Bölüm 1

6.6K 205 39
                                    

"Ablaaa, kocan geldi!" Meryem'in avazı çıktığı kadar bağırmasıyla yerimden kalkıp kapıya yönelsem de kargon geldi yerine kocan geldi dediğini ancak elim odamın kapı koluna ulaştığında anlamıştım. Kocam yoktu ki? Yani, aslında vardı da yoktu. Şimdi birden öylece çıkıp gelmiş olması gibi bir ihtimali aklımın ucundan bile geçirmezken gerçekten gelmiş olabilir miydi? "Ablaaa, kocan geldi diyorum, koşsana!"

Meryem bir kere daha bağırırken kendimi yaşadığım şoktan çıkarıp hızla bahçe kapısına yöneldim. Bücür cadının şaka yapıyor olma ihtimali çok yüksekti ve ben birazdan kendisini saçlarından sürüyerek bu konuyu neden bir daha açmaması gerektiğini ona çok güzel bir şekilde anlatacaktım.

Onu kapıda dikilirken gördüğümde tam ağzımı açmıştım ki vücudunu yana çevirmesiyle gördüğüm kişi dilimin tutulmasına yetmişti. Gözlerim kocaman olurken yerime mıhlanmış gibiydim. Meryem haklıydı, gerçekten kocam gelmişti.

Iki senedir görmediğim kocam.
İstanbul'da yaşayan kocam.
Rica minnet zorla evlendiğim kocam.
Beni olduğum gibi bırakıp kariyerine dönen kocam.
Galatasaray'lı kocam.
Kerem.

"Merhaba," elinde valizi, tek elini selamlama şeklinde kaldırarak beni selamlaması gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmemi sağlamıştı. 

Kendimi zorlayarka kafa sallamayı başardım, "Merhaba?"

"Ay abla, alsana eniştemi içeri." Meryem'in Kerem'in bileğine yapışıp onu kapıdan içeri çektiğini gördüğümde derin bir nefes aldım, bu kızın ölümü benim elimden olacaktı. Kerem ne yapacağını bilmez bir şekilde onu sürükleyen Meryem'in ardından oturma odasına doğru ilerlerken benim kafama binlerce soru yığılmaya başlamıştı bile. Niye gelmişti? Boşanacak mıydık? Kartıyla üniversite harcımı ödediğim için kızgın mıydı? Neden şimdi gelmişti? İyi miydi? Ben iyi miydim? 

Ne yapacağımı bilemez bir şekilde birkaç saniye duraksadıktan sonra ikilinin açık bıraktığı bahçe kapısını kapatıp yavaş adımlarla onları takip ettim. Ellerim istemsiz bir şekilde tişörtümün belini düzeltikten sonra bir tur da saçımı düzeltmiştim. Ne yaptığımı fark etmediğim, bilinçsiz hareketlerdi bunlar. 

Kerem tekli koltuğa oturmuş, kendisiyle içeri getirdiği valizini de koltuğun koluna dayamıştı, Meryem ise tam karşısındaki ikili koltukta gözlerini ona dikmiş, sanki çok önemli bir belgesel izliyormuş gibi nefes almadan onu izliyordu. Kerem'in kız kardeşimin bu hareketinden etkilenmiş gibi bir hali yoktu, aksine onun bakışları benim adımlarımı takip ediyordu. Gözleri vücudumu şöyle bir süzdükten sonra bakışları yüzüğümde sabit kalmıştı. Daha doğrusu alyansımda. Aceleyle alınmış, evlilik alyansımda. 

"İzmit küçük yer, sen burası için çok ünlü olunca, öyle koparıp atamıyor insan yüzüğü parmağından." kendimden beklemediğim derece soğuk sesimi duyan Kerem gözlerini hemen üzerimden çekmiş, boğazını temizleyerek yere dikmişti bakışlarını. Onun kendi yüzüğünü takmadığını fark etmem uzun sürmemişti tabii ki, niye taksındı ki? Biz gerçekten evli değildik. Benim takmamın tek sebebi, annemin üzerimde kurduğu baskıydı. 

Söyleyecekleri olduğu belliydi, yoksa kimse kimsenin kapısında bu şekilde belirmezdi bu yüzden kendimi kardeşimin yanına yerleştirirken bir elimle onu dürtmüştüm. "Meryem kalk, mutfakta otur, annem ararsa da ablamın işi var, sonra arayacak de." 

"Ama-"

"Yürü Meryem!" on beş yaşında bir ergen olmasının en kötü yanı, her şeye itiraz ediyor olmasıydı, en iyi yanıysa, annemlerin düğün için ayrıldıkları evimizde, bir haftadır ne istiyorsam onu yapmak zorunda kalmasıydı. Bu yüzden sert sesimi bir kez daha duyduğunda orta sehpanın üzerindeki telefonunu almış, saniyeler içinde gözden kaybolmuştu. Ben de dikkatimi kocama verebilmiştim. "Anlat bakalım?" 

Kerem kafasını bana çevirerek bir kez başını salladı, derin bir nefes aldıktan sonra da konuşmaya başladı. "Gökçe, resmiyette evli olmaktan başka hiçbir alakamız olmadığını biliyorum. Seninle hiç konuşmayıp, bir kez olsun arayıp sormadığım için suçlu olduğumu da biliyorum. İnan ne kadar kızsan hakkındır, bağırıp çağırabilirsin de hatta ama önce bir dinle." 

"Kerem," sözleri iki seneyi telafi etmiyordu, ama ben zaten aramızda telafi edilecek bir şey varmış gibi hissetmediğim için bu bir sorun değildi. Ben Kerem Aktürkoğlu'nun etkisini hayatımdan silip onu sadece televizyonda izlediğim bir futbol oyuncusu olarak kabulleneli çok olmuştu. "bana açıklama borçlu değilsin bunların hiçbiri için. İkimiz de evlenmeyi istemedik en başından, senin herkesin gözü önünde yaşadığın bir hayatın, başarılı bir kariyerin var, benim de kendime göre okuduğum okulum, ulaşmaya çalıştığım hedeflerim. Sen giderken zaten ben seninle aynı fikirdeydim bunun herkes için en iyisi olacağı konusunda. O yüzden bunları geç de, durup dururken niye geldin onu anlat." koltuğun ucuna kayarken yeşil gözlerimi kısmış, onunkilere dikkatle bakıyordum. "Boşanıyor muyuz?" 

Bana zoraki bir gülümseme sunarken söylemek üzere olduğu şeye o bile inanamıyor gibiydi, "Nikah tazeliyoruz, karıcım." 

Yüzük / Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin