Bölüm 19

6.3K 469 16
                                        

Dokunmak yok, olmamalıydı. Sıkışmış gibiydim hareket edemiyordum. Bir nefes alıp dudaklarıma doğru üfledi
"Yarın her şeyi öğreneceksin."dedi. Kafasını yana doğru eğdi. Yanağıma soğuk bir öpücük kondurdu. Kulağıma fısıltı ile bir şey söyledi
"Öğrendikten sonra senin peşini bırakmayacağım, benim olacaksın."dedi. Geri çekildi. Tekrar kolumu tuttu. Ona tekrar vermemek için direndim. Ama yine hiç bir şeye yaramıyordu. Kolumu sabit tuttu ve parmaklarını yaranın üstünde gezdirdi. Yine anlamadığım bir şeyler söyledi
"Kimano fusema şidayega."dedi. Bana büyü mü yapıyordu? Bu anlamsız cümlelerin tek açıklaması ancak bu olabilirdi. Kolumu bıraktı. Yataktan kalktı. Üstündeki hırkamı aldı. Bana yatmam için işaret etti
"Şimdi yat yerine."dedi. Ona anlamayan gözlerle baktım devam etti
"Uyuyakalırsan seni taşımak istemiyorum."dedi. Odamdan gideceğini sanmıştım ama burada uyumamı mı bekleyecekti? Söylediğini ikiletmeden örtünün içine girdim. Yine ondan mümkün olan en uzak tarafa kendimi ittim. Ama yine o yatağa tam dibime oturdu. Örtüyü kafama çektim. Onu daha fazla görmek istemiyordum. Bana dokunmasını istemiyordum.
"Örtüyü çek."dedi. Ama çekmedim. Ne kadar sıkı tutsam da o hızlıca çekti. Ona sinirle baktım
"Gitsene artık."dedim. Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu.
"Seni uyuttuktan sonra gideceğim."dedi. Gözlerimi devirdim
"Ne yapacaksın masal mı okuyacaksın?"dedim. Eliyle yanağıma dokundu. Ani bir refleksle onun elini ittim
"Hayır masal okumak ilkel bir şey. İzin ver de seni uyutuyum. Yoksa bütün bir gece uyumayacağını ikimizde biliyoruz."dedi. Yataktan doğruldum
"Senin bir şey bildiğin yok. Git artık."dedim. Üstündeki hırkayı çıkardı. Siyah bir tişörtü vardı. Yatağa uzandı. Ona irileşmiş gözlerle şaşkınlıkla bakıyordum
"Ne yapıyorsun sen?"dedim. Tavana bakarak cevap verdi
"Uyuyacağız."dedi. Yok artık. Yatağımda bir erkek! Artık sesimi daha da yükselttim
"Saçmalama git yatağımdan, git burdan. Bu okuldan bu şehirden git tamam mı? İğrenç yaratığın tekisin. Beni gecenin bir vakti kesmeye çalışıyorsun. Şimdi benimle aynı yatağa yatıyorsun."dedim. Bana gülerek baktı
"Bu kadar sinirlenme sadece sen uyuyana kadar burada durucağım. Ama istersen seni hemen beş saniyede uyutabilirim. Ben de o zaman giderim."dedi. Derin bir nefes aldım
"Gittiğini nereden bileceğim."dedim. Yataktan doğruldu. Yüzünü ifadesizleştirdi
"Senin çenen açılmış."dedi. Elleriyle omuzlarıma bastırdı yatağa yatmak zorunda kaldım.
"Şimdi rahat duracaksın tamam mı?"dedi. Yine ne yapacaktı? Ellerini benden çekti. Eliyle yanağıma dokundu ve yine saçma sözler söyledi.
"Gasi vami lakamayti."dedi ve yanağımı okşadı. Göz kapaklarım aniden ağırlaştı. Gerçekten bana büyü yapıyordu. Birden bire nasıl uykum gelirdi başka. Üzerimdeki bütün ağırlıklar yok oldu. Kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.

Yine bir kapı tıklatılması. Eğer bir evim olursa kesinlikla kapısı olmayacaktı. Yastığı kulağıma bastırdım. Birazcık daha uyumak istiyordum. Kapı açıldı. Kesin Emir'dir. Ondaki yedek anahtarı almalıydım. Ayak seslerini duydum ama bakmadım. Birisi yatağımın üzerine zıpladı. Kafamı istemeye istemeye o tarafa çevirdim, karşımda otuz iki dişiyle gülen Emir vardı. Beni görünce surat ifadesi değişti yüzünde korku vardı. Yüzümde bir şey mi vardı? Ona noldu bakışları attım
"Suratına noldu?"dedi. Ellerimi yüzüme götürdüm,prüzsüzdü. Ağzım burnumda yerindeydi. Endişeli bir sesle sordum
"Nolmuş!"dedi. Gözlerini iyice açtı bana tiksinerek baktı
"Daha nolsun. Çirkin bir cadıya benziyorsun. Sana uyku hiç yaramıyor. Üstünden tır geçmiş gibi."dedi. Gözleri şiş,saçları dağınık Mary'le karşılaşmış olmalıydı. Ona kızgınca baktım. Bu kadar aşağılamasına gerek yoktu. Tekrar güldü
"Şaka yaptım. Yine çok güzelsin."dedi. Yastığı elime alıp kafasına fırlattım. Bir ara ben bile kendimden korkmuştum. Bana iltifat ettiği için biraz da utandım. Böyle devam edemezdik. Ben başkasını seviyordum. Yastığı alıp o da bana attı. Bu oyunu daha fazla sürdürmedim. O da hemen konuşmaya başladı zaten.
"Sen hiç erken kalkmıyor musun? Saat on iki."dedi. Gözlerim far görmüş tavşan gibi açıldı. Ben hep erken kalkardım. Ama bu okula geldiğimden beri nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı geç kalkıyordum. Emir yatağımdan kalktı ve karşı taraftaki yatağa gitti. Kendini onun üzerine attı. Yüzüstü yatağa uzandı.
"Kahvaltı dışında bir şey kaçırmadın."dedi. Yataktan kalktım. Dolabımı açtım. İçinden buz mavisi bir kot üstüne de krem rengi bir kazak çıkardım. Emir'e döndüm
"Odadan seni kovmam lazım. Duş alacağım bir de üstümü değiştireceğim. Biran önce gitsen iyi olur."dedim. Boğuk bir sesle cevap verdi
"Duşu banyoda alıyorsun benimle ne alakası var?"dedi. Arkadaştık ama bu kadar yakın arkadaş değildik. Kaşlarımı çattım
"Emir!"sesimde uyarı vardı. Oflayarak yataktan kalktı. Yorgun bir şekilde yanıma geldi. Bir iç çekip konuşmaya başladı
"Bahçede seni bekleyeceğim. En fazla yarım saat beklerim yoksa..."dedi. Kaşlarım havaya kalktı
"Ne! Yarım saatte bir şey yapamam."dedim. Hemen odanın çıkışına yöneldi.
"Seni duyamıyorum. Ne dediğini anlamıyorum."dedi. Anlamamazlıktan geliyordu. Sesimi daha da yükselterek karşılık verdim
"Yarım saate yetişemem."dedim. Kapıyı açtı. Bana bakmadan cevap verdi
"Tünele giriyorum sesin gelmiyor sonra konuşalım."dedi ve kapıyı kapattı. Arkasından bakakaldım. Öylece kapıya bakıyordum. Deli gibi birden bire gülmeye başladım. Bu yaptığı komiğime gitmişti. Hemen kendime gelerek duş almam gerektiğini anladım. Banyoya girip sıcak suyu açtım bir yandan üstümdeki kıyafetlerden kurtuldum. Duşakabine girdim. Hayatımdaki en hızlı duşun almaya başladım. Duş almam yaklaşık yirmi dakikamı almıştı. Banyodan çıkıp yatak odasına geçtim. Dolabı açıp içinden temiz iç çamaşırları çıkardım. Onları giyip çıkardığım kıyafetleri giydim. Kurutma makinesi ile çabucak saçlarımı kuruttum. Kabaran saçlarımı taradım ve bol bir at kuyruğu yaptım. Gözlerime hafif bir makyaj yaptım. Artık hazırdım telefonu alıp cebime koydum. Anahtarı da aldım ve botlarımı giydim. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Koridorda öğrenciler vardı. Ve normaldiler. Normal derken yine bana atılan sinirli bakışlar vardı. Birkaç gün içinde neler değişmişti. Normal bir öğrenci gibi davranıyorlardı ama bugün ilk güne geri dönmüştük. Bakışlarımı yere indirip hızlı adımlarla koridorda yürüdüm. Biri bana seslendi
"Mary!"dedi. Bu sesi tanıyordum. Batın'a aitti. Onu duymamazlıktan gelip yoluma devam ettim. Birkaç kere daha adımı seslendi. Sonra sesini çok yakında duydum. Birden karşıma geçti
"Neden beklemiyorsun?"dedi. Onu umursamayarak etrafından dolanmaya kalkıştım ama tekrar önüme geçti. Sinirle ona baktım
"Ne var?"dedim. Gözlerini devirdi
"Ne yani sinirli misin bana?"dedi. Onunla muhattap olmak istemiyordum. Omzuna çarparak yoluma devam ettim. Ofladığını duydum. Arkamdan geldi
"Tamam biraz pislik gibi davrandım kabul ama barışabiliriz."dedi. Ona cevap vermedim. Son olan olaylar yüzünden ondan nefret ediyordum. Onun yüzünden Emir kavga etmişti
"Sana o kadar yardımımdan sonra hala bana böyle mi davranıyorsun?"dedi. Asla ondan bir daha yardım istemeyecektim. Ölürken bile ondan bir kaşık su istemezdim, susuzluktan ölüyüm daha iyi. Sürekli yaptığı yardımları başa kakması sinir bozucuydu.
"Of Mary. Özür dilememi mi istiyorsun?"dedi. Merdivenlerden indim. Hala arkamdan geliyordu. Onunla konuşmayarak daha da sinirlendirdiğimin farkındaydım. Ve tam da bunu istiyordum. Hep o mu beni sinirlendirecekti. Kolumu tuttu
"Tamam özür dilerim. Oldu mu?"dedi. Bir özürle affedilecek şey miydi sanki? Kolumu ondan çektim
"Benden uzak dur."dedim. Kaşlarını çattı. Dişlerini birbirine bastırdı. Yüzü gerilmişti. Yanımdan sinirlice ayrıldı. Ne söylememi bekliyordu acaba. Bu olanları unutacağımı mı sanıyordu? Tekrar yoluma devam ettim. Emir en fazla yarım saat bekleyecekti beni. Süreyi aştığımdan emindim. Adımlarımı hızlandırarak çıkışı gittim. Çıkışa vardım ve ortadaki büyük bahçeye çıktım. Emir bankta Güney ile oturuyordu. Gülerek birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı. Onların yanına gittim. Bu sefer etraftaki öğrencilerin bakışlarını görmemezlikten gelmeyi başarmıştım. Onların karşılarında durdum. İkisi de aynı anda bana baktılar. Hemen ortalarına oturdum.
"Eee bugün ne yapcaz?"dedim. Güney'in güldüğünü duydum. "Uyuyan güzel uyandın mı güzellik uykundan?"dedi. Geç kalktığım için diyordu bunu ona gözlerimi kısarak baktım
"Ha ha çok komik."dedim. Emir kolunu omzuma attı. Bu çoçuğun omuzla ilgili ciddi bir problemi vardı.
"Güney dalga geçme onunla."dedi. Beni savunuyordu. Ona gülümserek baktım. O da bana gülümsedi ve devam etti
"O güzellik uykusu değildi. Kış uykusuydu."dedi. Bana ayı demişti ya. Onun omzuna vurdum. Kolunu da hemen omzumdan indirdim.
"Ben ayı filan değilim."dedim. Güldü bana karşılık verdi
"Ben sana ayı demedim. Sen kendini öyle kabul ettin. Mesela sincaplarda kış uykusuna yatar."dedi. Evet haklıydı ama yine beni yeriyordu. Kendi kendime ayı demiştim. Sinirlenerek karşıya baktım. Güney'in sesini duydum
"İlk defa kız triplerini şahit oluyorum. Çok komik oluyormuş."dedi. İster istemez güldüm ama hemen kendimi toplayarak ciddi davranmaya devam ettim
"Bütün gün bu bankta mı oturucaz?"dedi Emir. Bu sorunun benzerini ben onlara sormuştum. Cevap vermedim onları dinledim. Güney devam etti
"Sanki farklı ne yapacağız? Okul bahçe, orman üçgeninin içindeyiz. Tam anlamıyla hapishane."dedi. Hapishane benzetmesini ilk gün Emir'de kullanmıştı. Güney bana hitaben konuşmasını sürdürdü
"Sen yine iyisin burada bir buçuk yıl kalacaksın. Biz burada iki buçuk yıldır tutsağız."dedi. İstemiyorlarsa neden bu okuldaydılar? Belki ailevi bir meseledir bu yüzden sormaktan vazgeçtim. Güney'e döndüm
"Aman aman ne kadar şanslıyım. Buradan kafayı yemeden çıkarsam şanslıyımdır."dedim. Emir güldü. Neyseki artık bu konularda kavga etmiyorduk. Gülerek devam ettim
"Aslında bunu ticarete dönüstürebilirim. '10 Adımda Deli Olmanın Yolları' diye bir kitap çıkartabilirim. Büyük para kazanırım. Ne de olsa gerçek bir kitap olacak."dedim. Güney'de güldü. Kafamı tekrar karşı tarafa çevirip öğrencileri izlemeye başladım. Bana dik dik bakmayanları incelemeye özen gösteriyordum. Karşımdaki binadan biri çıktı. Siyahlara bürünen bembeyaz tenli biri. Bu oydu. Dün beni kesmeye çalışan çoçuk. Bu okulda öğrenci miydi? O bir insan değildi burada nasıl bir öğrenci olabiliyordu? Göz göze geldik. Onu görünce yine hareketlerim kısıtlandı. Vücudum kaskatı kesilmişti. Elim refleks olarak koluma gitti. Dün kestiği yere dokundum. Duş alırken farketmiştim. Hiç iz yoktu. Sanki hiç kesilmemiş gibiydi. Bu nasıl oluyordu? Aklım almıyordu. Büyü diye bir şey yoktu, imkansızdı. Peki kolum kesilirken bir acı hissetmemem, birden bire uykumun gelmesi, kolumda yaraya ait hiç bir iz kalmamasının nasıl bir açıklaması olabilirdi? Kalbimin hızlandığını hissediyordum. Hızlanmakla kalmamış çok sesli atıyordu. Emirler duyuyorlar mıdır diye düşünmekten alamadım kendimi. Rengimin attığını biliyordum. Bakışlarımı hemen ondan çekip yere indirdim. Emir'in sesini duydum.
"Mary noldu sana?"dedi. Korkarak kafamı ona çevirdim. Sesimdeki titremeye engel olamadım
"Hi-hiç bi-bir şey olmadı."dedim. Bana inanmıyordu. Haklıydı. Yalan da söyleyemiyordum. Kaşlarını çattı
"Yalan söyleme noldu sana? Rengin bembeyaz olmuş."dedi. Bembeyaz bir ten ancak ona ait olabilirdi. Tekrar ona baktım. Hala aynı yerdeydi ve bana bakıyordu. Boğazıma bir yumru takıldı. Yutkunamıyordum
"Gidelim buradan"dedim Emir'e. Ayağa kalktıp onlara dönerek
"Hadi çabuk. Ormana gidelim mesela."dedim. İkisi de bana anlamayan gözlerle bakıyordu. Tuhaf davrandığım ortadaydı. Ama onlara neler olduğunu anlatmayacaktım. İş daha da karışırdı yoksa. Emir'in kolundan tutup zorla ayağa kaldırdım. Tabi kendisi kalkmıştı ben sadece tutmuştum. Güney'e de kalkması için işaret ettim. Yavaş yavaş o da kalktı. Ortalarına geçtim. İkisinin koluna girerek yürütmeye başladım. Bir konu açıp dikkatlerini dağıtmalıydım.
"Güney şu kıza noldu? Ben uyurken herhangi bir şey oldu mu?"dedim. Tam da beklediğim gibi dikkati hemen dağıttım. Biraz düşündü
"Hayır. Hiçbir şey olmadı."dedi. Birazcıkta ben böbürleniyim değil mi? Öksürdüm
"Tabi ben olmayınca bir şey beceremedin."dedim. Bana tek kaşını kaldırarak baktı
"Vay vay. Nasıl da kendini beğenirmiş. Sen nasıl olsa halledersin diye bir şey yapmadım yoksa ben de ne numaralar var."dedi. E varsa yapsaydı o zaman. Beni de bu tür işlere bulaştırmazdı.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin