Bölüm 33

5K 401 9
                                        

Batın'ı uyandırmam gerekiyordu.
"Batın hadi uyan."dedim sesizce. Uykusu çok hafifti hemen uyandı. Omzumdan kalktı. Ne durumda uyuduğunu anlayınca bana gülerek baktı
"Omzunda mı uyudum ben?"dedi. Ben de ona gülümsedim ve kafamı salladım. Devam etti
"Açıkçası çok rahattı."dedi. Beni güldürmeye çalışıyordu. Ona hafifçe gülümsedim. Kulaklığı çıkarıp ona uzattım. Kendini beğenmiş bir tavır aldı
"Sana hediyem olsun. Birçok kız şuan senin yerinde olmak isterdi."dedi. Gözlerimi devirdim. Yine böyle konuşmaya çalışması sinir bozucuydu. Elini saçlarına daldırdı ve kafasını kaşıdı
"Ne! Yol boyunca konuşma dedin. Yol bittiğine göre artık konuşabilirim."dedi. Derin bir nefes aldım. Batın'ı çekecek havamda değildim. Ayağa kalktı ve koltuktan çekildi. Bende kalkıp koltuktan çıktım.Otobüsten indik. Herkes içeri giriyordu. Emir çoktan inmişti. Dış kapıdan içeri girdim. Akşam yemeği zamanıydı. Herkes odalarına gitmek yerine yemekhaneye gidiyorlardı. Biraz aç olsam da yemek yemek istemiyordum. Bir de vampir bozuntularını çekemezdim.Binaya girdim. Direkt odama gidecektim. Yine o vampiri odamda göreceğime emindim. Benim hayata bağlanacağımı söylemişti. Uzun zaman boyunca bağlanamayacağım kesin. Ben çevremdekilere böyle zarar vermeye devam edersem bu hayatı asla sevemezdim. Merdivenleri çıkmaya başladım. Eğer yine odama gelirse ondan birkaç şey öğrenmeliydim. Geleceği gördüğünü söylemişti. Ben de olacaklar hakkında bir şeyler öğrensem fena olmazdı değil mi? Koridorda ilerlemeye başladım. Boş karanlık bir koridor. Artık karanlıktan korkmuyordum. Bu okulda karanlığın içinden çıkabilecek yaratıkları biliyordum çünkü. Tekrar bir merdiven daha çıktım. Kısa süre sonra odama geldim. Anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım. Aynı manzarayla karşılaştım. Nasıl bıraktıysam öyleydi. Kapıyı kapattım. Botlarımı çıkarıp içeriye girdim. Masanın üstünden bir toka alıp saçlarımı topladım. Dolabı açıp üstüme rahat bir şeyler giydim. Masanın çekmecelerini karıştırdım. Boş birkaç tane A4 kâğıdı buldum. Resim yapmak istedim. Bir kalem çıkardım ve masanın üstüne koydum. Sandalyeye oturdum ve ne çizeceğimi düşündüm. Batın'ın yaptığı kurt resmi aklıma geldi. Onu yapmak güzel bir fikirdi. Hemen kafasından başladım. Resim yeteneğim iyi değildi. Ama bir ressam gibi tavır alıp resim çizmek çok eğlenceliydi. Küçüklükten beri yapardım bunu. Hala alışkanlıklarımı bırakamamışım. Kurtların gözlerini yapmaya çalıştım. Hep ilk göz çok güzel olurdu ama ikincisini bir türlü yapamazdım. Hiçbir zaman eşit olmazlardı. Bazen o gözü sile sile kağıdın yırtıldığını bile hatırlıyorum.İkinci gözü silip tekrar çizmeye çalışırken kurtun kafası silinmeye başladı. Silgim yanımdaydı nasıl siliniyordu? Tabi ya büyü. Çizdiğim her şey silindi. Kağıtı ilk aldığım şekline döndü. Bir yazı belirdi. Güzel ve düzgün bir el yazısıydı
"Beni özledin mi?"yazıyordu. Bu o vampir olmalıydı. Böyle saçma sapan konuşacak bir Batın vardı ama onun bu tür şeylerle uğraşacağını sanmam.Geriye o vampir kalıyordu. Hem büyü yapmayı biliyordu hem de güçlü bir vampirdi. Bu kâğıt üzerinden konuşacaktık galiba. Ona yazısının altına ben de cevap yazdım
"O vampir misin?"yazdım. Bir yazı daha belirmeye başladı
"Zeki bir kız olmaya başladın."yazdı. Şuan yanımda değildi. O yanımda olunca rahat rahat konuşamıyordum. Bir fırsattı. Hemen ben de kağıda bir şeyler yazdım
"Teşekkürler. Sana bir şey sorabilir miyim?"yazdım. Hemen bir yazı daha belirdi
"Evet."yazdı. Derin bir iç çekip yazdım
"Bana hayata bağlanacağımı söyledin ama daha bugün Emir'le tartıştım. Şuan küs gibi bir şeyiz. Ne zaman hayata bağlanacağımı söyler misin?"
