Arkadaşlar, ben üniversite son sınıfta okuyorum ve bu sene stajımız olduğu için her zamankinden yoğun olacak. Bu yüzden bölüm sayılarını günde bire düşürmeye karar verdim. Her gün bölüm atacağım, stok bölümlerim var birkaç tane, onlardan sonra yazmaya yetişirsem bazı günler iki atmaya da devam edebilirim. Anlayış göstereceğinizi düşünüyorum. Şimdilik iyi okumalar!
"Beğendin mi?" Reyyan, küçük odada onun için açtığımız koltuğun üzerine serdiğim Barbie desenli çarşafa bu güne kadar gördüğü en güzel şeymiş gibi bakıyordu. Bunu fark ettiğim için kıkırdayarak sormuştum ben de. Bu çarşafı nikah malzemesi gezimizde görmüş, kendim için almıştım aslında. Yirmi iki yaşında olmam çocuk ruhumdan hiçbir şey eksiltmemişti çünkü. Şimdi ise ilk defa Reyyan kullanacaktı.
"Çok güzelmiş, keşke bizim de olsa böyle." diyerek kendisini yatağına atınca hemen üzerini örtmek için ilerledim ben de. Geceleri örtü örtmeyi gerektirecek kadar soğuk oluyordu. "Annem de alsın bana."
"Bu senin olsun o zaman," dedim hemen. "buradayken kullan, eve giderken yanında götürürsün." Reyyan sevinçle kafa sallayarak boynuma atladı.
"Teşekkür ederim, yenge. Dünyanın en iyi yengesi sensin!" diye biraz da bağırarak ilan edince Kerem de odaya geldi.
"Pabucumu dama mı atıyorsun sen benim?" dediğinde Reyyan'dan ayrılarak gülümseyerek ikiliyi izledim. Allah'ım tövbe haşa, ben Meryem'i özlemiş olabilir miydim? Reyyan'ı görünce kendi kız kardeşimi düşünmeden edememiştim. Okulu açıldığı için telefon görüşmelerimiz aksar hale gelmişti. Sanırım özlemiştim. Reyyan abisine dil çıkarınca Kerem hemen üzerine eğilerek gıdıklamaya başladı onu. "Bunun cezası olur işte böyle."
Onlar gülüşürken ben de gülüyordum, olay biraz ileriye gidip Reyyan nefessiz kalmaya başlayınca araya girmek zorunda kaldım ama. "Kerem yeter, katılacak çocuk."
Kerem hala kıkırdayan Reyyan'ı serbest bıraktı ama bir parmağını ona doğru sallamayı ihmal etmedi. "Bir dahakine kurtulamazsın elimden haberin olsun." dediğinde Reyyan da kafasını sallayarak onayladı onu. Ben üzerini örttükten Kerem de iyi geceler dileyerek ışığı kapattıktan sonra odasından çıkıp Kerem'inkine ilerledik.
Açıkçası Kerem'le uyumak konusunda gergin değildim. Bütün deplasman maçlarında beraber kaldığımız için buna alışmış sayılırdım. İkimiz de itiraz etmiyor, birbirimizden rahatsız olmuyorduk. Zaten keşfettiğim üzere ikimiz de ne şekil uyursak ondan çok da uzak bir şekilde uyanmıyorduk. Manyak kardeşim Meryem'in aksine bu şekilde uyuyor olması çok iyi bir avantajdı. "Annem bayılıyor sana," dedi Kerem dolapta kendi kıyafetlerini ittirdiğimiz köşeden pijamalarını alırken. "aşağıda o kadar övdü ki bayılacaktım."
"Benimki de senin en büyük fanı, kocacım. Bunlar hep karşılıklı demek ki." dedim ben de telefonumu cebimden çıkarıp komodine atarken. Kerem kıkırdayarak odasındaki ebeveyn banyosuna girdiğinde fırsattan istifade hemen ben de giydim kendi pijamalarımı. Saçımı da tokamdan kurtarınca rahatlamıştım. Kerem banyodan çıktığı gibi kendisini yatağa atınca dişimi falan fırçalamak için ben de girdim. Aşağı kattaki banyoda duran bütün eşyalarımı da, yine Kerem'inkileri kenarı sıkıştırmak suretiyle buraya taşımıştım. En azından makyaj masamı çıkarıp köşeye yerleştirdiğimiz için mutluydum. Anneleri geri döndüğünde tekrar indirecek olmak da ayrı bir problemdi ama olsun.
İşimi halledip çıktığımda Kerem'i hep benim yattığım sağ tarafta görünce başına dikildim. "Sizi yana alalım beyefendi,"
"Saçmalama istersen," kendisi çoktan yerleşip kafasını yastığa bile koyduğu için sanki dünyanın en garip şeyini söylemişim gibi bakmıştı bana. "ne fark eder?"
"Kay işte fark etmiyorsa." deyip bacağının dibine oturdum, gerekirse onu yuvarlayarak öteki tarafa atardım. "Neye itiraz ediyorsun anlamadım. Otelde de ben yatıyorum zaten sağ tarafta."
"Uyuyamıyorum güzelim ben solda, yarın sabahın köründe sen uyurken antrenmana gideceğim ben. İtiraz etmez misin?" dediğinde yumuşayacak gibi olmuştum ama dediği şeyle duraksadım. 'Solda uyuyamıyorum' ne demekti? Bu yüzden mi onu yatakta bana yapışmış şekilde buluyordum? Sorgularca ona baktığımı fark edince kafasını iki yana salladı, "Ne oldu?"
"Sen o yüzden mi dibime giriyorsun yatakta?" diye kıkırdadığımda yanakları hafifçe pembeleşmişti. "Ben de diyorum ki beni oyuncak ayısı falan sanıyor, bilmeden sarılıyor. Sen baya plan yapıyormuşsun." iyice gülmeye başladığımda oflayarak daha da gömülmeye çalıştı yastığa.
"Hadi canım, hadi güzelim, hadi karıcım..." Beni oturduğum yerden kaldırmaya çalışınca bir kez daha inat ettim. "Uykum lazım bana."
"Bana da lazım, annenlere söz verdim. Sanki ben çok biliyormuşum gibi Topkapı'ya götüreceğim onları yarın gelip Ersan abiye belgeleri teslim ettikten sonra." dediğimde Kerem göz devirerek hafiften yana kaydı. Zafer kazandığımı sanmıştım ama tamamen sol tarafa geçmeyince hiç de böyle bir şeye niyeti olmadığını anlamıştım. Yine de Kerem yorganın ucunu kaldırıp bana bakınca kafamı iki yana sallayarak kendini açıklamasını istedim.
"O zaman ikimiz de sağda yatıyoruz," dudaklarımı araladığımda yorganı kapatıyor gibi yaptı. "son teklif!"
"Tamam be tamam," söylenerek benim için açtığı yere yerleşip yorganı ikimizin de üstüne örtmesine izin verdim. Yorganı yerleştirdikten sonra kolunu çekmemiş, belimin üzerinde bırakmıştı.
"Dönmeden uyu," dedi kendisini iyice dibime yerleştirirken, ben de hafifçe kıpırdanıp kafamı yastığa koydum güzelce.
"Bir, ne zaman dönerek uyuduğumu gördün?" diye sorguladıktan sonra devam ettim. "İki, sanki kıpırdayacak yer bırakmış gibi boş konuşuyorsun."
Kerem kıkırdadı, "İyi geceler karıcım."
Görmese de sırıttım, "İyi geceler kocacığım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzük / Kerem Aktürkoğlu
FanfictionFutbolcu Kerem. Galatasaraylı Kerem. Mustafa amcanın torunu Kerem. Kocam Kerem. Gökçe Altun kendisini Kerem Aktürkoğlu ile evlenme dairesinde bulduğunda 20 yaşında, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Kerem'le daha öncesinde hiç konuşmamış, nik...