Marcao özür dilemişti. Hem sosyal medyadan, hem de canlı yayında. Takım dışı da edilmişti. Hiç üzülmemiştim. Ersan Abi Marcao'nun özrünü çevirmeyi reddettiğimi öğrendiğinde dakikalarca gülmüş, iyi ki bu iş için benim gibi birini tercih ettiğini söylemişti. Kerem'in sahada dayak yediği sırada benim kenarda delirmemi, sonrasında da Kerem'le konuşup sarılmamızı içeren kısa video binlerce kişi tarafından izlenmişti. Taraftar bir sürü edit yapmış, farklı farklı şarkılarla sosyal medyada yayınlamıştı. Tepkiler olumluydu. Çoğu kişi benim yerimde olsalar aynı tepkiyi vereceklerini söylemişti. 'GökKer' ise maçı takip eden iki gün boyunca Türkiye Spor alanında en çok kullanılan etiket olmuştu. Okan hocanın söylediğine göre sinir patlamam oldukça olumlu sonuçlanmış, en başında İstanbul'a gelme amacıma tam olarak ulaşmıştım. İlgi dağılmıştı.
Bu yüzden de şuan bir organizasyon şirketinin müşteri salonunda, benimle ilgilenmekle görevlendirilmiş Ayşen Hanım'ın rehberliğinde nikah törenimin masa örtüsü rengini seçiyordum. Okan hoca ilgi yoğunluğundan faydalanmak adına nikah mekanını falan bakarken Kerem'le haberlere düşmenin tam sırası olduğunu söylemişti. Bugün, erken saatlerde yaklaşık üç yüz kişilik bir mekan tutmuştuk Kerem'le. Mekanın çıkışında da kesinlikle Okan hocanın göndermediği gazetecilerle kısa bir röportaj yapmış, poz vermiştik. Bütün bunların beni rahatsız ediyor olması gerekiyor muydu bilmiyorum ama şimdilik iyi hissediyordum.
"İkisi arasında bir fark var mı ki?" elimdeki iki örnek kumaşı da Tuğçe'ye gösterirken tüm samimiyetimle sormuştum bu soruyu. İki kumaş da beyazdı, aynı materyaldi. Nasıl bir fark görmem gerektiğinden emin değildim. Tuğçe gözlerini devirirken Ayşen Hanım'ın kıkırdadığını duydum.
"Birisi daha krem bir ton, öteki ise pembe alt tonlu." diye açıklama yaptığında kafamı anlamışım gibi sallayarak Tuğçe'ye bir kere daha baktım. Ne olur derdimi anlayıp yardım etsindi. Kerem antrenman bahanesiyle tüm bu saçma seçimlerden kurtulmuş olabilirdi ama ben delirmek üzereydim. İki saattir yok su bardağı, yok masa dekoru, yok ışıklandırma derken yüz farklı şeye onay vermiştim. Açık konuşmak gerekirse seçtiğim parçaların birbiriyle uyumlu olup olmayacağını bile bilmiyordum, unutmuştum çünkü çoğunu ne seçtiğimi. Zaten ilk yarım saatin sonunda bu işin bana göre olmadığını anlamış da Tuğçe'yi öyle çağırmıştım yanıma. Canım arkadaşım tüm bu detaylarla benden çok daha iyi başa çıkıyordu.
"Pembeli olan olsun, sandalyeler de şuradakiler olsun. Gelin damat masası için de bu sandalyeler kullanılsın, bir de şu çiçek." Tuğçe taramalı motor gibi birçok şeyi arka arkaya işaret ederek konuştuğunda kendimi onu öpmemek için zor tuttum. Kanatsız meleğim olabilir miydi?
"Gökçe Hanım seçse daha iyi değil mi?" Ayşen Hanım emin olamayarak sorduğunda hızla kafamı iki yana salladım.
"Aşk olsun, Tuğçe benim en iyi arkadaşım. O da bunun bir parçası olsun isterim." birden ayaklanıp çantama sarıldığımda Ayşen Hanımın şaşkınca beni izlediğini gördüm. "Her şey için çok teşekkür ederim. Şimdilik siz seçtiğimiz detaylar üzerinde çalışın, sonra tekrar buluşalım."
Kadın itiraz hakkının olmadığını fark edince uzattığım elimi sıktı kibarca gülümseyerek, "Siz nasıl isterseniz. Ben size dönüş yaparım." Tuğçe'yle de el sıkıştıklarında hızla kendimi dışarıya attım. Özgürlük böyle bir his miydi? On dakika daha bir şeyler seçseydim boğulacağıma emindim.
"İyi misin?" Tuğçe gülerek konuştuğunda kafamı sallayarak koluna girdim.
"Sen harika bir insansın. Kocam beni terk etti ama sen buradaydın. Canım arkadaşım, son seçtiğin seçimler harika oldu. Kesin çok güzel duracaklar." Tuğçe başını iki yana sallayarak sırıttı.
"Ne seçtiğime bakmadığına o kadar eminim ki..."
"Harika olmaların bir sebebi de bu, ben seçmek zorunda kalmadım." onu ilerideki kafeye doğru yönlendirdim. "Şimdi kocişim bize birer zafer kahvesi ısmarlamasın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzük / Kerem Aktürkoğlu
FanfictionFutbolcu Kerem. Galatasaraylı Kerem. Mustafa amcanın torunu Kerem. Kocam Kerem. Gökçe Altun kendisini Kerem Aktürkoğlu ile evlenme dairesinde bulduğunda 20 yaşında, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Kerem'le daha öncesinde hiç konuşmamış, nik...