Galatasaray'ın gerçekten eforsuz bir şekilde kazandığı Bodrumspor maçından sonra hayatımın bütün şansını gittiğimiz mekanın tuvaletinde Barış'ın 'Limon Çiçeği' ile tanışarak kullanmıştım. Alçıdaki bileğimle tuvalette bir süre tepindikten sonra kendimi kabinden dışarı atınca karşımda beyaz bluzu kırmızı şaraba bulanmış, ne yapacağını bilmez bir halde aynadan kendisini izleyen Açelya Arıkan, hayatıma güm diye dalacak gibi görünüyordu. Zaten bu sabah itibariyle de Barış'ı sıkıştırarak öğrendiğim değerli bilgiye göre aynen tahmin ettiğim gibi olmuştu. Açelya artık resmi olarak Erkek Futbol A takımı doktoruydu, bu demekti ki, şuan tam karşımda bize doğru ilerleyen tatlış doktor nereye gidersek yanımızda olacaktı. Ben de Barış'la ikisinin arasını yapıp Barış'ı üçlü arkadaş grubunun tek sapı olma derdinden kurtaracaktım. Bu yüzden hızla yerimden fırlayarak kocaman gülümsedim Açelya'ya.
"Açelya! Buradayım." Elimi deli gibi sallayarak dikkatini çekmeyi başarmıştım. Çok yoğun bir programı olduğunu çözdüğüm canım kocam ve takım arkadaşları şuan yarınki Trabzonspor maçına hazırlık olsun diye ikiye bölünmüş antrenman maçı yapıyorlardı. Ben de köşede yalnızlıktan ölmek üzereyken sarışın doktorun gelmesine normalden daha fazla sevinmiştim. Açelya yakınlaşınca hemen kibarca sarıldım ona. "İşi almışsın! Çok sevindim, artık beraber çalışacağız."
"Evet evet, tanıdık birilerinin etrafta olması çok güzel gerçekten." Açelya yanında getirdiği büyük ilkyardım çantasını yere koyduktan sonra sanki senelerdir bu işi yapıyormuş gibi koltuklardan birine kuruldu. Ben de hemen yanına oturdum. "Gerçi Yunus var ama, olsun."
"Yunus'u da mı tanıyorsun?" diye şaşkınlıkla sordum. Mekandan döndüğümüz gece telefonumda yaptığım stalk sırasında bu bilgiye ulaşamamış olmam şaşırmamı sağlamıştı.
"Kuzenim Lal'le aynı lisede okumuşlar, birkaç kere karşılaşmıştık. Zaten beni de o önermiş, Hasan Bey'e." dedikten sonra sanki devam etmek istiyor ama karar veremiyor gibi bir bakış atınca kafamı hafifçe sallayarak onu cesaretlendirmeye çalıştım. Gerçi tam olarak ne için bunu yaptığımı bilmiyordum ama olsun. "Bak, Gökçe. Tanışalı toplam iki dakika oldu, biliyorum ama sana güvenmek istiyorum." dediğinde tepkisizce onu izlemeye devam ettim. Ne diyecek olabilirdi ki bu kadar ciddi? "Sana bir sır versem, tutar mısın?"
Tabi kız, elti olacağız biz. Senin sırrını tutmayayım kiminkini tutayım? Gerçi muhteşem yakınlık örneği gösterip bir haftada her şeyimi anlatmaya başladığım Tuğçe'yi de sırrımıza sahil etme ihtimalim var ama o kadar yani. Eltiler arasında. "Tabii ki, kimseye söylemem sen istemediğin sürece."
"Benimle mesajlaşan futbolcuyu tanıdığını biliyorum." Eyvah! Kafamı refleks olarak iki yana sallamaya başlasam da bu durumdan kurtulmak için ne diyebileceğimi bilmiyordum. "İnkar etmeye çalışma çünkü tanıştığımız gece 'limon çiçeği' dedin bana, doktor olduğumu da biliyordun. Hasan abi falan bir şeyler dedin ama hiç inanmadım. Zaten inkar çaban da haklı olduğumu gösteriyor."
"Sana kim olduğunu söylersem cenazem çıkar!" diye gereğinden fazla yüksek bir sesle konuştuğumda kendi elimle ağzımı kapadım. Bir yandan da panikle kimse duymuş mu diye etrafıma bakınmıştım. Neyse ki herkesin gözü antrenman maçındaydı. Açelya güldü.
"Merak etme, ben zaten biliyorum."
"Biliyor musun?" masumca sorum onu daha da eğlendirmiş gibi sırıttıktan sonra başıyla sahayı, hemen önümüzde, kendisini belli etmediğini düşünerek bizi dinlemeye çalışan Barış'ı işaret etti kafasıyla. Yüzümü buruşturdum, Barış inşallah benim söylediğimi düşünmezdi.
"Barış Alper Yılmaz." Açelya'yla tekrar göz göze geldiğimizde bir elini koluma koyarak beni teselli etti. "Merak etme, ona söylemem. Senden istediğim şey onu oyuna getirmeme yardım etmen. Bir haftadır kim olduğunu bilmediğim için içinden geldiği gibi oynuyor benimle. Şimdi ben onunla oynayacağım." Valla ne desem yalandı, Barış'la dalga geçebileceğim bir fırsatın elime geçmek üzere olması harika bir şeydi. "Ne dersin? Bana yardım edecek misin?"
"Elbette, ortak!" diyerek sağlam elimle ona bir beşlik çaktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/376755217-288-k576860.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzük / Kerem Aktürkoğlu
أدب الهواةFutbolcu Kerem. Galatasaraylı Kerem. Mustafa amcanın torunu Kerem. Kocam Kerem. Gökçe Altun kendisini Kerem Aktürkoğlu ile evlenme dairesinde bulduğunda 20 yaşında, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Kerem'le daha öncesinde hiç konuşmamış, nik...