Tam merdivenlerden ineceğim zaman birinin bana seslendiğini duydum. Bu ses Bora'ya aitti. Kafamı sesin geldiği yere doğru çevirdim. Merdivenin başında gülerek bana bakıyordu ama ben ona şaşkınca bakıyordum. Böyle bir şey beklemiyordum. Merdivenlerden resmen koşarak indi ve bana sarıldı. Kollarını vücuduma sımsıkı bir şekilde sardı bu sefer bende ona karşılık verdim. Gücüm yettiği kadar sıktım. Kulağıma bir şeyler fısıldadı.
"Gelmeyeceksin sandım."dedi. Ben de onun kulağına
"Ama geldim."dedim. Gülüş sesini duydum.
"Neden geç geldin?"dedi.
"Hazırlanmam zaman aldı."dedim. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.
"Seni çok seviyorum. Gitmesen olmaz mı?"dedi. İlk defa bir erkek benim için bunları söylüyordu. Bir şey diyemedim gitmem lazımdı.
Artık kollarını benden ayırdı, bende ondan ayırılınca
"O kadar pişmanım ki seni sevdiğimi daha önce söylemediğim için."dedi.
"Neden böyle konuşuyorsun hani benim peşimi bırakmayacaktın ama şuan bana bir veda konuşması yapıyorsun."dedim gülerek. O da gülümsedi.
"Haklısın bu kadar hüzün yeter. Bu arada sen ne zaman gidiyorsun?"dedi.
"Şimdi gideceğim annem araba da bekliyor."dedim. Bakışlarındaki neşe kayboldu.
"Bu kadar erken gitmen biraz tuhaf."dedi. Ben de gülerek
"Konu annem olunca bunların normal karşılanması gerekiyor."dedim. Suratında küçük bir gülümseme yer aldı. Tekrar bana sarıldı ve kafasını boynuma gömdü. Derin bir nefes aldı. Boynuma küçük bir öpücük kondurdu. Ve tekrar benden ayrıldı. Ellerimi tuttu ve yüzüme baktı. Sanki yüzümden bir şey okumaya çalışıyormuş gibiydi.
"Sanırım artık gitmem gerekiyor."dedim. Hafifçe başını salladı ve ellerimi bıraktı. Onun yanında daha fazla durursam ağlayacaktım. Böyle bir sey olmasını asla istemezdim. Ona arkamı dönüp okulun çıkışına yöneldim. Gözlerim dolmuştu. Gözkapaklarımı kırpınca istemsiz bir sekilde bir kaç damla dökülüverdi. Hemen kendimi toparlayarak arabanın olduğu yere gittim. Annem arabada telefon görüşmesi yapıyordu. Beni görünce telefon görüşmesini bitirdi. Arabanın kapısını açıp yolcu koltuğuna bindim. Bana baktı ağladığım ortadaydı ama nedenini bile sormadı. Arabayı çalıştırdı. Ben de kulaklığı kulağıma takarak müzik dinlemeye başladım. Uzun bir yolculuk olacak gibi gözüküyordu. Gözlerimi kapayıp saçma hayallerimle baş başa kaldım."Mary hadi kalk geldik."dedi. Uykulu gözlerle ona baktım. Emniyet kemerini çıkarıyordu. Kafamı cama çevirdim ve okula baktım. Kanım dondu. Bu rüyamdaki okuldu. Büyük bir okuldu. Bej ve açık kahverenginin yoğun olduğu binaları vardı.
"Sana diyorum hadisene."dedi. Onu o sesini daha fazla duymak istemiyordum. Yerimde doğrularak kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Burası soğuktu. Üstümdeki tişört beni koruyamıyordu. Arabanın kapısını kapadım.
"Hadi şu kayıt işlemlerini bir kontrol edelim sonra buraya gelir alırsın bavullarını."dedi. Kafamı hafifce salladım. Annem önde ben arkada okula girdik.