"Çok sabırsızsın. Bugün neler olduğunu gördüm Emir'i kendinden uzak tutman senin hatandı. Ve bir daha yalnız olduğunu düşünme ben seni hep izliyorum, hep yanındayım."
"Eğer büyü yapmayı öğrenmeseydin bunları söyleyemezdin."
"Şuan o oda da değilim diye bu kadar rahat konuşma."
"Neyse soruma cevap verecek misin?"
"Hayır. Ama yarın sana büyük bir süpriz yapılacak."
"Evet bugünde bir süpriz olacaktı ama gün mahvoldu."
"Bu senin elinde. Yarın çok istediğin ve beklemediğin bir şey olacak. İki seçenek arasında kalacaksın."
Kapı tıklatıldı, kâğıdın üstündeki bütün yazılar silindi. Çizmeye çalıştığım kurt resmi tekrar kâğıtta yerini aldı. Güldüm. Büyü yapıyordu, cool biriydi, yakışıklıydı ve yine de birinden korkuyordu. Güçlü olduğunu söylemişti ama şu an kapının arkasındaki kişiye yakalanmaktan korkuyordu. Sandalyeden kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı açtım, Güney'di. Neden gelmişti? Ona meraklı gözlerle bakıyordum. Bir şey söylemesi gerektiğini anladı.
"Biraz dertleşiriz sanıyordum."dedi. Gülümsedim. Kapıyı sonuna kadar açıp geçmesine izin verdim. İçeri geçti. Kapıyı kapattım. Masanın üstündeki kâğıt dikkatini çekti. Eline alıp inceledi
"Resim de yeteneğin olduğu söylenemez."dedi. Umutsuzca kafamı evet anlamında salladım. Sandalyeye oturdu. Eline kalemi alıp çizmeye başladı. Kurtun boyun tarafını yapıyordu
"Yemek yemeye neden gelmedin?"dedi. Masanın üstüne oturdum.
"Aç değildim."dedim. Buna da bir şey demezdi herhalde. Silgiyi aldı. O ikinci gözü sildi. Kâğıdı çapraz tuttu ve gözü çizmeye başladı
"Açlıktan ölsen bile yine aç değilim diyeceksin, çok inatçısın."dedi. Biraz haklılık payı vardı. Bakıyorum da Güney haklı. Bir şeye inat ettiysem onu asla yapmazdım.
"Ama bugün gerçekten aç değildim."dedim. Yalanlar yalanlar...Midem şimdi guruldayıp bana ihanet edebilirdi. Güldü
"Ben de Kadir İnanır'dım zaten."dedi. Biraz düşündüm ve yaptığı espriyi anladım. Kendinden soğutmak için birebirdi. Devam etti
"Gelelim asıl konumuza. Emir'le konuşmayacak mısın?"dedi. Düşünmeden cevap verdim. Cevabım hazırdı çünkü
"O benle konuşmak istemedikten sonra bir şey fayda etmiyor."dedim. Kâğıdı düz çevirip kurtun gövdesini yapmaya başladı. Güney'in de Batın gibi resim yeteneği varmış. O ikinci göz benim yaptığım ilk gözün aynısı olmuş. Bu orantıyı yakalayanlar zaten ressamdır bana göre.
"Emir'in konuşmak istemediğini nereden biliyorsun?"dedi. Daha bugün şahit olmuştu. Kızı bahane edip bizim yanımıza gelmemişti. Biraz çirkefleşerek konuştum
"O cadı kız yanındayken gözü başkalarını görmüyor. Dünya başkanıymış gibi önem veriyor ona. Neymiş yanından kovamazmışmış neymiş onun yanındaymışmış bizim yanımıza gelemezmişmiş. Bir de bana hesap soruyor Batın'ın yanında ne işi var? O kızın senin yanında ne işi varsa Batın'ında yanımda o işi var. Ama Emir hep burnunun dikine. Bir de Batın'la bize mutluluklar diliyor. Ben bu okuldan birisiyle çıkarsam kendini beğenmiş Batın'la mı çıkacağım sanki. Sonra gel Mary buna sinirlenme. Sen de ona yandaş olmuşsun beni sorguya çekiyorsun. Siz ne derseniz deyin burada ben haklıyım. Ben Emir'e uzak dur derken fazla yaklaşma manasında söyledim. Ama hep yanlış anlaşılıyorum. Açıklama yapma fırsatı tanımadan anladığınız şeyi kabul edip ona göre davranıyorsunuz. Ben Emir için küçük bir tartışma da silinip atılacak bir şeysem ben buna arkadaşlık demem."dedim. Beni gülerek dinliyordu. Bugün üstüme fazla gelmişlerdi ben de taşmıştım. Eskiden bir ayda konuştuğum bu kadar kelimeyi iki dakika içinde konuşmuştum. Şaşırmayı sonraya bıraktım. Kalemle kafasını kaşıdı
"Bu kadar çok konuşacağını bilsem sormazdım."dedi. Yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım. Devam etti
"Hem ben taraf filan tutmuyorum. Gayette tarafsız olduğumu düşünüyorum. Şunu da ekleyeyim Emir seni silip atmadı. Bunu yapacak birisi değil."dedi. Gözlerim dolmaya başladı
"Peki neden bana böyle davranıyor? Bana demişti ki eğer sana haddinden fazla yaklaşırsam beni uyar demişti. Uyardım ama ben suçlu oldum. Bana hak etmediğim şekilde davranıyor."dedim. Önündeki resime tekrar döndü. Kurtun bacaklarını yapıyordu
"Senin dediğin şeye çok alınmış."dedi. Emir bu kadar alıngan birisi değildi ki. Onu defalarca uyardığım halde yine bana gülümsemesini eksik etmeyen bir Emir oluyordu. Başka bir şeyler daha olduğundan eminim. Banyonun kapısına boş gözlerle baktım
"Hayır Emir bu kadar alıngan değil. Benim bilmediğim başka şeyler daha olduğunu biliyorum."dedim. Güney resmi bitirmişti. Ayağa kalktı. Düz bir sesle karşılık verdi
"Bir şey olduğu yok. Batın'ı onun yerine tercih ettiğini düşünüyor. Batın'ın senin omzunda uyurken görünce artık arkadaş bile olamayacağınızı düşünüyor."dedi. Gözlerim şaşkınlıkla irileşti. Arkadaş bile olamayacağımızı söylüyordu. Ben bu kadar ağır bir şey yapmadım ki. Kendimi sıktım. Ağzımdan yanlış bir kelime kaçabilirdi.
"O öyle düşünüyorsa yapacak bir şey yok."dedim. Eğer karşımda Emir olsaydı ona söyleyecek tonlarca lafım vardı. Dudağımı kemirmeye başladım. Güney ciddi bir tavırla konuştu
"Ben gideyim o zaman. Her ikinizinde yalnız kalmaya ihtiyacı var."dedi ve güldü. Devam etti. "Seni yalnız bırakacağım ama Emir'in başının etini yiyeceğim. Bugün mesaim uzun olacak."dedi. Gülümsedim. Ben de masadan indim. Ona kapıya kadar eşlik ettim. Kapıyı açtı. Bana döndü muzip bir gülümseme takındı
"İyi geceler."dedi. Aklıma yine bir soru takıldı. Ona soruverdim
"O cadının adı ne?"dedim. Hemen cevapladı
"Seda. Noldu ki?"dedi. Gülümsedim
"Bir şey olduğu yok merak ettim sadece."dedim. Kafasını salladı ve arkasını dönüp gitti. Kapıyı kapattım. En nefret ettiğim isim artık Seda olacak. Önceden Merve isminden nefret ederdim ama bu cadı o kızı geçti. Eğer Seda o koltuğa oturmasaydı biz Emir'le bu durumda olmayacaktık. Ellerimi yumruk yaptım. O kızdan intikamımı alacağım. Her şey onun yüzünden oldu. Cadı işte ne beklenir ki başka. Kader'le nasıl arkadaştı o? Kader tam aksine tatlı bir kızken böyle bir kızla nasıl arkadaş olmuştu? Kesin Seda arkadaş olması için o kıza kara büyü yapmıştır. Belki de Emir'e de yapmıştır. Kes Mary artık. Şizofreniye bağlayacaksın yakında. O Emir'e büyü filan yapmadı, Emir tercih yaptı. O kızı seçti kabullen artık. Yaptığı yanlışı anlaması için zaman bırak. Yola girecektir. Kendime hak verdim. Olaylara müdahale etmeden gidişine bırakırsam her şey daha düzgün olabilirdi. Masanın üstündeki resime baktım. Tam yürürken bu tarafa doğru bakan bir kurt figürü vardı. Ben kurtlara hayrandım. Asil hayvandılar. Tabi ki bana göre. Çok güzel karakalem çizimiydi. Bu okulun güzel kız ve yakışıklı erkek takıntısı olduğunu anlamıştım. Yetenek konusunda da mı böyle seçici davranıyordu? Benim bir yeteneğim olduğu söylenemez. Hala keşfedemedim. Zaten bu okula denek olarak gönderildim. Beni diğer öğrencilerden ayıran başka bir tarafta buydu. Masadan ayrılıp yatağa gittim.Erkenden uyuyup erkenden kalkmayı planlıyordum. Örtünün içine girdim. Müziksiz uykuya dalmayı düşündüm. Çok yorgun olduğum zamanlarda direkt uyurdum ama yorgun olmadığım zamanlarda müzik beni yanlız bırakmazdı. Bu sefer yalnız bırakmalıydı. Gözlerimi kapayıp o hayallerimi kurmaya başladım. Hepsinin birbirinden uçuk olduğunu düşündüğüm o hayaller...

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin