Bölüm 53

2.7K 217 14
                                    

Kasım'ın ilk haftası bana hiç yapmak istemediğim bir şeyi getirmişti, gelinlik alışverişi. Tuğçe ve Meryem beni her bir dükkana sürükledikçe boğuluyormuş gibi hissediyordum. Bu işi ilk yaptığım sefer, iki sene öncesi, ve her şeyin benim kontrolüm dışında gerçekleştiği anları hatırlayıp üzülüyordum. Hiçbir şeyi seçmemiştim. Kocam, gelinliğim, minik düğün salonumuz, saç ve makyajım bile başkaları tarafından seçilmişti. Her şeyi doğruya çevirmek için ikinci şansımın bu olduğunu söylemişti Tuğçe ama ben içimdeki buruk yanıma engel olamıyordum. 

Kerem'i seviyordum, onun beni sevdiğini de biliyordum. Her ne kadar bu sözleri söylememiş de olsak, öpüştüğümüz geceden beri ilişkimiz çok ilerlemişti. İlk tahmin ettiğim üzere makyaj masamı bile alt kata taşımak zorunda kalmamıştık, aksine ben yatağımın altına tepiştirdiğim diğer eşyaları da yukarı çıkarmıştım, çünkü artık her gece birlikte uyuyorduk. Her sabah kahvaltı ediyor, işimize gidiyorduk. Benim hafta sonlarım düğün hazırlıklarıyla, Kerem'inkisiler ise maçtan maça koşmakla geçiyordu. Meşguldük, yoruluyorduk ama hayatımın en güzel dönemini yaşıyordum. 

Kız kardeşim ise annem tarafından iki gün önce buraya gönderilmişti. Onun gibi bir onuncu sınıf öğrencisinin okulda olması gerektiğini öne sunarak ondan kurtulmaya çalışmış, ama annemin ara tatil olduğunu söylemesiyle gittiğim her yere onu da götürmek zorunda kalmıştım. Benimle alışverişe çıkmak onu yorar sanıyordum ama o aksine, Tuğçe ile işbirliği yapıyor, bütün bu kargaşada çok eğleniyordu. Kerem evde yalnız kalmasını istemediği için ben Tuğçe ile mekan ayarlaması yaparken dün onu tesise bile götürmüştü. Söylediğine göre ortama kolay uyum sağlamış, bütün gün çok eğlenmişti. Eve geldiğinde elinde bütün takımdan imzalı bir forma tutuyordu, benim de öyle bir formaya erişme gibi bir hayalim vardı ama bu kadar süreye rağmen başaramamışken Meryem'in tek günde takıma kendisini bu kadar sevdirmesi hayret edilecek bir şeydi. 

"Bunu denemek ister misin?" Tuğçe'nin elinde tuttuğu balık model gelinliğe bıkkınlıkla baktım. Sabahtan beri ne o bu tarz gelinlikleri göstermekten, ne de ben hiç benim tarzım olmadığını söylemekten yorulmamıştım. "Çok şık." 

"Çok beğendiysen sen dene Tuğçe'cim. Kaç kere dedim, balık modelden nefret ederim." diyerek göz devirdiğimde çalışan kızın bakışlarını üstümde hissetmiştim. Geldiğimizden beri tek bir gelinlik bile denemediğim için beni garipsemesi normaldi, hatta bu son yarım saatte bizi buradan kovmak istediğini de hissedebiliyordum. Bunu yapmamasının tek sebebi ne miydi? Kerem Aktürkoğlu'nun eşi olmam tabi ki. 

"Boşuna uğraşma Tuğçe ablacım, benim ablam o tarz değil bu tarzı daha çok sever." Meryem'in Tuğçe'yi sevdiği kesindi ama bugün aralarında kim bana gelinlik beğendirecek adlı bir yarışma başlatmışlardı. Bakışlarımı Meryem'in işaret ettiği yöne çevirince, girdiğimizden beri nasıl dikkatimi çekmediğini anlayamadığım, beni kardeşimin gerçekten de beni tanıdığına inandıran o gelinlikle karşılaşmıştım. O kadar güzeldi ki. Oturduğum koltuktan tek hamlede kalktığımda Tuğçe şaşkınlığını belli eden bir ses çıkarmıştı. Onu umursamadan gelinliğe doğru adımladım. 

Küçüklüğümden beri hayalim 'Prenses Aurora' elbisesi giymekti. Şuan karşımda duran, saten, düşük omuzlu gelinlik ise beni beş yaşıma geri döndürmüş gibiydi. Kerem'le evlenirken giydiğim ekstra işlemeli, kabarık parçadan o kadar uzaktı ki, birkaç saniyemi sırf bu farkı sindirmek için harcamıştım. Kendim için bir gelinlik seçecek olsam, bunu seçerdim. Görevli kıza döndüm. "Bunu alacağım," Meryem zaferle yumruğunu havaya kaldırırken Tuğçe derin bir nefes almıştı. Satıcı kızsa sözlerimin netliği karşısında şaşkınlığını gizleyememişti.  "denemek istiyorum."

"Tabii, ama bu gelinlik İtalyan yapımı. Diğer modellerimizle arasında ciddi bir fiyat farkı var." kız elbiseye ilerlerken beni bilgilendirmişti. Kafamı iki yana salladım. Kerem dün akşam, takımın pek bilgili evli üyelerinden aldığı engin düğün masrafları eğitiminden bahsetmiş, hiçbir şartta, hiçbir masraftan kaçınmamamı söylemişti. Anlattığına göre Muslera ona Patricia'nın gelinliğinin çeyrek milyon tuttuğunu söylemişti. Kerem de, benim bu kadar büyük bir rakamdan çekineceğimi düşündüğünü ama hiç önemli olmadığını söylemişti. 'İlk seferinde hiçbir şey istediğimiz gibi değildi, şimdi izin ver de herkesin hayali olan peri masalı düğününü yaşayalım' böyle söylemişti. 

Yüzük / Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin