Bölüm 4

10.3K 613 49
                                    

Beraber okulun çıkışına gittik ve köşedeki durakta beklemeye başladık. Yaklaşık on dakika sessizce bekledik. Otobüs sonunda gelmişti, elimi bıraktı. Önceliği bana verdi ve bende merdivenden çıktım. İlk defa iki kişilik yer arıyordum ve boş bir tane de vardı. Bora paramızı ödeyip yanıma geldi. Ben cam tarafına oturdum o da hemen yanıma geçti. Tekrar elimi tuttu. Kafasını bana çevirdi,gülümsedi. Onu bir daha görememek gerçekten acı vericiydi.
"Omzuma kafanı koysana, hani bütün sevgililerin yaptığı gibi."dedi.
Biz sevgili miydik? Bana çıkma teklifi bile etmedi, sadece sevdiğini söylemişti.
"Biz sevgili değiliz ki. Sen bana çıkma teklifi bile etmedin. Hem be yarın gidiyorum bir günlük sevgili mi olurmuş. Zaten olursa da ben karşımdaki kişinin sevgisinden şüphe ederim. Ama sen diyorsun ki bütün sevgililerin yaptığı gibi sen beni bir günlük sevgili olarak mı görüyorsun?"dedim. Bu kadar uzun konuşacağımı ben de beklemiyordum. Baygın gözlerle bana baktı.
"Bütün kadınlar aynı hep çene."dedi. Bana şimdi de çok konuşuyosun mu diyordu.
"Memnuniyetle bir gün önceki halime dönebilirim beyfendi."dedim. Bu söylediğim onu güldürmüştü.
"Keşke hep böyle olsaydın Mary."bunu buruk bir sesle söylemişti. Keşke sen de sevdiğini önceden söyleseydin Bora ama keşke demek hiçbir şeye yaramıyor. Kafamı omzuna yasladım. Bu onu mutlu etmişti. Çenesini kafamın üstüne koydu. Tam bir sevgili portresiydi. Eve gelene kadar hiç konuşmadık. Otobüs durakta durunca.
"Hadi kalkalım evine geldik." dedi. Kafamı omzundan çektim. Yerinden kalktı ve benim de kalkmamı bekledi. Beraber otobüsten indik. Evime doğru yürüdük. Apartmanın kapısının önüne gelince ona döndüm.
"Ayrılma vakti."dedim.
"Evet, ama emin ol seni rahat bırakmıyacağım."dedi. Ne yapabilirdi ki.
"Mesela ne yapcaksın?"dedim. Yüzünde sinsice bir gülümseme yer aldı.
"Orası ben de kalsın."dedi. Bir şey yapamazdı daha hangi okula gittiğimi bile bilmiyordu.
"İyi bakalım."dedim. Bana bakarak gülüyordu.
"Neden gülüyorsun sürekli?"dedim gülümseyerek.
"Peki madam ciddi olurum."dedi. Suratını ifesizleştirdi ama en fazla bir kaç saniye dayanabildi tekrar gülümseyerek
"Hadi gir artık evine."dedi. Kafamı salladım ve arkamı dönüp apartmanın kapısını açtım. Ona döndüm ban bakıyordu. Dudakların küçük bir gülümseme belirdi ve elini kaldırıp salladı. Ben de ona gülümseyerek elimi salladım. Apartmandan içeri girdim. Annem daha gelmemiştir, Emre ise anaokulundadır. Toprak evdedir. Merdivenlerden hızlıca çıktım. Kapının önüne gelince zile basmak istemedim ama uzun bir süre daha basmayacaktım. Zile bastım bir yandan da spor ayakkabımın bağcıklarını çözüyordum. Biraz sonra Toprak kalıpıyı açtı. Üstünde beyaz bir tişört altında lacivert bir eşofman vardı. Saçlarını dağınık bir topuz yapmıştı.
"Bugün erkencisin?"dedi. Benimle konuşan nadir insanlardandı. Gülümsedim ve ceval verdim.
"Öğretmenlerin çoğu okula gelmemiş müdür de bizi erken eve gönderdi."dedim. Kafasını hafifçe salladı. Ben de içeriye girdim. Direk odama geçtim. Dolabımdaki boy aynamdan kendime bir göz attım. Yine aynı görünüyordum. Bir türlü değişik görünemiyordum ya da görünmek için çaba harcamıyordum. İkinci seçenek daha mantıklıydı. Üstümdeki formalardan kurtularak lacivert bir eşofman ve üstüne de fosforlu sarı bir tişört giydim. Saçlarımı dağınık bir topuz yaparak odadan çıktım. Toprak büyük koltuğa yatmış magazin programı izliyordu. Magazin programları hiç dikkatimi çekmemiştir. Kendi hayatına daha çeki düzen verememişken başkalarının hayatları seni ne ilgilendirirdi ki. Düşünmeyi keserek mutfağa yöneldim. Akşam yemeğini yapıp ,valizimi hazırlamaya başlasam iyi olurdu. Mutfağa geçip, önlüğü üzerime geçirdim. Çekmeceyi açıp elime bir bıçak aldım ve tezgaha koydum. Doğrama tahtasını çıkardım ve buzdolabına yöneldim. Buzdolabının kapısını açıp salata için gerekli malzemeleri çıkardım...

Yaklaşık bir saat içinde yemek hazır olmuştu. Pirinç pilavı, mercimek çorbası ve salata yapmıştım. İşim bitince üzerimdeki önlükten kurtuldum. Etrafı toparladım. Bulaşıkları makineye dizdim. Mutfağın çıkışına yöneldim. Koridorda yavaş adımlarla yürüyerek salona vardım. Kapı kapalıydı, içeriden televizyon sesleri geliyordu. Sessizce kapıyı açtım.Toprak koltukta uyuyordu. Onu çağırmayı düşünmedim, sonra kalkıp yerdi. Kapıyı kapatıp mutfağa yöneldim. Mutfağa girip bir kaç tabak çıkardım, masaya koydum. Yemeklerden tabaklara koydum ve yemeye başladım. Bugün olanlar bir hayaldi: Bora'yla konuşmam...Beni sevdiğini söylemesi...Elimi tutuşu...Beni sımsıkı saran kolları...Baygın bakışları...
Onunla geçen zamanımın her saniyesi çok güzeldi.
Yemeğimi yemiştim. Tabakları makineye koyarak mutfaktan çıktım. İçimde tuhaf bir his vardı. Sanki tekrar buraya dönemeyecekmiş gibi bir his. Sanki buralardan son defa geçiyordum. Önümdeki koridora, kapılara iyice baktım. Burayı hafızama iyice kazımak istiyordum. Odama gelince durdum. Kapının kulpuna elimi uzattım. Açmak istemiyordum. İçimden bir ses bu kapıya son dokunuşların diyordu, içim ürperdi. O sese kulak asmayarak, kapıyı açtım. Yavaş adımlarla dolabıma gittim. Dolabın kapağını açtım. Bütün elbiselerimi alacaktım. Ne de olsa lise bitene kadar orda duracaktım. Dolabımın üstündeki 2 büyük valizi aldım. Kıyafetlerimi katlayarak düzenli bir şekilde yerleştirdim.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin