Emir'in ağzından
Gerçekten de onu beklediğime inanamıyorum. Neymiş bize çok önemli bir duyuru yapacakmış. Onu dinlemek isteyen mi var? O gitsin yanında köpek gibi tasma takıp gezdirdiği vampir arkadaşıyla gezsin. Sakin olmalıyım. Kurtadam olmak için uygun yer değil burası. Sadece birkaç dakika sonra onun iğrenç sesini duyacaksın ve bu işkence çabucak bitecek. Sonra da ormanda birkaç şey parçalayıp bütün sinirini atacaksın. Kapı açıldı. Ma... içeri girdi. İsmini ağzıma almak bile yeterince abime ihanet oluyor. Asla ona adıyla hitab etmeyeceğim, abimin intikamını alıcam. Güney mi? Lan ben bu çocuğu... Her yerde çıkıyor. İyi ki canını kurtardı şimdi yalakanın âlâsı olur. Ma.. de beni şikayet etmiştir. Timsah gözyaşlarını dökmek onu zorlamamış olmalı. Bir de Güney malına laf anlat. Kimse benim acımı tattı mı ki bana ders veriyorlar? İnanamıyorum bir de yolu açıyorlar. Keşke hepiniz kurtulamayıp orada ölseydiniz. Beni kurtardı çünkü bana acı çektirmekten zevk alıyor. Abimin ölümünüm acısının son zerresine kadar yaşayım sonra bana ihanet etsin. Bu kızın gerçek yüzünü sadece ben mi görebiliyorum? Evet ben de ne eksik diyordum. Ma...nin evcil köpeği. Elini mi tuttu o? Ne de olsa sevgililer normal. Ama benim karşımda kimse birbirinin elini tutmayacak özellikle Ma... Bana işkence edecekse ben de ona edeceğim. Ben de onun elinden sevgilisini alırsam durumlar pek olmasa da eşitlenmiş olur. Güya önemli bir duyuru eninde sonunda evimize gideceğimizi biliyorduk zaten. Bunlar da neye seviniyor anlamıyorum. Bu ikisi nereye gidiyor? Sinirlenmiştim zaten biraz o vampir bozuntusunun üzerine sinirimi boşaltsam bir şey kaybetmem. Onları takip ettim. Bu kadar yakın olmamalıydılar. Ma.. kimseyi hak etmiyor. Yalnız kalmaya mahkum olmalı. Bir koridora gittiler. Sakin ol Emir. Ma... onun için bir şey yaptığını sanacak. Sanki onu kıskanıyormuşsun gibi gözükeceksin. Ona her defasında ondan nefret ettiğimi bastırarak söyleceğim. Salak gibi bana yaklaşmaya çalışmasın. Sonunda yine bana ihanet edeceğini biliyorum. Koridora geçtim. Bu ikisi asla bu kadar yakın olmamalıydı. Vampir Ma..nin boynuna eğilmişti birbirlerine tamamen değiyorlardı. Ma... ise onun elini tutuyordu. Bu kız gerçekten tam bir fahişe. Hızla o vampirin üstüne doğru koştum. Hazırda beklettiğim yumruğumu onun beyaz yüzüne indirdim. Hemen yere yığıldı. Ayağa kalkmasını bana karşılık vermesini bekledim. Ma..nin bana bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bu yaptığıma anlam getirmeye çalışıyordu. Markus ayağa kalktı ve iğneleyici bir sesle konuştu
"Noldu Emir? Mary niye senin umrunda onun ölmesini istemiyor muydun?"dedi. Hayır o kız benim umrumda filan değil. Dişlerimi sıktım. Benim hiç burada olmamam gerekiyordu kendime bu işkenceyi hiç yaşatmamam gerekiyordu. Ona en iyi cevabın bir yumruk olduğunu düşünerek onun kazağının yakalarından tuttum ve bütün sinirimi ellerimde toplayarak yüzüne bir yumruk daha indirdim. Tekrar yere düştü. Bana artık karşılık vermeliydi. Bundan nefret ediyorum. Sadece dövmek saçma. Buna daha çok sinirlenerek karnına bir tekme indirdim. Ma..nin sesini duydum.
"Git burdan!"dedi. Ona baktım. Korkuyordu,benden korkuyordu. Bunu istiyordum zaten. Ama o sevgilisini öldüreceğimden korkuyordu. Korkacaktı daha çok korkmalıydı da. Devam etti
"Sen zavallı bir ezikten başka bir şey değilsin. Sanki yaşamını abine bağlamış bir hanımevladı gibisin. Sürekli terkediliyorsun ve hala birilerinin seni sevmesini bekliyorsun. Arkadaşlarının dışında kimsen yok anla şunu aptal."dedi. Bunları diyemezdi. Bir kadına vuramazdım. Ama bu dediklerini ona ödetmek istiyorum. Abimi öldürdüğü yetmiyormuş gibi bana hakaret ediyor. Sen bu değilsin. Ben sana ne yaparsam yapayım bana bunları diyecek biri değildin. Emir kendine gel. O senden nefret ediyor, bulduğu her fırsatta başka bir erkeğin yanına koşuyor, sevdiklerini elinden alıyor. Bunları hak etmiyorsun ve bunu ona ödeteceksin. Eğer burada daha fazla durursam Ma..nin başına çok kötü şeyler gelecek. Hemen geldiğim yoldan geri gitmeye başladım. Hemen dışarı çıkmalıyım. Koridorda koşmaya başladım. Kapıya ulaşıp kendimi dışarı attım. Dışarı çıkar çıkmaz kurtadama dönüştüm. Bir şeyler öldürmem gerekiyor. Abimin intikamı için elimden bir şey gelmeyişi beni deli ediyor. Şimdi farkettim etrafta kar vardı. Bugün hangi ara kar yağdı farkedememişim. Ama bunlar tuhaftı sonbahardaydık. Karın yağmasına en az iki ay vardı. Umrumda değil. Hemen koşmaya başladım. Yerde iz bırakıyordum ama kar yağmaya devam ederse izim silinirdi. Etraf karanlıktı. Neyseki iyi görebiliyordum yoksa bu gece buradan sağ çıkamam. Şimdi birkaç mutant bulsam iyi olurdu. Bu okuldaki en iyi koşucu olmamdan yararlanarak bir vampirle yarışırcasına koşmaya devam ettim. Mutant kokusu almıştım. Hemde görünmez olan mutantların kokusundandı. İşim zor olacaktı. Daha önce görünmez bir mutant yakalamadım. Koku yoğunlaşıyordu. Bir ışık gördüm. Daha doğrusu birkaç ışık. Burada evler vardı. Güzel birkaç mutantın işini biterebilirdim. Ön sağ bacağıma aniden bir acı saplandı. Biri bana ateş etmişti. Ses ilerdeki ağacın yukarısından gelmişti. Silahta nerden çıktı? Acaba geri mi dönsem? Hayır Ma..nin bana yaptıklarının birinin ödemesi gerekiyor. Sol tarafa doğru koşmaya başladım. Silah sesleri yükselmişti. Mermiler ayağımın dibine düşüyordu. Bir yere sığınmam gerek. Işıktan uzakta karanlık bir yer olmalı. Bacağımın acısını umursamamaya çalışarak koştum. Küçük bir tepecik gördüm. Hemen onun arkasına geçtim. İşin kötü yanı şu ki o görünmez mutantın kokusu keskinleşmişti. Bana çok yakındaydı. Hem silah hem mutant bu adil değildi. Ve ben yaralıydım. Karı eşeleyip içine girdim. Kokumu yok etmem gerekiyordu. Kokumu yok etsem bile kanımın kokusunu mutlaka alırlardı. Çöktüğüm yerde sessizce bekledim. Uygun zamanı bekleyip üstüne atlayacaktım. Kokusu daha da yoğunlaşıyordu. Etrafı izlemeye çalıştım ama o da gücünü kullanıyordu. Yoksa bir gölge de olsa onu kesinlikle görürdüm. Onu hissediyordum birkaç adım uzağımdaydı. Şimdi saldırmanın tam sırası. Karın içinden kükreyerek fırladım. Onun olduğunu tahmin ettiğim yöne atladım. Tahminim doğruydu pençelerime katı bir şey çarptı. Ama anında kurtuldu. İşte oyun şimdi başlıyor. Onu kaybetmemem gerekiyordu. Hala kokusu yoğundu. Etrafta ayak izi aramaya başladım. Birkaç ayak izi buldum ve devam ediyordu. Bana doğru hızlıca koşan birinindi bu ayak izleri. Tam bana saldıracağı sıra sağa sıçrayıp pençemi öylesine savurdum. Yine katı bir şeye çarpmıştı ama bu sefer metal bir şeydi. Uzun bir demirdi, kılıç. Hadi ama kaçıncı yüzyıldayız! Ayak izleri ağacın orada sonladı. Ağaca tırmanmıştı. Ben de ağaca ilerledim ve tırmanmaya başladım. İnce bir ağaçtı. Gövdesine pençelerimi sabitleyip ilerledim. Havayı kokladım ve biraz daha yukarıda olduğuna inanarak daha yükseğe çıktım. Koku yandaki ince dallardan geliyordu. Hiç tereddüt etmeden dala atladım. Atlamamla büyük bir çatırtı sesiyle kendimi yerde buldum. Ayağa kalktım. Onuda yerde olması gerekirdi. Koku tam arkamdan geliyordu. İleriye sıçradım ve hemen arkama döndüm. Hırlamaya başladım. Tam karşımda olduğunu biliyordum. Bana atılan bir adımı görünce kafamı kalkan olarak kullanarak ileri atıldım. Bir şey şuan altımdaydı. Sağ elimle onu yerde sabitledim ve sol pençemi havaya kaldırdım. Şimdi parçalamak için uygun bir fırsattı. Karnımda o kılıcı hissettim. Yatayına büyük bir acı bedenimde yayılmaya başladı. Bu yaptığım en baştan beri bir hataydı. Hemen eve doğru koşmaya başladım. Karnımdaki o acı beni çok yavaşlatıyordu. Durdum ve yere kapandım. Bu acıyı dindirmem gerekiyordu ve çok fazla kanamam vardı. Eve gidip o kızın suratını bile görmek istemiyordum. En iyisi bir köşeye çekilip sabah olmasını beklemekti. Yürümekten de daha yavaş bir şekilde ilerlemeye başladım. Uygun bir ağacı görünce dibinde ki karı eşelemeye başladım. Derin bir çukur olunca içine girdim. Yaram için yapacak bir şey aklıma gelmiyordu. Burada bekleyecektim. Ya Güney gelecekti ya da ölüm. Kafamı içeriye sokarak uyumaya çalıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY
VampiriHayattan umudunu kesmiş bir genç kız. Kendini olmayacak hayallerle oyalarken annesinin müdahelesiyle kendini olağanüstü canlıların arasında buluyor. Yine korkaklık yapıp saklanacak mı yoksa her şeye inat hayatta kalmayı başarabilecek mi? Henüz hiçbi...