Benim ise burada ölümümü beklemekten başka seçeneğim yoktu. Kader ve Seda büyüler yapıyordu. Ellerinden siyah dumanlar çıkıyordu. Duman sanki bir varlıkmış gibi okula yayılıyordu. Onların üstüne bir kalkan gibi bürünüyordu. Kurtlar bahçenin duvarlarının üstüne çıkıyor ve etrafa gözcülük yapıyordu. Ben de bir şey yapmak istiyordum. Burada onları izlemek istemiyorum. Sen bir insansın Mary.Buradaki en güçsüz varlık sensin. Ne yapmayı planlıyorsun ki? Kurtlar uludu. Beyaz kurtu gördüm. Öğretmen bir grupla bahçenin içinde kapıya yönelmişlerdi. Sıra ile bekliyordu. Bunları tahmin etmiyordum. Bir savaş aklımın ucundan geçen son şeydi. Bir duyuru daha yapıldı
"Çocuklar bize saldıran grubun bini aşkın olduğu tespit edildi. Sadece bir ırk değil bu adada ki bütün ırklardan var. Kurtadam, cadı, büyücü, vampir, mutant her şey var. Ve hepsi lanetlenmiş. Onlara acımayın. Sonuna kadar savaşın."dedi. Bu müdür delirdi mi? Burada ki öğrenciler iki yüz kişi. Kendisinin beş katı bir orduyu nasıl yensinler. Penceremin önüne bir vampir kondu. Soluk ten ve siyah gözler. Azrailim? Ona endişeyle baktım. Beni eliyle içeri itti. Ve emir dolu bir sesle konuştu
"Bu odadan ayrılma. Git bir yere saklan. Ya da kendini öldür daha az canın yanar. Büyük ihtimalle yenileceğiz. Buraya kadarmış."dedi ve pencereyi kapattı. Hayır bu kadar olamazdı. Daha ben mutlu olacaktım. İlk öpücüğümün sahibi olacaktı. Emir'le daha güzel anılarımız olacaktı. Bora ile barışacaktım. Bunlar olmadan ölemezdim. Sadece ben değil kimse ölemezdi. Pencereyi zorladım ama açılmadı. Ağlamaya başladım. Bağırarak pencereyi açmaya çalıştım ama olmadı. Ben de onların yanına giderim o zaman. Kapıya yöneldim. Kulpu aşağı indirdim. Bu da açılmadı. O vampir burada beni tutsak etti. Elim kolum bağlı duramam ki. Tekrar pencereye gittim. Oradan yine aşağıyı izlemeye başladım. Kader ile Seda hala orada büyü yapıyordu. Birden ikisi de aynı anda yere yığıldı. Vampirler onların yanına hızlıca gittiler. Etrafa bürünen kara duman yok oldu. İstilacılar geliyordu. Kapı açıldı. Vampiler cadıları alıp götürdüler. Diğerleri ise kapının önünde siper aldı. İçeri beş kişi girdi. En öndeki erkekti. Yanında gri büyük bir kurt vardı. Diğer yanında siyahlara bürünen bir cadı. Cadının yanında bir insan vardı. Yani insan gibi görünüyor. Bu adada Bora ve ben sadece insanız yani o bir mutant. Kurtun yanında siyahlara bürünen bir erkek var. Peki bu ne oluyor? En öndeki konuşmaya başladı
"Sayın İmpordikus öğrencileri. Bence hiç kan dökmeden yenilginizi kabul edin. Bine karşılık iki yüz. Sizce de sonuç belli değil mi? Bize baş eğin. Esir alalım ve bizimle kalın. Ha bir de burada iki insancık varmış. Hediye olarak onları bize vermeniz ne kadar da güzel."dedi. Bu okulun adı İmpordikus mu? Çok tuhaf bir kelime. Anlamı ne acaba? Sus Mary yine saçma sapan konuşmaya başladın. Seni de alacak. Malesef haklısın hayat koçum. Benden de haberi var beni de alacaklar. Ve Bora'yıda. Onun yanında olmayı o kadar çok istiyorum ki. Bu olanlara dayanamamış ve bayılmış da olabilir. Of neden onunla tartıştım ki. Bizim okuldan vampir olduğunu tahmin ettiğim biri öne çıktı. Beyaz tenli ve sarı saçlıydı. Yapılı bir vücudu vardı. Kalın ve gür sesiyle konuştu
"Yenilgiyi filan kabul etmiyoruz. İnsanları da alamayacaksın. Biz onların arkasındayız bizim ölümüzü çiğnemeniz gerekiyor."dedi. Olamaz bu fedakarlığa hazır değilim. Benim yüzümden ölmelerini istemiyorum. Hayat boyu vicdan azabı duyarım. Kimse benim için kendini feda etmesin. Lüften yalvarıyorum kimse yapmasın bunu. Tekrar gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı. Vampir kendini beğenmiş bir tavırla konuşmaya başladı
"Peki bunu sen istedin? Hayır siz istediniz. Tek bir sağ kalmayacak."dedi ve arkasını döndü. Kapının arkasında bekleyen orduya bağırdı
