Yani bir anlamda kafasını vurduğum doğru sayılabilirdi. Sadece omuzlarının üstündeki değildi vurduğum. Küçük bir çığlık ve şokla ağzıma götürdüğüm ellerim dehşete düşmüş ifademi ne kadar saklayabilirdi bilmiyorum ama Kerem gözleri acıdan dolmuş bir şekilde dizlerinin üstüne çökünce yanına koşmadan edemedim. Kenarda kahkahalarla gülen Mertens, Yunus, Barış ve Berkan dörtlüsünün yanı sıra ne olduğunu anlayamadan Kerem'i yerde görüp buraya doğru koşan takımın diğer üyeleri eklenince tüm takımın dikkatini çekmiş bulunmaktaydım. Aferin Gökçe, kocanın kasıklarına topu oturtunca takımla da harika bir tanışma anı oluşturmuş bulundun.
Kumaş pantolonumu umursamadan Kerem'in önüne dizlerimin üzerine atladığımda kafasını hafifçe kaldırıp bana bakabilmişti. "Çok özür dilerim, yemin ederim kafana atacaktım."
"Bunun daha iyi mi hissettirmesi gerekiyordu?" Acı dolu bir sesle konuşunca benim de gözlerim dolmuştu. Değil kasıklarıma, birisi sırtıma bile o hızda bir top atsaydı ben böğürerek ağlıyor olurdum. Yine iyi dayanıyordu.
"Yemin ederim, yanlışlıkla oldu." Hem soğuktan hem de gözlerimin dolmasının etkisiyle hafifçe akmaya meyillenen burnumu çektim. "Revire mi çıksak?"
"Revir çocuklarımızı geri getirecek mi?"
"Çocuklarımızı?"
"Şu saatten sonra normal yolla gelmelerinin başka bir ihtimali yok da ondan söylüyorum." Kerem'in çenesi hafiften açılmaya başladığına göre acısı azalıyordu ama yine de gözlerimi kırpıştırdığımda yanaklarımdan süzülen iki damla yaşa yapacak bir şeyim yoktu. Göz yaşlarımı gören Kerem'se bir elini zorla kasığından çekmiş omzuma koymuştu. "Tamam ağlama, tüp bebek yaparız."
***
Futbol topu maceramızdan sonra Barış, Kerem'i kenarda oturması için gelip sahanın orta yerinden almıştı. Bu sayede ben de arada kocama endişeli bakışlar atsam da takıma kendimi yeni tercüman olarak tanıtmayı başarabilmiştim. Çoğu İngilizce bildikleri için iletişimimizde bir sıkıntı olacağını düşünmemiştim, bilmeyenleri de İspanyolca'mla destekleyip günün sonuna ulaşmayı başarmıştım. Kazasız derdim de, Kerem'e yaptığımdan sonra bu pek mümkün değildi. Neyse ki takım küçük şovumun eğlenceli olduğunu düşünmüş, Kerem koşmaya devam edebildiği sürece kimseye bir şey söylemeyecekleri konusunda beni telkin edince içim biraz rahatlamıştı. Kerem de 10 dakikanın sonunda ayaklanıp olma ihtimalleri eksilerde olan 'çocuklarımızdan' bahsetmeyi bırakınca her şey olması gerektiği akışa dönmüştü. Takımla beraber öğlen yemeği yemiş, sonrasında da ilk on birde olmayacakları için erken ayrılanlarla vedalaşıp işime geri dönmüştüm.
İlk iş günümün korkunç bir iş saatine ulaşıp on üç saat sürdüğü faktörünü atlarsak gayet iyi bir iş çıkarmıştım çeviride. Hem zaten son iki saat sadece Muslera ve muhteşem üçlü (Kerem, Barış ve Yunus) kalınca pek de bir şey çevirmem gerekmemişti. Kerem sonunda eve gitmek üzere soyunma odalarına ilerlediğinde Muslera'nın da onun peşinden gittiğini gördüğümde rahatlamıştım. Görevim Galatasaray'ın bütün üyelerine, tesis sınırları içerisinde her an çeviri yapmak olduğu için Muslera çıkış yapana kadar benim günüm de bitmiyordu.
Kerem'i otoparkta beklemeye karar vererek ceketimin fermuarını çektim ve beyaz arabasına yaslanarak telefonumu cebimden çıkardım. Takımdakilerin arkadaşlık isteklerini kabul ettikten sonra, saklayacak bir şeyim olmadığını düşünerek hesabımı gizliden çıkardım. Bio'mdaki ismimi de Gökçe Altun Aktürkoğlu olarak değiştirdikten sonra Galatasaray çevirmeni olduğumu da ekledim. Magazinciler malzeme istiyorlarsa buyurup alsınlardı. Düğündeki halimizden sonra etraf zaten bizimle çalkalanıyordu, biraz fazla dalga okyanusu taşırmazdı sonuçta.
"Yarın da beni öldürme girişiminde bulunacak mısın yoksa sadece bugüne mi özeldi?" Kerem arabanın kilidini uzaktan açtıktan sonra söylediği bu sözlerle ona karşı, acı verdiğim için oluşan sempatimi süpürmüştü halının altına.
"Bilmem, belki bu geceyi çıkarmazsın." Kapımı açarak oturdum. Yerini öğrendiğim üzere klimaya da basmıştım. Kerem sürücü koltuğundaki yerini alırken kafasını sallayarak onayladı beni.
"Kapımı kilitleyeyim bari yatarken."
"Zaten kilitlemiyor muydun?"
"Seri katil falan olmadığını düşünüyordum ama bugünden sonra belli olmaz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzük / Kerem Aktürkoğlu
Fiksi PenggemarFutbolcu Kerem. Galatasaraylı Kerem. Mustafa amcanın torunu Kerem. Kocam Kerem. Gökçe Altun kendisini Kerem Aktürkoğlu ile evlenme dairesinde bulduğunda 20 yaşında, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Kerem'le daha öncesinde hiç konuşmamış, nik...