Şimdiden on bir olmuştu. Kerem sanki bana gıcıklık olsun diye yapıyormuş gibi beni masadan masaya sürüklemiş, tanıdık gördüğü herkese nasıl artık hep beraber olduğumuzu, birbirimize hasret kaldığımızı anlatmıştı kocaman gülümsemesiyle. Bu düğün salonunun ne kadar büyük olduğunu hesap edemeyip daha kısa bir topuklu giymediğim için kendime kızarken tek yapabildiğim, sıkıca tuttuğum kocamın elini bırakmadan peşinden gezmekti. Beş gün önce olmaktan korktuğum kutu bebeğine dönüşmem gerçekten çok kısa bir zaman almıştı.
Takımın hepsiyle tanışmıştım, zaten bir kısmı bizim için ayrılan on iki kişilik yuvarlak masada bize eşlik edecekti ama Kerem kalanların da benden haberi olduğunu tam anlamıyla emin olana kadar herkesle tek tek konuşmuştuk. Benim söyleyecek pek bir şeyim olmadığı için rolüm Kerem'e aşık gibi bakmak ve bana sorulan kişisel birkaç soruya cevap vermek de olsa daha düğün başlamadan yorulmuştum.
Hangi bölümü bitirdiğimi, çalışıp çalışmayacağımı soran birkaç kişiye cevap verirken beni duyan Ersan Zeren'se tanıştığım bütün kişiler içinde beni en şok etmeyi başaran tek kişiydi. A takımında ona yardım eden stajyer tercümanın kariyerine başka bir yerde devam etmek üzere yanından ayrıldığını söylemiş, boş kalan yardımcı tercüman koltuğunu bana teklif etmişti. Birkaç saniye nutkum tutulduğu için sessiz kalırken otomatik olarak kendisine döndüğümü gören Kerem ise, 'Elbette bu teklifi değerlendirmekten çok memnun olacağımı ve düşündükten sonra geri dönüş yapacağımı' söylemişti ona. Ben de kafamı deli gibi sallayıp, bu gece ilk gerçek gülümsememi Ersan abiye sunmuş, çok çok teşekkür etmiştim.
Zaten Ersan abinin yanından ayrıldığımızda nikah memuru salona girmiş, bize de yerimize oturmamız gerektiğinin sinyallerini vermişti. Kerem'le beraber masamıza döndük. Tam yanımda hala nasıl olduğuna inanamasam da Mertens'in eşi Katrin, onun kucağında da küçük Ciro oturuyordu. Gerçekten biz salona geldiğimizden beri yerinden hiç kalktığını görmemiştim, çok uslu bir çocuktu. Sarı saçlarını annesi taramış, damat gibi minik bir takım giydirmişti ona. Şuansa sessizce elindeki kurabiyeyi yemekle meşguldü. Gelinle damadın içeri girdiği sırada uzanıp Ciro'yu sıkıştırmamak için bütün irademi kullanmam gerekmişti ama ilgimi gecenin çiftine odaklamayı başarabildim.
Sevilay benim pek tarzım olmayan ama ona çok yakışmış balık model bir gelinlik giymiş, saçlarını topuz yapmıştı, duvağı arkasından bütün dans pistini sürüyerek geçmiş, yerine oturduğunda yüzünü de net bir şekilde görebilmiştim. Sarı saçları, mutlulukla parlayan kahverengi gözleriyle bizden pek de büyük olmadığını anladığım çok güzel bir kadındı. Eşi de en az onun kadar şıktı ve oturdukları sırada Sevilay'a sanki ellerinde tüm dünyayı tutuyormuş gibi bakmıştı. Özlemle iç çekmek istesem de kendime engel oldum. Benim evliliğim onlarınkinin aksine verilmiş sözler ve yapılması gereken şovlar üzerine kurulu olduğundan kimsenin bana damadın Sevilay'a baktığı gibi bakmayacak olması acı bir yüzleşmeydi.
Nikah kıyıldıktan sonra sıra ilk dansa gelmişti. Sevilay ve Gökhan'ın, adını nikah sırasında öğrenmiştim, uzun bir süre üzerinde çalışıldığı belli olan ilk dans koreografilerinden sonra bir tur da normal bir dans müziği çalınmış, salondaki diğer çiftler de sahneye davet edilmişti. Bu kısmı hiç konuşmadığımız için bir an boşluğa düşerek etrafa bakındığımda canım kocamı çoktan ayaklanmış bir şekilde yanımda dikilirken buldum. Hiçbir şey demeden yüzünde sahte bir gülümsemeyle elini uzatmıştı bana. Aynı sessizlikle yerimden kalkarken telefonumu ne yapacağımı bilememiş, onu da Kerem'in eline tutuşturmuştum.
"Ne yapayım ben bunu?"
Göz devirdim, "Elbiselere cep dikmiyorlar, Kerem. Atıver cebine, ağırlıktan çökecek halin yok." Kendi kendine bir şeyler fısıldayarak dediğimi yaparken sahne yolunu yarılamıştık bile. "Bir şey mi diyorsun?"
"Diyorum ki," piste ulaşmamızla beraber iki elini de belime koyan kocam beni iyice kendine çekerek şaşırtsa da, ben de ellerimi ensesinde birleştirdim. "niye başka bir şey almadın o zaman?"
"Bu güzel diye? Sence elbisede tek kriter cebi olup olmaması mı?" Cevabı ise şok olmamı sağlamıştı.
"Yani bana kalsa ilk yeteri kadar kumaşı olup olmamasına bakardım ama demek ki sen o konuyu da önemsememişsin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzük / Kerem Aktürkoğlu
FanfictionFutbolcu Kerem. Galatasaraylı Kerem. Mustafa amcanın torunu Kerem. Kocam Kerem. Gökçe Altun kendisini Kerem Aktürkoğlu ile evlenme dairesinde bulduğunda 20 yaşında, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Kerem'le daha öncesinde hiç konuşmamış, nik...