"Hücuuuummmm!"dedi. Durgun olan bahçe hareketlendi. İçeriye yüzlerce kişi dolmaya başladı. Gerçekten de her çeşit insan vardı. Daha yeni ki lanetli vampir sarışın vampire koştu. Onun üstüne atladı. Sarışın vapmir onu ağaca fırlattı. Ağaca o kadar güçlü bir darbe vuruldu ki ağaç ortaya devrildi. Sarışın vampir lüften ölmesin. Ağaca çarpan vampir sarışının yanında belirdi. Özel güçlerin olması iyi ama karşındaki kişinin de bu güçlerden varsa çok zor durumda kalıyorsun. Lanetli vampir sarışın vampire çok güçlü bir yumruk attı. Sarışın vampir arkasındaki kurta çarpıp yere düştü. Kurt onun önüne geçti ve lanetli vampire meydan okudu. Siyah bir kurttu. Emir ya da abisi değildi. Lanetli vampir dalga geçercesine esneme hareketleri yaptı. Kurt hırladı ve onun üstüne atladı. Etrafta kahverengi bir kurt aradım. Ama ona yakın kahverengi kurt vardı. Hangisinin Emir olduğu gözükmüyordu. Yine de sadece bir tane beyaz kurt vardı. Ve yerdeydi üstünde bir vampir onu boğuyordu. Burada çaresizce izlemek çok kötüydü. Neyseki bizim okuldan bir vampir koşarak onun üstündeki lanetli vampirin üstüne atladı. İkisi de benim bulunduğum binaya çarptılar. Onlar bu kadar güçlüyken benim hiç şansım yoktu. Daha fazla izlemek istemedim. Pencereden ayrıldım. Buradan çıkmanın bir yolu olmalı. Kapıya tekrar gittim. Açmak için zorlarken bir anda kapı açıldı. Bu arkadan açılmıştı. Geri geri gittim. İstilacılar buraya da gelmişti. Kapı yavaşça açıldı. Korku filmlerindeki gibi cızırltılı şekilde açıldı. Geri geri giderek pencereye ulaştım. İçeri daha yeni sarışın vampirle savaşan lanetli vampir girdi. Yanında ona yakın adamı vardı. Ninja gibi siyahlara bürünmüşlerdi. Sırtlarında samuray kılıçları vardı. Bu vampir ne kadar çabuk gelmişti buraya. Yoksa sarışın vampir ölmüş müydü? Lanetli vampir yumuşak bir sesle konuşmaya başladı
"Merhaba Mary. Böyle bir karşılaşma olsun istemezdim. Beni tanıyacaksın. Zamanla bana çok alışacaksın bunu hissediyorum. Lafı kısa keseyim hiç zorluk çıkarmadan bizle gel. Eğer hemen bunu kabul edersen aşağıdaki savaş bitecek. Daha fazla can kaybı olmayacak. Burada direnmem aşağıda daha fazla kişinin ölmesi demek. Hadi gel buraya."dedi. Tabi ki kabul edecektim. Zaten yakalanacaktım aşağıda daha fazla kişini ölmemesi için kafamı salladım ve ona doğru ilerlemeye başladım. Yanındaki iki kişi bana doğru geldi ve kollarımı tuttu. Etraf birden kırılan cam sesiyle doldu. Arkamı döndüm. Yerde yüzüstü uzanmış kanlar içinde biri vardı. Sarışın biriydi. Yoksa bu o muydu? Yanlarımdakilerden kurtulmaya çalışıp onun yanına gitmeye çalıştım. Ama buna izin vermediler. Sarışın vampir yerden destek alarak kalmaya çalıştı. Yerdeki cam kırıntıları eline batıyordu. Ağlamaya başladım. Daha çok direnerek onlardan kurtulmaya çalıştım. Ama kollarım milim oynamıyordu. Lanetli vampir küçümseyici bir bakışla onun yanına gitti. Onlara teslim oldum işte savaşın bitmesi gerekiyordu. Sarışın vampiri öldüremezdi. Onun yanına eğildi. Ve sesini kısarak konuştu
"Hani demiştin ya kızı alman için ölümü çiğnemen gerekiyor diye. Ben de senin haklı çıkmanı istiyorum. Bu dediğini gerçekleştirelim mi? Bak kız elimde. Şimdi eksik olan senin ölün. Bunu tamamlayalım."dedi. Onun kafasından tuttu. Lanetli vampir onun yüzünü bana çevirdi. Bana çaresizce bakıyordu. Yüzü kanlar içindeydi. Birkaç yerinde ten rengi belli oluyordu ama geri kalan her yeri kandı. Ela gözleri sanki benden özür diliyormuş gibiydi. Elleriyle lanetli vampirin elini tuttu. Elini çekmeye çalıştı ama gücü tükenmişti. Bir işe yaramıyordu. Gözlerimden yaşlar boşalarak lanetli vampire bağırdım
"Söz verdin. Başka kimse ölmeyecek dedin. Bırak onu!"dedim. Bana gülerek baktı
"Kim demiş sözümü tutarım diye."dedi ve sarışın vampirin kafasını hızla çevirdi. Kafası bedeninden koptu. Etrafa kanlar fışkırmaya başladı. Ölmüş müydü? Benim için biri hayattan mı kopmuştu? Hayır bu olamaz bu imkansız. Biri beni uyandırsın bu kabustan. Tekrar sıkıcı hayatıma dönmek istiyorum. Bunları istemiyorum. Lanetli vampir elindeki kafayı kenara fırlattı. Hala gözleri açıktı. Aynı ifadeyle bana bakıyordu. Bana özür diliyordu. Bedensiz bir baş. Ne kadar da korkunç ve acı verici. Buna bedenim daha fazla dayanamadı. En son gördüğüm yer tavan oldu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY
VampirosHayattan umudunu kesmiş bir genç kız. Kendini olmayacak hayallerle oyalarken annesinin müdahelesiyle kendini olağanüstü canlıların arasında buluyor. Yine korkaklık yapıp saklanacak mı yoksa her şeye inat hayatta kalmayı başarabilecek mi? Henüz hiçbi...