktı. Bu ses de neydi?
"Akşam yemeği vakti."
Eris, kafası karışmış gözüken kızı aydınlattıktan sonra üzerine bir ceket aldı.
"Acıkmış olmalısın." dediğinde Lidena dağılmış kısa saçlarını geriye attı ve etrafa bakındı. Mias da Eris gibi hazırlanıyordu.
"Biraz."
Yatağından inip botlarını giyerken Eris aynanın karşısına geçti.
"Ne zamandır dövüşüyorsun?" diye sordu umursamaz gibi ama içten içe herkesin merak ettiği şeyleri o da merak ediyordu.
"Kendimi bildim bileli."Bunun üzerine Mias da soru sorma cesareti buldu.
"Savaşçı olduğunu nasıl anladın?" dediğinde Lidena ayağa kalktı ve yatağının altındaki kılıcını alıp beline yerleştirdi.
"Birilerini öldürdüğümde."
İki adam da yaptıkları işi bırakıp genç kıza baktı.
"Birilerini mi öldürdün?"
İkisinin de aynı soruyu sorması ile genç kız üstünü düzeltti ve o üzerine bir ceket aldı.
"Evet." diyerek ceketi üzerine giydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...