Tam da rüyamdaki gibiydi ortada kocaman bir bahçe vardı. Ama içerde öğrenciler vardı. Bazıları henüz dışarı çıkıyordu. Dışarı çıkanlar bana sert gözlerle bakıyolardı ve bakışlarını hiç çekmiyordu. Bazıları onlar gibi davranmıyor bizi görmezden geliyordu ama diğerleri biz binanın içerisine girene kadar sürekli baktılar. Koridorda yürürkende öğrencileri gördüm. Dışardaki manzaranın aynısı burda da vardı.
"Burası müdürün odası."dedi annem. Kapıyı tıklattı. İçeriden "Gel"sesini duyunca kapıyı açtı. Benim girmemi bekledi. Ben girdim o da içeri girip yavaşca kapıyı kapattı.
"Buyrun oturun."dedi müdür. Ben en yakınımdaki koltuğa yerleşirken müdür konuşmaya devam etti.
"Hoşgeldiniz efendim."dedi ve bana baktı. "Demek Mary sensin."dedi. Başımı sallayarak onayladım.
"Burada yatılı kalacaksın ve lise bitene kadar burada duracaksın."dedi artık bunları ezberlemiştim. Müdür devam etti.
"Burada her şey bedava yiyecek-içecek filan. Senin kendine ait bir odan olacak. Aslında bir oda da iki kişi kalır ama boş bir odamız olunca ve fazla da öğrenci olmayınca sen tek başına kalacaksın."dedi ve anneme döndü.
"Arasıra ziyaret etmeye gelebilirsiniz."dedi. Bu komikti annemin beni ziyarete geleceğini düşünüyordu. Müdür bu sefer gülerek devam etti.
"Zaten siz bu kuralları biliyorsunuz, yanlış hatırlamıyorsam burada eğitim görmüştünüz."dedi. Annem gülümsedi, başını sallayarak onayladı. Müdür bana dönerek
"Hadi bakalım gidip yerleşsen iyi olacak."dedi. Bir sey demeyerek ayağa kalktım. Annemde kalktı ikisi el sıkıştılar. Ben de odanın çıkışına yönelip kapıya doğru yürüdüm. Kapıdan çıktım. Bu sefer ben önde annem arkada geldiğimiz yerden geri gidiyorduk. Arabanın yanına geldiğimizde bagajın yanına gidip açtım. İçinden bavullarımı çıkardım annem ise bir köşede beni izliyordu. Bagajı kapatıp anneme döndüm. Bana doğru geldi ve sarıldı. Ona karşılık vermedim. Kollarını benden ayırarak yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Görüşürüz canım."dedi ve arabaya doğru yürüdü. Arabanın kapısını açarak sürücü koltuğuna oturdu. Bana gülümseyerek el salladı. Dün gece duyduklarımdan sonra yaptığı bu davranışlar beni tiksindiriyordu. Arabayı çalıştırdı ve buradan uzaklaştı.
Önümdeki bavullarıma baktım. Sıradaki soru şuydu: Ben bunları nasıl götürecektim? İlk önce büyükleri alarak kapıya kadar taşıdım ve onları orda bıraktım. Küçük olanıda alıp büyüklerin yanına koydum. Böyle giderse akşama ben odamda olurdum. Ama başka bir seçenek yoktu. Tekrar büyük olanları alıp okulun içindeki bir ağacın yanına kadar taşıdım. Kapıdan dışarı çıkarak küçük olanı alıp büyük olanların yanına taşıdım. Aniden arkamda birinin sesini duymam irkilmeme sebep oldu. Arkama dönüp kimin olduğuna baktım. İlk dikkatimi çeken şeyi mavi gözleri oldu. Gerçekten çok güzeldi. Böyle bir maviye sahip olan var mıydı gerçekten. Ama cevap karşımda duruyordu. Açık kahverengi saçları vardı. Yakışıklıydı ama Bora kadar olamazdı.
"Yenisin bu okulda galiba."dedi. Gözlerimi ondan çekerek bavullarıma yöneldim.
"Evet."diye kısa bir cevap verdim.
"Dikkatli olmalısın senin gibileri burada hoş karşılamazlar."dedi. Neyden bahsediyordu?
"Benim gibiler derken?"diye sordum. Pot kırdığını anlayınca kekeleyerek
"Boşver saçmaladım."dedi ve devam etti.
"İstersen sana yardım edebilirim. Eğer akşamdan önce odana gitmek istiyorsan."dedi. Gülümseyerek
"Aslında çok iyi olur."dedim. O da gülümsememe karşılık verip gülümsedi. Büyük bavulların ikisini tutup sürüklemeye başladı ben de küçük olanı elimle tutup sürüklemeye başladım. İlk dakikadan benimle konuşmaya başladı.
"Sana biraz okulu anlatıyım. Burası hapishane. Girince 4 yıl boyunca çıkamıyorsun. Yemekler filan bedava ve sürekli aktiviteler oluyor: Gezi, piknik, balo gibi."dedi. Bana baktı ve gülümsedi.
"Burası diğer okullardan biraz farklı olucak senin için. Çoğu öğrenci sana soğuk davranacak. Bunları normal karşılamalısın."dedi. Bende ona gülümseyerek
"Aslında eski okulumdan çokta farklı değil. Orda da bana birazcık soğuk davranırlardı."dedim
"Hım, o zaman zorlanmayacak gibi gözüküyorsun."dedi. İlk edineceğim arkadaşımın erkek olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Binanın içerisine girdim. Biri panoya bir şeyler asıyordu. Bizi görünce öylece donakaldı. Sonra bana bakarak elindeki kağıtları sertçe buruşturup yere attı ve hızlı adımlarla ordan uzaklaştı. Neden böyle davranmıştı? Yüzümün nasıl göründüğünü bilmiyordum ama yanımdaki çocuk bana şaşkın gözlerle baktı.
"Sana bahsetmiştim. Bu kadar tepki verme bir süre sonra sana alışırlar."dedi. Kafamı ona çevirerek
"Ama senin dediğin gibi bana soğuk davranmıyordu resmen benden nefret edercesine bakıyordu."dedim. Cevap vermedi, bakışlarını benden kaçırdı.
"Gitsek iyi olucak."dedi.
"Tamam."dedim. Yürümeye devam ettik. Ben onu takip ediyordum. Nereye gideceğimi odamın nerde olduğunu bilmiyordum. Hiç konuşmadan birkaç dakika daha yürüdük. Bir odanın önüne gelince durdu, kapısı açıktı.
"İşte geldik."dedi. Ona dönüp yüzümde minnettar bir gülümsemeye yer verdim
"Teşekkür ederim."dedim. O da bana gülümseyerek
"Önemli değil, ha bu arada akşam yemeği saat yedi de . Yemekhanenin yeri ise aslında karışık ben seni yedi de burdan alırım ve beraber gidelim olur mu?"dedi. Kafamı sallayarak onayladım. Odanın içerisine girdim. İçerde bir hizmetli vardı, etrafı düzenliyordu. Beni görünce suratının ifadesi değişti. Eli ayağı birbiririne karıştı
"Ben odanızı hazırladım. Ben hemen çıksam iyi olur."dedi ve anahtarı masanın üstüne koyup odadan çıktı. Nolmuştu birden bire bir teşekkür bile edemeden odadan ayrıldı. Burası çok tuhaftı. Dışardaki bavullarımı içeriye aldım ve kapıyı kapattım. 2 tane yatak vardı, duvarları rengi bejdi, perdeler ise beyazdı. Pencere ortadaki büyük bahçeye bakıyordu. İki tane dolap vardı. Başka bir kapı gördüm ve kapıyı açtım orası mutfaktı. Geri çıktım diğer kapıdan içeri girdim, burasıda banyoydu. Yatak odasına geri döndüm, dolabı açtım. İçi biraz küçüktü neyse ki iki dolapta benimdi. Artık eşyalarımı yerleştirmeye başlasam iyi olurdu. Bavulumu açıp kıyafatlerimi çıkarmaya başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY
VampireHayattan umudunu kesmiş bir genç kız. Kendini olmayacak hayallerle oyalarken annesinin müdahelesiyle kendini olağanüstü canlıların arasında buluyor. Yine korkaklık yapıp saklanacak mı yoksa her şeye inat hayatta kalmayı başarabilecek mi? Henüz hiçbi...